"Bir zamanlar, çok güzel bir aşkın meyvesi olan bir kız çocuğu varmış," dedi Özlem Hanım gülümseyerek. "Bu kız çocuğu, öyle güzel sevgi dolu bir ailede büyümüş ki... Çocukluğuna dair hatırladığı kötü şeyler çok çok sınırlıymış. Gün gelmiş, kız annesini kaybetmiş, acıyla dolmuş zihni, çocukken kadın oluvermiş."
"Gün gelmiş," dedim gülümseyerek. "Üniversitede tanıştığı, acıları benzer bir adama aşık olmuş. Öyle aşık olmuş ki, tüm varlığını vermiş. Sanki hayatta bir tek o adam varmış gibi ona bağlanmış."
"Sonra adam kıza yetişmeye çalışırken kaza geçirmiş ve kıza dair her şeyi unutmuş." Özlem Hanım artık not almıyor, sadece bana bakarak konuşuyordu.
"Kız adama mesaj atmış ve kendini hatırlatmaya çalışmış."
"Adam hatırlamamış."
"Kız ona kendini göstermiş."
"Yine hatırlamamış."
"Kız kriz geçirmiş."
"Adam bu sefer geçmişe dönmüş, her şeyi hatırlamış."
"Her şeyi."
"Peki sonra? Sonra ne olmuş?"
"Kavuşmuşlar. Altı ay unutmuş adam kızı, unutmadan önce evlenme teklifi etmiş."
"Peki sonra?"
"Şimdi evleniyorlarmış, bir yuva kurmak üzerelermiş."
"Kızın kalbi nasılmış?"
"Doğuştan hastaymış. Üstüne gelen şiddetli anksiyetesiyle kız korkunç bir haldeymiş ama yavaş yavaş iyileşiyormuş. Umut, kızı iyileştiriyormuş."
"Umut hep var mı?"
"Nefes aldığı sürece evet, umut hep var."
"Terapinin sonunda değiliz Ayliz," dedi Özlem Hanım gülümseyerek. "Seninle daha çok yolumuz var."
"Biliyorum," dedim.
"Senin Atlas olmadan da kendini sevebilmen gerekiyor, bunun üzerinde çalışmalıyız."
"Biliyorum."
"Şimdi bu kulaklığı takmanı istiyorum senden," dedi ve küçük telefon boyutundaki alete takılı kulaklıkları bana uzattı. "Düşün. Ben güçsüz ve aptalım deyip duruyorsun ya, güçsüz olduğunu düşündüğün anları düşün. Aklına spesifik bir an gelirse beni durdur. Kulaklıklardan bir sağ bir sol kulağına ufak sesler gelecek, düşünmeni kolaylaştıracak."
Başımı salladım. Kulaklığı taktığım gibi o sesleri duymaya başladım. Bip sesi gibiydi. Sağ ve sol kulağıma belli aralıklarla bip sesi geliyordu. O sese odaklandıkça düşünmeye başladım. Gözümün önünden bir sürü an geçiyordu ama en çok birinde duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK KALP DURAĞI
Short Story0531*******: Saat 05.37 0531*******: Ne yaptığımın farkında değilim sanırım, sabah uyandığımda kendime çok kızacağımı biliyorum. 0531*******: Onu sabah düşünürüm. 0531*******: Şimdi yüksek müsadenizle, 0531*******: Kırık kalbimin durağına geldim. At...