6 - Kaçış

209K 7.4K 946
                                    

Gelinliğin en beyazını giy sen çocuk. Saflığın kadar, masum oluşun kadar beyaz olsun...

"Siz, Mahmut Gökoğlu kızı Asel Gökoğlu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Siz, Mahmut Gökoğlu kızı Asel Gökoğlu." Dedi nikah memuru.

Yutkundu, korkuyordu.

Evet demesi gerektiğini bin kere anlatmışlardı fakat halen içinde çok kötü bir his vardı. Ailelerin aldığı kararla ilk önce nikah kıyılacaktı. Akşama tüm Mardin in diline dolanan düğün gerçekleşecekti, nikah için sadece aile üyelerini çağırmışlardı.

Üzerinde sadece bedenini saran kar beyaz elbisesi vardı. Gelinliğini hâlâ görmemişti, beğenir miydi acaba? Beğenmek bir yana giymek ister miydi artık.

Konağa geldiğinden beri sadece iki kişiyle anlaşabildiğini anlamıştı. Herkes nedense kötüleyen hatta iğrenen gözlerle bakıyordu ona, sırf abisinin yaptığı o aptal hata yüzünden durmadan suçlanıyordu. Ben suçsuzum diline dolanan basit bir cümle haline gelmişti. Öyleydi, o suçsuzdu. Bunu neden anlayıp kabullenmek istemiyordu hiç biri.

O'da burada olmayı hiç istemezdi. İnsan sevilmediği yerde neden kalmak istesin ki. Gerginlik tüm vücudunu ele geçirmişti adeta ve hafif şekilde terlemişti, daha da sesli yutkunarak dudaklarını araladı. Hayır demeliydi! Hayır demek zorundaydı. Başını eğmiş olan ağabeyine baktı, gözlerini yumdu. Sıcakladı...

"Evet..." Dedi birden.

Alkışlanma sesleriyle daha da gerilmişti. Sol tarafında oturan Çağana baktı gözlerini onun üzerine dikerek. Heyecandan dudaklarını dişliyordu, lütfen hayır de! Diye haykırıyordu içinden.

Bu bir oyun değildi, kahrolası hayatın ta kendisiydi. Hayat demek bile o kadar saçmaydı ki.

Nikah memurunun dediklerini duymuyordu artık. Gözleri kararıyor gibiydi, tek duyduğu kulağında yankılanan kalın sesin 'evet' demesiydi. Eline zorla tutuşturulan kalemle önüne bırakılıp işaret edilen yere imza atmıştı. İmza atmak değilde karalamıştı, bitmişti.

Kaderini ve olacakları sanki onaylarcasına imzasını bırakmıştı.

Alkışlar arasında ayağa kalktılar, yüzünü kapatan küçük duvağı bile açmamıştı. Başını çevirdi ve masanın üzerinde bırakılmış olan evlilik cüzdanını aldı. Böyle bitmemesi gerekiyordu, alkışlayan insanların arasında en ön sırada annesinin durması gerekiyordu. Yanında da sevdiği bir adam ve en kötüsünde yaşından büyük bir işe kalkışmış olmasıydı.

Evlenmişti artık, on beş yaşında bir gelin...

Kanatlarını yolup ellerine bırakmışlardı işte! Uç dercesine...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
AselHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin