ARADAN YAKLAŞIK 3 HAFTA GEÇMİŞTİ
Ve ben hep aynı rutini paylaşmaktan bıkmıştım sabah erken uyan, kahvaltı yap, okula git, eve gel, ödev yap ve uyu. Arkadaşlarıma alışmıştım bir grubum vardı. Sorun şu ki haftaya sınavlar başlayacaktı ve ben o günkü kazadan sonra Trigonometri ve fonksiyonlar konusunu kaçırmıştım ne kadar okusamda hiçbir şey anlamadım.
----------------------∆-------------------------
“Vanessa hadi ama! Uyan artık dünkü gibi senin kıçını tekmelemek istemiyorum!” Evet bu ses babama aitti annemin bana yaptıklarını çok kurcalamadı bana her zaman yanımda olacağı gibi güven sözlerini söyleyip konuyu kapattı. Gömülü başımı yastıktan kaldırdım gözlerim kısıktı ve morarmıştı. Yatağımdan inip babamın yanına gittim. Halsizdim kahvaltı masasına oturup başımı masanın üstüne koydum. Babam tebessüm ederek bana bakıyordu. Kafamı olduğu yerden ona doğru çevirdim “Haftaya sınavlar başlıyor, Trigonometri ve fonksiyonları bilmiyorum bana telafi etmemde yardımcı olur musun?” dedim. “Üzgünüm. Bir kahraman olduğumu biliyorsun günlük işlerim oluyor kendin üstesinden geleceğini biliyorum tatlım.” Dedi Harika diye iç geçirdim.
3. Ders
Suratım asıktı sınavdan düşük alacağım kaygısıyla başbaşaydım Shoto arkadan beni dürtmesiyle düşüncelerimden sıyrılıp ona doğru döndüm “Bugün çok dalgınsın bir sorun mu var?” ,derin bir iç çektikten sonra aşağıya doğru baktım elini omzuma atarak “Biz arkadaşız söylemek istersen seni dinlerim.” Dedi bu sözüne karşılık biraz duraksayıp söze başladım “Haftaya sınav başlıyor ve benim eksik olduğum konular var ne kadar çalışmaya çalışsam da hiçbirşey anlamadım ve babamdan yardım istedim bana kahraman olduğunu ve yardım edemeyeceğini söyledi.” Dedim. Ona doğru baktım gözlerimin içine bakıyordu “Eksik olduğun konulara seni çalıştırabilirim ama eğer istersen.” Çok sesli bir şekilde “Evett!! Tabiki!! Çok teşekkür ederim!!” dedim biraz bağırdığım için tüm sınıf bize bakıyordu utananarak önüme döndüm “Ne zaman başlarız?” diye sorduğumda hiç beklemeden “Eğer müsaitsen hemen bu akşam.” Gözlerim şaşkınlıktan büyümüştü hemen... hazırsam... bu akşam... bu sözleri bile beni afallatmıştı “Olur b-ben bu akşam müsaitim . Mekan neresi?” bunu derken bile fırına girmiş tavuk gibi kızarmıştım neyse ki öne doğru dönüktüm beni görmemesi beni de rahatlatıyordu “Bizim ev.” Kalbim yerinden çıkacak galiba
------------------------∆------------------------
Eve gelmiştim üstümü değiştirip onun yanına gidecektim gerçekten güzel olmalıyım onun kalbi bekle ne?! Onun kalbi mi? Ona aşık değilim ki yoksa aşık mıyım? Aynın önüne geçmiştim okula başladığımdan beridir ona biraz daha yaklaştığımı fark etmiştim “Ya duygularımız karşılıklı değilse?” bir anda odamın kapısının tıklanmasıyla tüm düşüncelerim ve telaşım yok olup gitti babam içeri girdi “Shotolara gideceğini sanıyordum.” Dedi “Gideceğim, sadece kıyafet değiştirmek için geldim” bugün şanssız günümdeydim bahse girerim onların önünde rezil olacağım. “E madem öyle sana iyi çalışmalar onları çok beklemeden git.” Bu tavsiyesine gerçekten uymalıydım çünkü yaklaşık 1 saattir odamda heyecandan deliriyordum. Klasik kıyafetlerimi giydim hava açıktı üstüme siyah bir t-shirt altıma ise siyah bir pantolon giydim. Kapıdan dışarı çıkıp yürüdüm. Daha yolu yarılamadan yağmur başlamıştı. “Mükemmel ya daha şanssızlığım şimdiden başladı ileride olacakları düşünemiyorum.” Diye söylendim.
Shotoların evinin önüne gelmeyi başarmıştım. Her yerim sırılsıklam olmuştu titriyordum yarım saatten fazla bir yol yürümüştüm ve yağmurda bu yol boyunca bardaktan boşalırcasına yağmıştı. Kapılarına tıkladım Umarım içerisi sıcaktır diye iç geçirirken kapı ardına kadar açıldı. Hepsi afallayarak bana baktılar. Shoto’nun ablası “Sırılsıklam olmuşsun ve titriyorsun içeri girsene.” Dedi bunu demesiyle titreyerek içeri girdim shotonun ablası “Merhaba ben Fuyumi Shoto’nun ablasıyım” dedi titreyerek “me-me-memnun o-oldum” dedim “Sıcak bir duş alsan iyi olacak. Shoto arkadaşına kıyafetlerinden verir misin?” dedi. Ne Shoto’nun kıyafetleri mi? Evet bana en iyi uyacak onun kıyafetleri olacaktı ama bir anda duyunca şaşırmama engel olamadım.
Bana banyolarının yerini gösterdi içeri girdim. Kıyafetleri kirli sepetin üstüne bırakmışlardı. Camdan duşakabinleri çok büyük ve konforluydu. Tavanın tam altına yağmur duş başlığı asılmıştı. Gözlerimi bir süre duşakabin de gezdirdikten sonra aynaya doğru yönelip yansımama baktım bana şaşırarak bakmalarını şimdi anlamıştım suratımda saldırıdan çıkmış öcü gibi korkunç ve vahşi bir görüntü vardı. Kendime bakarak çok zaman öldürmüştüm bunun farkına varınca duşakabine doğru yürüdüm, camdan duşakabinin kapısını açıp içine girdim. Musluğu çevirdim ve suyun sıcaklaşmasını bekledim. Nihayet su sıcaklaşmıştı kendimi sıcak suyun akıntısına bırakarak rahat bir duş aldım.
Sıcak bir duş sonrası rahatlamıştım. Sıra kıyafetleri giymeye gelmişti. İstemeden dikkatim kokusuna gitti aynı onun gibi soba kokuyordu kokuyu bir süre içime çektikten sonra giyinmeye başladım bana verdiği kıyafetler otomotik olarak büyük gelmişti. T- shirt’ ü çok uzundu ve nerdeyse dizlerime kadar geliyordu tek omzumu açıkta bırakmıştı, pantolonu hem geniş geliyordu hem de uzundu ayaklarımı göremeyecek kadar uzun. Pantolona takılıp düşmemek için kendimi zorluyordum. Saçlarımı kurutup alttan atkuyruğu yapmıştım. Kapının kilidini döndürüp dışarı çıktığımda Fuyumiyi gördüm. Bana “Çıktın mı? Shoto seni odasında bekli- ımm” evet o tepkiyi üstümdekileri görünce verdi. Gözleri faltaşı gibi açılmıştı “Kıyafetler u-uzun gelmiş galiba ş-şey ben üzgünüm bizim evde senin üstüne olacak en iyi kıyafetler bunlar olmalıydı.” Bunu o kadar mahçup bir şekilde söylemişti ki utanmasın diye “Sorun değil ben bunlarla idare edebilirim.” Dedim. “Eee Shoto’nun odası nerede?” deyince bana gülümseyerek “Bir yukarı katta soldan 2. Oda istersen oraya kadar sana eşlik edebilirim.” Dedi “Yok teşekkürler sizi oraya kadar yormayayım sizi işinizden alıkoymak beni daha çok üzer.” Dedim daha çok gülümsedi “Çok nazik bir kızsın yemek hazır olunca sizi çağıracağım aşağı inin olur mu?” dedi “Şimdiden elinize sağlık” diye cevap verdim. Bir süre onun uzaklaşmasını bekledim. Gittiğinden emin olduğum zaman merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım. Merdivenlerden çıkarken en az 5 defa yere düşmüştüm iyi ki teklifini reddettim bu rezilliğimi görmemesi iyi oldu diye söyledim. Sonunda merdivenlerin sonu gelmeyi başarmıştı koridor ikiye doğru bölünüyordu sola dönüp ikinci odaya doğru yöneldim kapının kulpunu tuttum kalbim daha hızlı çarpmaya başladı biraz bekledim kendimi hazır hissettikten sonra kapının kulpunu çevirerek içeri girdim Shoto yerde oturup kitapları açmış beni bekliyordu kapıyı açınca oturduğu yerden bana baktı oda üstümdekilere şaşırmıştı ona doğru yürümeye başladım tam “Ben geldim“ derken ayağımla pantolona takılıp Shoto’nun üstüne düştüm.
Onun üstüne düşmemle dudaklarımız birleşmişti. Utancımdan yerimde donakalmıştım. Hemen Shoto’nun üstünden kalktım. Yüzümün kızardığını hissedebiliyordum kekeleyerek “B-ben üzgünüm ya- yan-yanlışlık-yanlışlıkla o-old-“ ben daha cümlemi tamamlayamadan beni kendisine doğru usulca çekti ve dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Ben daha ne olduğunu anlamadan beni öpmeye başladı.
Gözlerim yavaşça kapandı. İlk başta nazikti duygularını bastırıyordu. Ellerinden biriyle nazikçe yüzümü tuttu. Bu tutuşuyla tüylerim diken diken oldu. Beni daha sert öpmeye başlamıştı kendini tatmin edemiyordu geçen her saniyede duyguları daha da açlaşıyordu. Diğer eli ensemi kavradı ve başımı yukarı kaldırdı. Kalbim vücudumdan çıkacakmış gibi hissediyordum hayatımda ilk defa bir erkek ile öpüşmüştüm. İçimde kelebekler uçuşuyordu adeta. Dudakları o kadar yumuşaktı ki ayrılmak istemiyordum ondan. Her ne kadar dile getirmesem de geçen her saniyede kalbim daha fazlası için yalvarıyordu. Dudaklarını dudaklarımdan ayırdığı zaman ikimizde nefes nefese kalmıştık. Yüzümü iki elinin arasına aldı yüzlerimiz birbine çok yakındı. Ben yaşıyor muyum? Diye düşündüm içimden. Nefesini bir anda boynumda hissetmemle irkildim kapının tıklanmasıyla birbirimizden ayrıldık içeri Fuyumi girdi birşeyler saklıyor gibiydi şoke olmuş bir ses tonuyla “Şey ben yemek hazır diyecektim.” Diyerek odadan çıktı. “Başın derde girer mi?” diye sordum “Bunu kimse duymazsa hayır.” Dedi. “Teşekkür ederim Vanessa, bana bu duyguyu yaşattığın için.” Biraz duraksadıktan sonra sözüne devam etti. “Ders hakkında sana yardım edeceğim. Yarın okulda ders aralarında.” Bunu duyduğuma sevinmiştim. Birlikte aşağıya yemek için indiğimizde Natsuo’da oradaydı bir süre bana baktı. Üstümdeki kıyafetlerin duruşunu garipsemişti Fuyuminin onun koluna bir yumruk geçirmesiyle bakışlarını benden çekti. Endevor da gelmişti Natsuo Endevor’u görünce sinirli bakışlarla onu süzdü. Masadan kalkınca Fuyumi ona nereye gittiğini sordu. Natsuonun Endevora karşı beslediği kin ona karşı kullandığı her cümleden anlayabiliyordum. Dediklerinden Endevor’un kötü biri olduğunu anlamıştım Natsuo “Abime olanları unutmadım. Şimdi onları unutmamı mı istiyorsun!” diye çıkışınca ona “Hayır” dedim şimdi tüm gözler bendeydi “Evet aile aralarına karışamam ama. Eskiden bana abilik yapan biri vardı bana hep “Acılardan kaçıp onları unutmaya çalıştığında hayatla olan bütünbağlarını koparırsın yaşayan bir ölüden farkın kalmaz” derdi. Evet acılardan kaçamazsın ve onları kabullenmeden yaşayamazsın. Size kötülük yapmış olabilir ama karşındaki kişi hatasını kabulleniyorsa onu kaldırmadan hayatına devam etmen onun bu hatasını tekrarlanmasına yol açar.” Dedim bu konuşmamın ardından etraf sus pus olmuştu hepsi hayretler içinde bana bakıyorlardı bir süre sonra Natsuo “Sana bunu diyen abinin adı neydi?” Diye sordu “Adı...” bir süre duraksadıktan sonra devam ettim “Toya” bir anda hepsi daha çok şaşırmıştı. Daha bir şey soramadan telefonun çalmasıyla yerimden sıçradım arayan babamdı aramayı cevaplandırdım “Kapının önündeyim işin bittiyse seni almaya geldim.” Dedi camdan dışarı baktım evet babam gerçekten gelmişti. “Peki Baba geliyorum.” Dedim “Ee şey babam gelmiş benim çıkmam gerek te... Siz neden duraksadınız.” Dediğimde Fuyumi “Bizim Toya diye bir kardeşimiz vardı yıllar önce öldü isimleri aynı olduğu için biraz şaşırdık.” Bu sözünün üstüne kendimi suçlu hissettim “Ş-şey ben üzgünüm sizi üzmek istemedim.” Dedim. Fuyumi “Sorun değil hem sen bilmiyordun. Ahh Kıyafetlerin daha kurumamış bu şekilde eve gitsen sorun olur mu?” duygularını saklamaya çalışıyordu “Şey sorun olmaz ben yarın okulda Shotoya geri veririm.” Dedim.
Hepsi kapıda beni uğurluyorlardı Shoto bana gülümseyerek bakıyordu. Endevor uzun düşüncelere dalmıştı. Onun bu hali beni de mutsuz ediyordu. Bu aile zamanında kötü şeyler yaşamıştı Toya bana hiçbir zaman soyisminden bahsetmemişti. Acaba aralarında bir bağ olabilir mi? Diye düşünürken Babamın korna sesiyle daldığım düşüncelerden sıyrılıp arabanın arka kapısını açtım...
“Değiştiremeyeceğiniz bir geçmiş geride dururken biçimlendirip sahip olabileceğimiz bir gelecek bizi bekliyor”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴍʏ ʟɪғᴇ sᴏᴜʀᴄᴇ | Shoto x Reader
Fanfiction∆ Yine o karanlık göğe dalıyordu gözlerim. Dondurucu soğuk içimi ürpertiyordu. Sonra aklıma O' düştü. Yanlış mı yapıyordum? Hiçbir şey bilmiyordum. Tek bildiğim içimi sarıp sarmalayan o turuncunun kırmızı-sarı tonlarındaki ateşin kalbimi yakmasıydı...