İzmir'in Kızı: Neden sordun?
İzmir'in Kızı: Atlas, neden sordun?
İzmir'in Kızı: Bir şey mi hatırladın?
İzmir'in Kızı: Atlas baksana kalpten gideceğim.
Atlas Aktüre: Hem hayır hem evet.
Atlas Aktüre: Terapiye başladım.
Atlas Aktüre: Terapist yavaştan alacağımızı, her gün bir rutin oluşturmamız gerektiğini söyledi
Atlas Aktüre: Senden bahsettim
İzmir'in Kızı: Nw
Atlas Aktüre: Kızma ama başka şansım yoktu.
Atlas Aktüre: Eğer sen de istersen seninle de görüşmek istediğini söyledi.
Atlas Aktüre: Mesela bazen basit eşyaların yerini karıştırdığım için her şeyi belli bir yere koymaya başladım, her gün çektiğim fotoğraflara bakmaya başladım
Atlas Aktüre: Sürekli ayaklarım beni Bostanlı gün batımı terasına götürüyor, neden bilmiyorum
Atlas Aktüre: Bir şeyler daha da tanıdık gelmeye başlıyor İzmir'in Kızı.
Atlas Aktüre: Bu fotoğraf gibi.
Atlas Aktüre: Ama yüzünü hatırlayamıyorum, adını, seni.
Ellerimi çoktan ıslanmaya başlayan yanaklarıma götürüp, "Teşekkür ederim," diye fısıldadım. "Teşekkür ederim Allah'ım, teşekkür ederim."
Sessiz iç çekişlerim sesli ağlamalara dönerken kapımın yavaşça açılmasıyla o tarafa döndüm. Başını uzatmış, bu sesler alışkın ama yine de kendine engel olamayarak kontrol etmek isteyen babamı gördüğüm de bu sefer mutluluktan ağladığımı belli etmek için gülümsedim.
"Güzel kızım," diyip yatağa yanıma oturarak beni kendine çekip sıkıca sarıldı. "Bebeğim benim." Başını göğsüne yaslayıp kendimi durdurmadan ağlarken hiçbir şey demiyor, sadece saçlarımı okşuyordu.
Babamdı işte. Bizi ilk öğrendiğinde kızsa da, üzülse de uzun zaman sonra gerçekten yaşadığımı görünce istemeyerek de olsa kabul etmişti.
Şimdi de yaşadıklarımda en büyük destekçim oydu. Askerdi benim babam, çok fazla gecesi gündüzü yoktu, evde de çok olmazdı ama hep yanımdaymış gibi hissettirirdi.
Nasırlı elleri saçlarımdan yüzüme inerek, "Silahım yanımda," diye fısıldadı. "Tek vuruşla geri getirebilirim beynini kızım, söylemen yeter." Kötü bakmaya çalışsam da dayanamayıp gülmüştüm.
"Ahmet çiftliğe çağırdı, gelecek misin benimle?" Ahmet amca, Atlas'ın dayısıydı. Arada toplanır çiftliğe giderlerdi.
"Bilmiyorum," dedim burnumu çekerek. "Yorgunum biraz."
Dikkatli bakışları üzerimde gezinirken, "İlaçlarını aldın değil mi?" diye sordu. Başımı salladım.
"Tamam, gelirsen haber ver," dedikten sonra kapıyı kapatarak odadan çıktığında telefonumu aldım.
Göztepeli: Kızıl kahvem götünü yiyim kalk gel çiftliğe
Göztepeli: Babam geliyorsunuz konu kilit dedi ağzımı açamıyorum
Göztepeli: Annem anneannemlere gitti sabah sen de gel dedi ama gitmedim
Göztepeli: Biliyorsun baban göztepeli olmama taktı kesin yine konusunu açacak hazır annem de yokken kemiğime kadar sıyırırlar beni
Göztepeli: Babamın tüfekleri var orada senin baban da malum silahsız gezmiyo
Göztepeli: N'olur gel kurtar beni
Kızıl Kahve'm: Uyuyacağım ben ya
Göztepeli: Çiftlikte sizin Atlas'la fotoğraflarınız var biz bayadır gelmedik buraya gelmezsen almam onları
Kızıl Kahve'm: Sahra saçmalama
Kızıl Kahve'm: Lan lan nereye gittin bak buraya
Kızıl Kahve'm: Sahra sıçtım ağzına
"Baba, beni de bekle. Bende geliyorum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK KALP DURAĞI
Short Story0531*******: Saat 05.37 0531*******: Ne yaptığımın farkında değilim sanırım, sabah uyandığımda kendime çok kızacağımı biliyorum. 0531*******: Onu sabah düşünürüm. 0531*******: Şimdi yüksek müsadenizle, 0531*******: Kırık kalbimin durağına geldim. At...