XXVI) Ceviz Kabuğundaki Evrenin Yaratıcıları

183 11 2
                                    

"Bir ceviz kabuğuna hapsolabilirdim ve kendimi sonsuz uzayın bir kralı sayabilirdim."

-Hamlet, Shakespeare

................................................................................................................................................................

Carl ne kadar büyük bir hızla uyanıp yola çıktığını hatırlamıyordu. Ama gerçekten acele etmişti. O olayın üzerinden uzun zaman geçmişti. İnsan dışı bir varlık buldukları davadan. Bu sefer de yaklaşık olarak aynı gibi görünüyordu.

Direktörü ona çok az bir bilgi vermişti. Tabii bu şimdilikti. En azından Carl öyle düşünüyordu.

Ona sadece bir gemi - ki epey turistiğinden- ve bir de ölen insanlar olduğu söylenmişti. Ve tabii buna sebep olan ama tanımlanamayan bir yaratık.

Messport'a doğru Fred ile birlikte hızla yol alıyordu. Kassandra ise zaten Direktörü ile birlikte çoktan varmış olmalıydı.

Sabahın erken saatinde tabii ki de yollar bomboştu. Hızlıca Boston'ın en büyük limanlarından olan Massport'a vardılar.

Gördükleri ilk şey olay mahalini - ki bu vakada tüm gemiyi ve iskeleyi kapsıyordu- çevirmiş sarı DPS bantı oldu.

-Carl Smith. DPS Generali.

Tabii ki de Direktörünü bulması kolay olmadı. Ama yanında Kassandra'yı da tahmin ettiği gibi buldu

-Carl, biz de tam seni bekliyorduk. Profesör. Sizinle de karşılaşmak ayrı bir şeref.

-Ah, o şeref bana ait Ajan Jonathon.

-Eh, madem ki buradasınız, neden hemen olay mahaline geçmiyoruz?

-Evet, iyi fikir.

.................................................................................................................................................................

Usta sonunda son günlerini yaşıyordu. Yaverine bu yüce görevi vermekle kötü mü etmişti? Bu konuda büyük şüpheleri vardı. Ama Vitalion çok yetenekli biriydi. Kendinde bulunandan fazla liderlik yeteneği taşıyordu. İktidar hırsı yoktu. Ah, iktidar hırsı yoktu. Peki bu iyi bir şey miydi? Bilmiyordu. Ama büyük ihtimalle Amir'den veya Cressen'den daha iyi bir Usta olacaktı. Amir. Peki o nereye gitmişti. Davalarını bu kadar çabuk mu terk etmişti?

Altın Kulenin en yüksek katındaki büyük balkondan uzun uzun Hisarı seyretti. Burada mı ölmek istiyordu. Bilmiyordu. Zaten son zamanlarda çoğu şeyi bilmiyordu...

.................................................................................................................................................................

Vitalion bu kadar güç için yeterli olup olmadığını düşündü. Aslında olmalıydı. Her ne kadar Başüstat ve yasal olarak varis olan Amir yerine o bu göreve layık görülse de kendini sorgulamayı bırakmıyordu.

Vitalion.

Bu gerçek adı değildi tabi ki. Ne zaman gerçek bir adı olmuştu ki. Gerçek adı neydi. Bunu da hatırlamıyordu. Ya da hiç bilmiyordu.

Bu rütbeye layık olduğuna kanaat getirdi sonunda. Yani Altın Kuleye giden yolda buna karar verdi. Yıllarca davaları için kendini adamış, bu yolda ajanlık yapmış, ardından Usta'nın zor zamanlarında ona yardım etmişti.

Altın Kulenin asansörü ile en üste ulaştığında Usta'yı o büyük balkonda buldu.

- Beni çağırmişsınız Usta.

İmkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin