Gördüğüm bu rüyadan hemen sonra etraf yavaşça beyazlaşmaya başladı sanırım bu benim uyanacağımın belirtisiydi. Göz kapaklarım yavaşça aralandı. Etrafını bulanık görüyordum. Bir elin usulca başımda gezdiğini hissettim. Her yerimin bir anda ağrımasıyla inlememi tutamadım. Ben inlerken kafamda gezen el bir anda durdu. Gözlerimi biraz daha kırpıştırınca etraf daha da netleşti. Bembeyaz bir odadaydım elimde serum vardı ve vücudumun heryeri sargılıydı. Tahminimce hastanedeydim, gözümle önümde duran arkadaşlarıma baktım çoğu beni ziyarete gelmişti hepsinin gözleri dolmuştu ve çoğunun yüzünde şaşırmış bir ifade vardı. Gözlerim kafamdaki elin sahibine kaydı bu babamdı saçları dağınıktı, kıyafetleri en son giydiği kıyafetleriydi, uykusuzluktan gözlerinin altında mor halkalar oluşmuştu, gözleri ağlamaktan şişmişti büyük bir ihtimalle ben burada uyurken o başımdan hiç ayrılmamıştı. Benim uyanmam herkese süpriz olmuştu. Babam elini kafamdan çekti uyandığını görmek onu daha da mutlu etmişti , göz pınarlarında hapis olmuş yaşlardan birini serbest bıraktı. Bir anda bağırdı "Hemen doktor çağırın!" bu sözüne karşılık hiç vakit kaybetmeden sınıf temsilcisi "Tamam sensei." Diye karşılık vererek odadan çıktı. Kendimi konuşmak zorunda hissediyordum "Ben neden buradayım?" diye sordum. Bana daha acınası bir şekilde baktı "Hatırladığın en son şey ne?" bu sözünden hemen sonra hafızamı yokladım "Hatırladığım en son şey-" duraksadım bu sefer benim gözlerim doldu "En son sınavdaydım ve geçemdim değil mi? Sadece seni mutlu etmek istemi-" Anlık gelen ağrıyla sözüm yarıda kaldı, acı tüm vücudumu sarınca yüzümü buruşturdum. Babam "Çok acıyor mu?" diye sordu bir anda "Hayır ağrı bir anda saplandı hem bu daha ne ki annemin yaptıklarının yanında bu arpa tane-" söylediklerimin farkına varınca gözlerimi kocaman açtım. Ah çenem ah bir sussan şaşarım şimdi her şeyi nasıl açıklayacaksın? Diye kendime kızdım dediklerim karşısında herkes donup kalmıştı. Babam imalı bir şekilde söze girişti "Yaa annen senin canını acıtacak ne yaptı?" bu sözlerine karşılık sessizce küfrederek onu duymazdan geldim gözlerimi ondan kaçırarak tavana baktım onu duymazdan gelmem onu daha da öfkelendirmişti gözlerinden fışkıran alevlere karşı çok terlemiştim. Ağzını tam açacakken kapıdan doktor gibi giyinmiş yaşlı kadını görünce yüzünü eski haline döndürdü. Doktor "Herkes dışarı çıksın onu muayene edeceğim." Dedi babam kapıya doğru gitti son bir kez bana sert bir şekilde bakarak "Şimdi kurtulmuş olabilirsin küçük hanım ama benden kaçışın yok." Dedi odadan çıktı ve arkasından kapıyı kapattı. Doktor pembe renkli steteskopunu boynundan çıkarttı. Steteskopu yumuşak bir şekilde tenime değdirdi. Steteskop tenimle buluşur buluşmaz irkilerek "Çok soğuk!" dedim sesimin ağlamaklığına bende çok şaşırmıştım. Doktorun dudakları kıvrıldı hafif gülümseyerek "Steteskop soğuk değil senin ateşin var." Dedi kısık bir sesle "Aman ne iyi zaten okula da kabul edilemedim babam gerçeği öğrenmenin eşiğinde naneyi yedim ben" dedim doktor kıkırdamaya başladı dediklerimi duymuş olmalıydı bana "Demekki kimse sana söylememiş sen okula kabul edildin şimdiki kaygın 2 haftada işlenen tüm konuları yetiştirmen olmalı." Dedi bu sefer sesli bir şekilde küfür savurdum. Doktor bu sefer kahkaha attı onu mutlu görünce gülümseme engel olamadım. Bu insanlara alışmıştım Villainlerin aksine daha iyilik sever ve mutlulardı. Doktor steteskopu vücudumda gezdirdikten sonra "Durumun gayet iyi çok yakında seni taburcu edebilirim." dedi. Odadan çıkmadan hemen önce "Uyu ve dinlen çok yakında okula gideceksin." Dedi bu sözüne karşılık o odadan çınca mutluluk gözyaşlarıma engel olamadım.
Özgünlüğümü kullanmam bana zarar vermişti onları son kez kullanacağımı dair söz vermiştim. Özgünlüğümü kullandığım için asla pişman olmadım. Eeee sonuçta ne demişler "Sadece saçma olanı deneyen kişi imkansızı başarma yeteneğine sahiptir."
YAZAR NOTU
ÇOK YAKINDA KİSS GELİYOR
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴍʏ ʟɪғᴇ sᴏᴜʀᴄᴇ | Shoto x Reader
Fanfiction∆ Yine o karanlık göğe dalıyordu gözlerim. Dondurucu soğuk içimi ürpertiyordu. Sonra aklıma O' düştü. Yanlış mı yapıyordum? Hiçbir şey bilmiyordum. Tek bildiğim içimi sarıp sarmalayan o turuncunun kırmızı-sarı tonlarındaki ateşin kalbimi yakmasıydı...