Uyarı: bu bölüm özel olup - aşırı dozda cinsellik içermektedir. 18+'dır, lütfen okuduktan sonra uyarmadın demeyin.
Ağabeyinin verdiği mektuptan ve anlattığı şeylerden sonra odasına çekilmişti. Yemek yemek istemediğini belirterek yemek masasında oturan gergin Miranlı ailesini arkasında bırakıp gitmişti. Kafasında oluşan sorulara cevap bulmak istiyordu artık. Ellinde tuttuğu kırışmış zarf sanki durmadan açmasını söylüyordu ama korkuyordu. Ne yazıyordu bu mektupta? Daha doğrusu kim yazmıştı? Mektubun üzerine siyah mürekkeple karalanmış gibi yazılmış olan ismine tekrar tekrar bakmıştı.
Babasının yazısını andırıyordu. Yaşlanan ve çöken Mahmut ağa olmalıydı bu mektubun sahibi. Annesinin ne yazması vardı ne de okuması, o bile zar zor ağabeyinden öğrenmişti okumayı. Şimdi ise ellerine tutuşturulan mektubu okumaktan çekiniyordu. Çekinmek bir yana buna hazır değildi sanki. Eğer babasına aitse bu mektup az çok en yazdığını tahmin edebiliyordu.
O gün konağa gitmişti, evden uzaklaşmak istediği gün. Çağanın birden bire konağa gelip hiç bir şey yokmuş gibi davrandığı gün. Babasının onu geri dönmesi için ikna ettiği gün öğrenmişti her şeyi. Kapının açılmasıyla oluşan tıkırtılar ile elinde tuttuğu zarfı komodinin çekmecesine atmıştı. Kapatıp, içeri gelen adamdan saklamıştı. Yatağın diğer kenarına oturan adam, üzerindeki gömleğin düğmelerini çözmekle meşguldü.
Derin bir nefes alarak kendini sakinleştirdi, ayağa kalktı. Bakışından kaçınarak ilerlediği odada elbise dolabına varmıştı. Dolabın ağır kapaklarını açarak içinde katlı duran saten geceliğini avuçlayarak belli etmeden banyoya ilerlemişti. Arkasından kapattığı kapıyla üzerindeki ağırlık oluşturan elbiselerden kurtulmuştu.
Ayak diplerini okşayan saten kırmızı geceliğini tutarak yukarı çekerek vücudunu sarmasını sağladı. Kıvırcık dalgalı saçlarını serbest bırakmıştı, yüzünde makyajdan eser yoktu. Koyu pembe tonlarıyla dolgun görünen dudaklarını doğal olarak bırakarak son bir kez aynada yüzüne baktı. Titrek adımlarla girdiği banyodan tekrar çıkmıştı.
Gömleğinden kurtulan adam, pantolonundan da kurtulmuştu. İç çamaşırıyla kalmıştı sadece, başını kaldırmasıyla karşısında duran kadını fark etmişti. Şaşkınlıkla bakıyordu sadece. Üzerine doğru adımlarda bulunan kadın, attığı tahrik edici adımlarla daha da yaklaşıyordu. Kıvırdığı dolgun kalçalarla hareket ettirdiği narin bedeni kışkırtıcıydı. Nefesi kesiliyordu, her an yerinden fırlayacak olan kalbi deliler gibi çarpıyordu. İlk kez böyle bir halde görmüştü onu değil mi? Sarhoş olduğu geceyi saymasak, zaten pek bir şey hatırlamıyordu.
Heyecanla gözlerini kırpıştırdı. Gerçek miydi bu gördüğü güzellik? Olamazdı. O kaç sene önce bıraktığı kız büyümüşte bu kadar güzel biri olamazdı! Bu doğanın kanuna aykırıydı resmen.
Baktıkça vücudunu ele geçiren yakıcı sıcaklıkla terliyordu, bacak arasında rahatsız edici sertliği hissettiğinde kendine lanetler okuyordu. Neden hep bu kadar çabuk heyecan basıyordu gövdesini? Sarı tonların en koyusu olan saçları omuzlarından aşağı kıvrılarak düştüğünde meydana sergilediği o ince köprücük kemikleri şu anki sıcaklığını arttırıyordu.
Arzu muydu bu kahrolası duygu? Karısına duyduğu bir özlem miydi. Başını sağ sola sallamıştı, neler saçmalıyordu. Kendine gelmeliydi hemen yoksa çok kötü şeyler olacaktı! Dudaklarını aralayıp bu anlamsız olaya karşı çıkmak istiyordu fakat birden bire kendini yatağa, onun hemen yanına kendini sırt üstü bırakan kadınla kala kalmıştı. Ettiği hareketle yukarı doğru sıyrılan gecelikle, o dolgun üst bacaklarından aşağı doğru incelen bacaklarına baktı. Mükemmel görünen pürüzsüz teniyle bir adamı istediği an da elde edebilirdi. Kıvrımlı vücuduna diyecek söz yoktu resmen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asel
General FictionKüçücük bir bedeni nasıl sığdırdılar beyazlar içine? Oysa kendi halinde saf ve naif dünyadan kopuk bir kızken, koskoca konağa nasıl sığdırdılar? Her yeri intikam kokan bir adamın ruhuna işleyen kız... Hayat fazlasıyla Asel kokuyordu. ❝Madem ki sen...