Balo 2: Kayıp

831 60 18
                                    

Uyandığımda nefes nefese kalmış ve terlemiştim. Bir anda içeri babam geldi “İyi misin?” Diye sordu uykulu gözüküyordu. Başımı salladım yatağımın kenarına oturdu ellerini alnıma koydu “Hhhh ateşin inmiş.” Dedi “Şimdi bana olanları anlat bakalım bu birkaç gündür iyi gözükmüyorsun her zaman değişik şeyler sayıklıyorsun her uyandığındaysa çığlık atıyorsun.” Cevap bekler gibi kaşlarını kaldırdı. Ellerimin titremesini fark ederek sıkıca tuttu, gözlerimden yaşlar süzüldü. “B-ben rüyamda an-annemi görüyorum.” Bunu ağlayarak söyledim ellerimi hızlıca çektim ve yüzümü kapattım artık daha da zor nefes alıyordum. Beni göğsüne doğru çekti “Sadece annenin sana yaptıklarını bilmek istiyorum tatlım.” Bunu şoke olmuş bir şekilde söyledi bu sorunuda cevapsız bırakacağım ama sana yemin ederim çok yakında sana her şeyi anlatacağım...

Yarın akşam balo olacağı için okul yoktu. Kafamı yastığa koydum uzun uğraşlar sonrası uyumayı başarmıştım.

Burnuma güzel kokular geldiğinde istemsizce gözlerimi açtım hızla yataktan kalkıp kıyafetlerimi giyindim. Merdivenlerden koşarak indim bugün güzel görünmeliyim diye düşündüm. Babam bu sefer kahvaltıda en sevdiğim yemekleri bir araya getirmeye özen göstermişti. Beni bu kadar enerjik görünce o da mutlu olmuştu “Şeyy çok güzel kokuyordu bende burnuma hakim olamadım.” Bunu dememle gülümsemesi daha da genişlemişti iki parmağıyla burnumu sıktı “Baloda giyeceğin kıyafeti belirledin mi?” başımı olumsuz anlamında salladım “Hmm o zaman sana göstereceğim elbiseye bayılacaksın.” Şaşırmıştım benim için elbise seçeceğini bilmiyordum. “Peki... Bu elbiseyi bana sızdırabilme ihtimalin var mı?” bu soruma karşılık güldü içeri gitti bir süre sonra elinde bir elbise ile geri döndü.

 “Bu elbise Mükemmel!” gerçekten hep benim tarzıma uygun kıyafetler getiriyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

“Bu elbise Mükemmel!” gerçekten hep benim tarzıma uygun kıyafetler getiriyordu. Kıkırdadı ve “Beğeneceğini biliyordum.” Dedi. İkimizde kahvaltı masasına oturduk ikimizde konuşmuyorduk. En sonunda ben konuştum “Bugün işin var mı?” bunu ona bakmadan söyledim “Maalesef evet ama balo başlamadan bitmiş olur.” Dedi yüzümdeki gülümseme solmuştu. Bunu fark etmiş olmalıydı başımı kaldırdım ona baktım tekrardan gülümseyerek “Anladım, o zaman sana iyi çalışmalar.” Dememle oda gülümsedi.

“Tamam Uraraka... Ne! Yarım saate burada mı olursun? Tamam ben hazırlanıyorum.” Telefonu kapattım aynanın önüne geçtim ellerimi saçından geçirdim “Ben hazır değilim.” Gözlerimi kapattım balo’nun hayalini kurdum etrafta disko topları masalar ve “İnsanlar!” titremeye başladım gözlerimi daha sıkı kapamamla gözlerimin önüne “O” geldi kalbim daha hızlı atmaya başladı heyecanlandım. Bordo ceketinin içine giydiği beyaz gömlek ile Yarı kırmızı yarı beyaz saçları’nın uyumu...
Gülümsememe hakim olamadım ayağa kalktım ve “Bugün onun için daha güzel olmalıyım.” Dedim. Banyoya doğru yöneldim kapının kulpunu çevirerek içeri girdim. Shotolardan büyük olmasa da bizimde kendine has güzel bir duşakabinimiz vardı duşakabin musluğunu çevirerek kendimi sıcak suyun akışına bıraktım.

Banyodan çıkıp normal kıyafetlerimi giyindim kapının çalmasıyla hızla odamdan çıkarak merdivenin korkuluklarının üstüne bindim aşağı doğru kaydım kapıyı açınca gözlerime inanamadım Uraraka, Jiro, Mina ve Momo gelmişti hepsi hazırdı. Uraraka “Sen daha giyinmedin mi?” diye sordu afallamış bir şekilde onlara baktım. Onları içeri aldım, odama çıktık Mina yatağıma oturarak “Eee kimmiş o şanslı çocuk?” dedi buna şaşırmıştım “Ş-şanslı çocuk?” diye sordum bana “Telefonda Uraraka ile konuşurken bizde yanındaydık telefonu kapatmamıştın bir süre bekledikten sonra “Bugün onun için daha güzel olmalıyım.” Dedin, ben daha çok afallamıştım ağzım açılmıştı Kahretsin kapattığımı sanıyordum Jiro’nun ağızımı kapatmasıyla ona baktım “Eee söylemeyecek misin?” diye sordu istemsizce ağzımdan onun ismi çıktı “Shoto.” Hepsi hep bir ağızdan “Ne!?!” dediler bir anda bende onlara baktım  Mina “O seni seviyor mu? Onun duygularını biliyor musun?” diye sordu “Ş-şey biz öpüştük.” Dedim bu sefer daha çok bağırarak “Ne?!?!” dediler Momo “Siz...” diyerek duraksadı en çok o şaşırmıştı hemen söze koyuldum “Ama öyle değil ben o gün yağmurda çok ıslanmıştım o beni sınava çalıştıracaktı ablası benim banyo yapmam gerektiğimi söyledi sonraa bana Shoto’nun kıyafetlerini verdi onlar bana çok büyük geldi bende onun odasına doğru gittim içeri girince o yerde oturup beni bekliyordu daha yürüyemeden ayağım ile pantolona basıp üstüne düşmemle... Puf oldu!” bunu söylerken heyecanlanmıştım. Mina “İşte gerçek aşkkk. Hadi ne duruyorsun elbiseni giysene.” Dedi bunu söylemesiyle gözümü onlardan kaçırdım kızarmıştım. Banyoya girerek elbisemi giyindim onların yanına geldiğimde hepsinin gözleri parıldıyordu Uraraka “Çok güzel olmuşsun!! Shoto bunu görürse senden daha çok etkilenir!” dedi “G-gerçekten mi?” Momo “Evet, ama şimdi sıra saçında.” Dedi Momo saçlarımı yaparken Mina hafif makyaj yapıyordu. Uraraka ve Jiro ayakkabı seçimi yapıyorlardı. Momo saçlarımı taradı sonra saç maşasıyla altlarını hafif kıvırdı, iki yanımdan birer tutam alarak ördü, arkada birleştirmesiyle saçlarımın işi bitmişti. O sırada Mina hafif ruj ve sürme sürdü. Bana “Hangi renk allığı tercih edersin bence kırmızı sana yakışır.” Dedi “Sen nasıl istersen.” Diye karşılık verdim. Jiro yanıma gelerek üstünde haç işareti olan siyah renkli kolyeyi gösterdi elimle onaylama açısından tik yaptım. Mina “Makyajın bitti!” dedi , Momo beni kendine doğru çevirerek perçemlerimi yana attı “Veee saçlarında bitti.” Dedi ayağa kalktım Jiro kolyeyi takmıştı Uraraka yanıma siyah ayakkabıyla geldi “Bunlar ayakkabıların ama sen çok güzel olmuşsun!” bunu içtenlikle söylemişti “G-gerçekten mi?” dedim benimde dahil hepsinin yüzünde tebessüm vardı onları görünce bende gülümsedim. Telefonun çalmasıyla babamın bizi aşağıda beklediğini anladım hepimiz balo için aşağı indik.

Balo’nun olacağı yere gelmiştik. Ben herkesin aksine daha da heyecanlıydım. Babamın arkasında yürüyordum Mina yumruğunu omzuma geçirerek “Seninki buraya çoktan gelmişş!!” dedi ona sus anlamında bakış atarak babamı işaret ettim. Gülümsedi babam bana döndü “Ben kahramanların olduğu masaya geçeceğim sense arkadaşlarının yanından ayrılmıyorsun.” Dedi cevap vermemi beklemeden gitti. Bir süre babama baktıktan sonra önüme doğru döndüm Shoto’yu görünce kalbim yerinden fırlayacak gibi oldu çok etkileyici görünüyordu benim hayal ettiğim gibi bordo renkli ceketin içine beyaz bir gömlek giymişti şekilsiz sade bordo renkli bir kravat seçmişti pantolonu siyah renkti ben ona hayranlık dolu bakışlar atarken onun gözleri ışıldıyordu. Onu incelerken gözlerim kocaman açılmıştı. Shoto’nun yanına doğru yürürken ayaklarımın gibirine dolaşmasıyla ona çarptım omuzlarımı tutup beni kaldırdı gözlerimin içine baktı gülümseyerek “Çok güzel olmuşsun.” Dedi “Sende çok g-güzel o-olmuşsun.” Dedim. Bakugou yanıma geldi “Hey kraliçe korkak fena görünmüyorsun” demesiyle kıkırdadım “Sana da smokin yakışmamış değil.” Dedim biraz sinirlensede mutlu olmuşa benziyordu. Ayrı ayrı masalar ve tüm masaların üstünde kırmızı renkli örtüler vardı. Masalar gelişigüzel dizilmişti, masaların en önünde büyük bir sahne vardı. Balo odasının zemini beyaz renkti, gümüş renkli konfetiler yere saçılmıştı. İçeride bir sürü insan vardı biz 1-A olarak kızlar ve erkekler olarak farklı farklı masalara oturduk. Kafamı yana çevirip kahramanlar masasına baktım babam beni gözlemliyordu ona baktığımı fark edince gülümseyip önüne döndü.

Dans zamanı gelmişti herkes bir erkek bir kız olmak üzere kendisine eş seçip dans ediyordu. Herkes ayaktaydı bende bunu fırsat bilerek göz ucuyla erkekler masasına baktım Kirishima Midoriyayı dürtüyordu hafifçe gülümsedim. Büyük ihtimalle dürtüsü Uraraka içindi çok geçmeden Midoriya gelince Urarakanın kulağına “Seninki geliyor.” Dedim yüzü kıpkırmızı olmuştu. Midoriya Uraraka yı dansa kaldırınca Mina benim yanıma gelip “Sende Shotoya teklif et.” Dedi “Ne! Hayır sen deli-“ daha sözümü bitiremeden elini belime koyup beni Shoto’nun önüne doğru itti. Öne doğru sendeleyip ona çarptım beni tekrardan tuttu “Dans edelim mi?” diye sordu. Gülümsedim bunun anlamının evet olduğunu bildiği için elimi tutup beni piste doğru götürdü. Bir eliyle belimi tuttu bende bir elimi onun boynuna doladım Mina beni ittiği için biraz kızsamda bunun sonucunda olan şey için ona teşekkür etmeliydim. Gözlerimin içine bakarak gülümsedi şarkı eşliğinde dans etmeye başladık. Ne ölmek nefessiz kalmaktır ne de yaşamak nefes almaktır. Yaşamak; sevilmeyi hak eden birine yaşamını harcamaktır...

Uzun bir dans sonrası ikimizde yorulmuştuk. Ayaklarım ağrıyordu bu yüzden sandalye çekip oturdum uzun hayellere daldım onunla ettiğimiz dansı düşündüm yüzüme geniş bir gülümseme oturttum. O dans bitsin istemezdim diye iç geçirirken onun  gözlerinin benim üstümde olduğunu hissedebiliyordum. Ona doğru bakma gereği duymadım çünkü gözlerimizin buluştuğu o an bakışını benden çekecekti ve ben onun bakışları içimi ısıtsın istiyordum. Önüme doğru baktım tanıdık bir şeyler görür gibi olunca gözlerimi kısarak daha da ileriyi görmeye çalıştım. Tereddütlü bakışlarım Shoto’yu şüphelendirmiş olmalıydı o yanıma gelmeden ben dikkatimi çeken yere doğru yürüdüm yolu yarılayınca biraz tereddüt edip yerimde durdum. Bir anda Shoto’nun sesini duydum “Vanessa!!” onun bağırmasıyla herkesin gözleri bizim üzerimizdeydi daha tepki veremeden duyduğum kulak tırmalayıcı silah sesi ile Shoto’nun önüme atlaması bir oldu...

Kan, görebildiğim tek şey önüme atladığı çocuğun bedeninden akan kanlardı ben ne olduğunu kavramaya çalışırken o arkasına doğru döndü “Vanessa” deyip beni kontrol etti sesi titriyordu. Bana bir şey olmadığını görünce gülümsedi, gözlerim şaşkınlıktan fal taşı gibi açılmıştı onu böyle görünce gözyaşlarıma hakim olamadım “Shoto! Bunu neden yaptın.” Bunu o kadar kısık bir sesle söyledim ki sadece o duymuştu “Seni bir daha hastane yatağında görmeye dayanamam.” Dedi ağzının yanından akan kanlar ile yavaş yavaş dengesini kaybetmeye başlıyordu o düşmeden onu tutup yere çömeldim “Hayır! Hayır! Hayır! Beni bırakıp gidemezsin Shoto ne olur ,ne olur ölme ben dayanamam Shoto sensiz yapamam ben!” hıçkırarak ağlamaya başladım. Ellerini sıkıca tuttum kafasın dizlerimin üstündeydi herkes şoke olmuştu sessizliği bozan Endevor oldu “Shootoooo!!” sesindeki hüzün beni daha da çok parçlamaıştı, bu onun kaybedeceği ikinci çocuğu mu olacaktı. “Hayır! Hayır Shoto dayan ne olur dayan.” Bunlar ağzımdan çelişkili çıkmıştı hastaneye yetişmeyebilirdi. Elimi yanaklarında gezdirdim. Arkadan yükselen sesler vardı ama umrumda değildi “Ambulansı aradım.”, “Aaa bu Endevor’un oğlu değil mi?”, “Yazık yaa gencecik çocuk.” Vesaire vesaire. “Shoto ambulans gelene kadar gözlerini kapatma tamam mı?” bu soruma karşılık “Deneyeceğim.” Dedi Endevor ve diğer kahramanlar Shoto’yu vuran kişiyi aramak için gittiler. Arkadaşlarımızda bizim etrafımızda diz çöküp yaşlara boğulmuştu. Shoto “Dayanamıyorum bu acıya katlanamıyorum.” Dedi bunun üzerine gözyaşlarım ardı ardına daha çok dökülmeye başladı “Hayır Shoto dayan ne olur! Ben sensiz yaşayamam.” ağzımdan çıkan laflar buydu kendime hakim olamamıştım. Shoto gözlerini kapatmadan hemen önce “Sen bana bir umut kattın seni ilk gördüğümden beridir kalbimin sadece senin için attığını fark ettim. Kendime bir aynada bakmama gerek yoktu. Çünkü kendimi görebileceğim en güzel ayna bana aşkla bakan gözlerindi.” Ve son kez nefes vererek gözlerini yumdu. “Hayır! Hayır!” elini tuttuğum elime baktım onun eli gevşemişti karnındaki yaradan akan kanlar yere daha da çok yayılmıştı. Bu sefer kendime hakim olamadım “Shoto beni bırakma!” diyebildiğim tek şeydi bu kelimeleri söylemeye dilim varmıyordu. Ben ona aşıktım. Hayatımda ilk defa birine aşık olmuştum ve onun beni bırakıp gitme düşüncesini aklım almıyordu. Onu ilk gördüğümden beridir kalbim sadece onunla karşılaştığımda delice çarpıyordu. Bunların hepsini ona söylemeyi o kadar çok istiyordum ki. Demek ki insan sevdiği insanın kıymetini o ölüm döşeğindeyken anlarmış. Nereden bilebilirdim ki beni bırakıp gideceğini bilseydim daha erken söylerdim ona olan hislerimi...

Herkesin iyi olduğu bir konu vardı hayatta. Benim ise, bugüne kadar en iyi olduğum konu hep “kaybetmek” oldu.

ᴍʏ ʟɪғᴇ sᴏᴜʀᴄᴇ | Shoto x ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin