Vanessa’nın ağzından
Aradan haftalar geçmişti ve biz yurda taşıncaktık.
“Benim odam senin odanın hemen üstünde.” Shoto’nun sevimli çıkan sesi beni canlandırmıştı, gülümsedim “Çok mutlu oldum. Ben yerleşmeye gidiyorum görüşürüz.” Elini görüşürüz anlamında salladı. Merdivenlerden yukarı çıktım ve benim odam olacak yerin önünde durdum iyice baktıktan sonra yerleşmek için içeri girdim.
“Ve bu da son.” Bezmiştim ve yorulmuştum elimdeki siyah renkli melek heykelini rafın üstüne koydum, yaklaşık 2 saattir hiç durmadan temizlik yapıyordum ve bu nedenle saçım başım dağılmıştı dışarı çıkıp kızların duş odasına gidecektim, “Duş almak için bile üşeniyorum.” Kapıyı açıp dışarı çıktım, kahve makinesinin yanından geçerken kahve uykumu götürür düşüncesiyle kahve almıştım yere bakarak yürüyordum topuz yaptığım saçım dağılmıştı duş odasına vardığımda kapıyı açtım. Kafamı kaldırınca gözlerim kocaman açıldı ve elimdeki kahve bardağını düşürdüm geriye doğru yürüdüm ve kapının yanındaki yazıya baktım “Erkek duş odası” yüzüm utançtan kızarmıştı oysaki ben kızlarınkine girdiğine emindim. Ellerimle yüzümü kapattım karşımda duran yarı çıplak altlarını havluyla kapatmış olan erkeklerin hepsi bir açıklama bekliyordu ve en kötüsü Shoto da oradaydı ve rezil oldum “B-ben özür dilerim b-bilerek olmadı.” Arkama döndüğüm gibi kızlar duşakabinine daldım hepsi beni izliyordu, Jiro “Seni duydum ne yaptın sen” dedi onunda yüzü kızarmıştı cevap vermeden hızlıca duş aldım.
Sade siyah üstünde pusula baskısı olan bol bir t-shirt giydim altıma dar bir tayt ve siyah kısa bot giydim. Saçlarımı kurutup soldan aldığım bir tutamı örüp yana bıraktım. Duştan çıkar çıkmaz Shoto’yu görünce istemeden çığlık attım sonra olanları hatırlayınca yüzüm tekrardan kızardı. “Şey sana şey soracaktım akşam saat 23:00 da benim balkonumda buluşalım mı?” gözlerim kocaman açıldı “Evet olur tabii ki de neden olmasın yani!” güldüm “Unutma 23:00 da.” Başımı evet anlamında salladım. Kimseye söyleme sakın diye kendimi uyararak odama geri döndüm ve yatağıma atladım gibi uyudum.
Alarmın çalmasıyla uyandım “Ne saat 23:20 mi?!” hızlıca giyindim saçlarımı taradım ve Shoto’nun balkonuna tırmandım, alt alta olması benim için iyi bir şeydi. Kısa bir sürede onun balkonuna vardığımda gözlerime inanamadım, yerlerde kırmızı gül yaprakları vardı. Balkonun demirliklerinde ise süs olarak minik ledler vardı “Vay Canına bu çok güzel.” Aya bakarak söylediğim bu şeylerden hemen sonra biri gözlerimi kapattı “Shoto!” dedim beni kendine doğru çevirdi, ellerimle onun yanaklarını tutup sertçe kendime doğru çektim dudaklarımın onun dudaklarıyla buluşması içimdeki kelebekleri uçurtuyordu. Ayrıldığımız zaman ona ayı işaret ettim “Bak bugün ay her zamankinden daha parlak.” Tepki vermeyince arkama doğru döndüm önümde diz çökmüştü iki eliyle yeni kopartılmış taze kırmızı renkli bir gülü tutuyordu “Ben seni çok seviyorum Mavi okyanus, benimle çıkar mısın?” afallamıştım yanaklarım kızarmıştı, hiçbir şey düşündüğüm gibi değildi ama istediğim gibiydi o bana çıkma teklifi etti “Yarı vişneli dondurmam.” Cevabı bekler gibi kaşlarını kaldırdı “Evet!” heyecanla ayağa kalkıp beni kucağına aldı ve gülü saçlarımın arasından geçirdi.
Uyandığımda kendi yatağımda değildim. Yanımda Shoto’yu görmem beni mutlu etmişti sessizce yataktan kalkıp kendi balkonuma indim telefonuma gelen mesajlara bakarken telefon elimden düşürdüm “Mina!” bağırmamla hepsi odama girdi “Ne oldu?” diye sordu birde pişkin pişkin sırıtıyor. Yere düşen telefonu elime alıp dün geceye ait fotoğrafları gösterdim. Elimi alnıma vurdum “neyse” dedim, derin bir iç geçirdikten sonra odamdan çıkıp yemekhaneye gittik.
Yürürken arkamdan bir çocuk geldi tanımıyordum ama sanki daha önce görmüştüm, kumral tonlarında saçları ve ela gözlerinin yüzüyle uyumu çok güzeldi “Bir gelebilir misin?” bu sorusuna karşılık “Tamam.” Dedim beni ıssız bir koridora götürdü elleriyle önümü kapattı “Güzellik öpsene beni.” Ona kaşlarım çatık bir şekilde baktım hassas bölgesine tekmeyi geçirdim, acıdan inleyen çocuk umrumda değildi. Momoların yanına gittim Uraraka “Ne istiyormuş?” diye sordu omuz silkerek “Bende anlamadım.” Dedim arkama döndüğümde çocuk elini omzuma atıp beni duvara doğru sertçe itti, sırtım duvara çarpınca nefesim kesilecek gibi oldu. Bir anda bir sesle önüme baktım “Shoto?” Shoto hızlıca ayağını çocuğun karın boşluğuna geçirdi, yüzüne yumruk attı hızlıca ayağa kalktım tökezleyerek Shoto’nun elini tuttum “Lütfen yapma!” durdu ve çocuğun kulağına doğru yanaştı “Sevgilime dokunursan canını okurum!” bağırarak söylediği bu şeyler acımı dindirdi. Ne sevgilim mi? Ben orada hayaller kurarken Shoto sertçe kolumu tutup beni oradan uzaklaştırdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴍʏ ʟɪғᴇ sᴏᴜʀᴄᴇ | Shoto x Reader
Fanfiction∆ Yine o karanlık göğe dalıyordu gözlerim. Dondurucu soğuk içimi ürpertiyordu. Sonra aklıma O' düştü. Yanlış mı yapıyordum? Hiçbir şey bilmiyordum. Tek bildiğim içimi sarıp sarmalayan o turuncunun kırmızı-sarı tonlarındaki ateşin kalbimi yakmasıydı...