EĞİTİM KAMPI 2

583 48 15
                                    

Bazı şeyleri kesik kesik hatırlıyorum. Shoto’nun beni taşıması, başımda beklemesi, kulağıma bir şeyler fısıldaması...

Uyandığımda sabah olmuştu alnımdaki bezi kaldırdım ve yanımdaki sehpanın üstüne koydum ellerimle gözlerimi ovuşturdum, ayağa kalkmadan önce dikkatim sandalyede uyuyakalmış babama kaydı üstümdeki örtüyü aldım ve onun üstüne örttüm. Kapıyı açıp dışarı çıktım güneşin duruşuna göre saat yaklaşık 7:22’ydi. Önümdeki sandalyeye oturup güneşe baktım, sarımsı turuncumsu rengi her yeri aydınlatıyordu. “Nasıl yılmıyorsun işinden? her sabah doğuyorsun ve her akşam ise batıyorsun sıkılmıyor musun hiç aynı rutini paylaşmaktan? Ben şahsen çok sıkılırdım, korkardım batmaktan yılardım doğmaktan...” derin bir iç çekip ayaklarımı karnıma doğru çekip güneşle konuşmama geri döndüm. “Ben korkuyorum... Unutulmaktan, sevdiklerimden ayrı kalmaktan, ihanete uğramaktan ben yıllar önce düştüm ve asla kalkamadım. En yakın arkadaşım tarafından ihanete uğradım, sırtımdan yüzlerce kez bıçaklandım. Ben ihanet duygusunu tattım Sevgili Güneş...

Sevdiğim bir çocuk vardı istemeden onu kırdım, bazen insanları anlayamıyorum dediklerini ya da ne ima ettiklerini, korkuyorum ya onlarda bana ihanet ederse diye, ya sevdiğim çocuk beni arkasında bırakacak kadar beni sevmediyse?” İstemsizce akan göz yaşlarımı sildim “İnsan ne için yaşar ki? Acı çekmek için mi yoksa ölmek için mi? Ben her şeyden bezdim yaşamaktan da ağlamaktan da tek istediğim Shoto bana tekrardan dönsün.” Ellerimle yüzümü kapattım hemen sonra birinin varlığını hissedince arkama döndüm kimseyi görmemek beni şaşırtmıştı birazdan herkes burada olur.

Mutfağa gittim dün hakkında pek bir şey hatırlamıyordum bir kaç sebze çıkartarak doğramaya başladım. Bugün geleneksel Japon kahvaltısı hazırlamaya karar verdim. Haşlanmış pirinç (gohan), miso çorbası, nori (deniz yosunu) ve pişmiş (füme, kavrulmuş, kızartmış, ızgara) balık için malzemeleri hazırladım.

Yemek hazırlama işi bitince herkes uyanmıştı, daha aşağı inmemişlerdi ama seslerini duyuyordum. Onlar gelmeden kahvaltıları tabaklara doldurup masaların üstüne koydum. Herkes kahvaltı hazırlamak için buraya gelmişti, bezgin suratları ben ve kahvaltı masasını görünce renklenmişti, onları böyle görünce bende hafif gülümsedim. Hepsi iştahlı bir şekilde sofraya oturdu ben onları izlerken bir anda Shoto’nun içeri girmesiyle bakışlarımı ona çevirdim. Bana gülümsemeden bakması beni daha çok sinirlendirmesi ve üzmesinden başka bir şeye yaramıyordu, arkamı dönüp tabakları doldurmaya devam ettim. Çok teklif etmelerine rağmen yardım etmelerine izin vermedim çok geçmeden babamı görünce ona doğru gidip sarıldım o da benim sarılmama karşılık verdi ellerini önce yanaklarıma sonra alnıma koyduktan sonra derin bir nefes verdi ve saçıma bir öpücük kondurdu sonra ise sordu “Bu kadar yemeği tek başına mı yaptın?” evet anlamında başımı salladım daha kimse yemeye başlamamıştı hepsi beni bekliyordu yanlarına oturduğumda hepsi birer kaşık aldı bir anda yüz ifadeleri büyüleyici bir şekilde değişti “Bu çok güzel!” bu söyledikleri beni daha çok mutlu etmişti.

“Ama Baba herkes çalışacak ben neden çalışamıyorum?” diye sordum kırgınlıkla “Çünkü özgünlüğünü kontrol edemiyorsun başına tehlikeli bir şeyler gelebilir.”, ellerimi önümde kavuşturduk sinirli bir şekilde “Hiçte bile kontrol edebiliyorum.” Bu sözüme inanmamış gibi tek kaşını kaldırdı Üzgünüm ama bende olsam kendime inanmazdım. En sonunda ikna etmeyi başardım ama bir şartı vardı; beni babam çalıştıracaktı mecbur bunu kabul ettim,herkesten uzak bir yere gittik. Sadece yemyeşil çimenlerin olduğu bir yere “Tamam şimdi hava özgünlüğünün %1 ini kullanmakla başla.” Tamam dercesine başımı salladım ellerimi babama doğru çevirdim “yüzde bir” dedim içimden. Hissettiğim zaman kullandım ama hava düşündüğümden daha çok çıkınca uçmama sebep oldu, bağırdım çocukların oradan geçmemle yavaş yavaş düştüğümü anladım daha bir şey diyemeden Shoto’nun kazan gibi devasa büyüklükteki şeyine, Shoto’nun üstüne düştüm benim düşmemle kazan devrildi ve kaynar derecedeki sıcak su üstüme döküldü, bu sefer sadece içimden çığlık attım hangisine bağırayım anlamadım Shoto’nun üstünde olmamamı yoksa kaynar su yüzünden yandığımamı. Hızlıca kalktım “B-ben ü-üzgünüm.” Dedim alt dudağımı sert bir şekilde ısırdım “Sorun değil.” Dedi ben suratımı daha çok asarken babamın elini omzuma koymasıyla hızlıca ona döndüm, “Bunun %1 olduğuna emin misin?” bunu sorarken tereddüt ediyordu, “Evet eminim.” Dedim bana tamam dercesine başını salladıktan sonra “Seni sıkıca tutacağım gücünün %20’sini kullan eğer bir sorun olursa gücünü silerim.” Bu sefer ben başımı salladım. Sargılarının çoğunu benim belime doladı, herkes merakla bizi izliyordu “sadece %20 mi?” diye sorunca kaşlarını kaldırdı bu onun evet deme şekliydi. Tek elimle %20 yapmak daha az tehlike demekti, tek elimi babama doğru tuttum “%20” dedim sessizce bir anda gücümü kullanmamla gücüm çok güçlendi ve devasa bir büyüklükte hortum oluştu, herkesi ve her şeyi içine alan hortum bizi döndürüyordu “Benim hatam ben sadece %20’sini kullandığıma emindim.” Dedim hepsi bana inanıyordu bir anda ellerime bakınca babam ne yapmaya çalışacağımı anladı ve “Hayır aklından bile geçirme!” dedi ama ben kararlıydım bu hortuma bir son vermeye kararlıydım. Ellerimle hortuma havayla baskı yaptım “Güçlen! %50!” diye bağırdım ve bir anda hortum parçalandı etrafımızdaki eşyalar yere devrildi ben sadece un ufacık olmuş hortuma bakıyordum çok dönmekten hem midem bulanıyordu hem de başım çatlayacak gibiydi önümde beliren imgelere bir süre bakındım “Dört büyük element?” daha bu sorumun üstünden 3 saniye geçmeden anılarım canlandı ama bu sefer herkesin göreceği bir şekilde...

ᴍʏ ʟɪғᴇ sᴏᴜʀᴄᴇ | Shoto x ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin