Titreyen ellerimle kaldırıma bıraktığım telefonu tutnaya çalıştım ama daha da titriyorlardı çünkü Atlas arıyordu.
Elimi kalbime götürüp sakinleşmesi için saniyeleri sayarken telefon kapanmıştı. Kısa bir süre geçtikten sonra tekrar arama düşmüştü ekrana.
Dilimi korkudan kuruyan dudaklarımda gezdirip telefonu açarken verdiği solukla gülümsemiştim.
"Çok şükür kızım ya, niye açmıyorsun? Neredesin? Bak tanımıyorum etmiyorum ama vicdan yaptım." Bir süre cevap vermemi mi bekledi bilmiyorum ama beklemişti. "Niye konuşmuyorsun?" Gözlerimi kapatıp dudaklarımı birbirine bastırırken sağ elim göğsümdeydi. Kalbim normale dönüyordu.
"Tanıyorum seni, değil mi?" Sesimi çıkarmadan oturduğum yerden elimle destek alarak kalkıp evime giden yolda yürümeye başladım.
"Bak arkandan araba sesleri geliyor, eve gidene kadar açık kalsın telefon." Titreyen ellerime dudaklarım eşlik ederken düşmemek için duvara yakın yürüyordum.
Çok özlemişim sesini.
"Ağlıyor musun sen?" Burnumu çektiğimde ağladığımı fark edip telefonu kapatacakken görmüş gibi, "İyi misin sen, bir şey mi oldu?" diye sordu telaşla. "Ya manyak mısın niye saate bakmadan öyle dışarı çıkıyorsun?"
Sorun dışarı çıktığım saat değil, seni göremediğim saatler demek istedim ama dişlerimi sertçe dudağıma bastırdım.
Yoksa bana sormadan konuşurlardı. Vücudumun her bir noktası benden önce ona koşuyordu, biliyordum. Konuşsam susmazdım, çok susmuştum.
"Böyle tek başıma konuşmak da çok sıkıcı." Arkadaki hışırtılardan yatağa yattığını anlamıştım. "Çirkinim belki dedin ama güzelsin, değil mi?" Bu halde bile yaptığı yavşaklığa dayanamayıp kıkırdadığımda, "Al işte," dedi oflayarak. "Gülüşün de güzel, kesin çok güzelsin kızım sen."
Göz devirip daha iyi hissettiğim için mesajlara girdim.
İzmir'in Kızı: Bunun bana unut verebileceğini biliyorsun, değil mi?
Bir an sesi kesildi. Mesajı okuduğunu düşünüyordum.
"Yani," diyerek kendini açıklamaya çalıştı. "Beni tanıyor olmalısın, olanları da biliyorsun." Bilmemeyi diledim, zamanı geriye alıp olanlara engel olmayı.
"Bu aralar karışığım biraz, çözemediğim birçok şey var. Hareketlerimdeki tutarsızlıklardan bahsettiler geçen, özür dilerim yani. Sen niye yazdın ki bana? Hem de böyle bir zamanda. Engelle sen beni, valla bak. İşin mi yok, çok daha güzellerini bulursun sen. Çık Karşıyaka çarşıya, on erkekten sekizi yontulmuş gibi." Küfrettiğini duydum. "Kuzenim yüzünden hep. Dedikleri ağzıma takılmış, sikeyim Karşıyaka erkeklerini."
Evime geldiğimde sessizce merdivenlerden çıktım, geldiğimi duyarsa kapatır diye.
"Ben hariç. Ben de Karşıyakalı'yım."
Kapı sesi duyulmasın diye kapının önüne otururken başımı dizime yaslayıp onu dinlemeye başladım. Sesi çok uykulu geliyordu. İlaç içtiği için uzun sürmezdi uyuması.
"Hala girmedin mi eve?" Sesi kısılmıştı. "Dayanamıyorum ben." Uykulu sesine gülümseyip, dayanamayarak kapıyı açtım ve içeri girdim. Duyduğu kapı sesiyle, "İyi geceler İzmir'in Kızı," dedi. "Yarın konuşacağız, senin bana yazmaman lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK KALP DURAĞI
Short Story0531*******: Saat 05.37 0531*******: Ne yaptığımın farkında değilim sanırım, sabah uyandığımda kendime çok kızacağımı biliyorum. 0531*******: Onu sabah düşünürüm. 0531*******: Şimdi yüksek müsadenizle, 0531*******: Kırık kalbimin durağına geldim. At...