Carl erkenden labaratuvara geldi. Langdon ona bütün hazırlıkların ve yasal işlemlerin hazır olduğunu söylemişti. "Yarın gel" demişti dün gece. Carl yine saatine baktı girmeden önce. 08:05 'i gösteriyordu. İçeri girdiğinde Fred'i eski plaklarından birini dinlerken buldu. Pink Floyd'u da hemen tanıdı. Gariptir ki bu da olaya ironik bir hava katıyordu. Şarkının melodisi korku filmlerinden çıkmış gibiydi. Pink Floyd olduğu belliydi ama şarkıyı çıkaramadı. "Günaydın Fred" diye seslendi. Fred heyecanlı bir şekilde " Bugün başlayacağız değil mi?, Neyle başlıyoruz?". Carl durumu açıkladı. Garip ve akılalmaz kaybolma olayını. Fred düşündü, düşündü ve konuşmaya başladı" Aklıma birkaç olay geliyor ama inceleme yapmadan tam bir şey söyleyemem, olay yerini ne zaman görebilirim?". "Langdon gelir gelmez". Fred bir anda hiç beklemediği şekilde bağırdı: "Florance, radyasyonölçerimi ve kızılötesi kameramı getirir misin ?! Ha! Bir de şu elektrik çubuğumu." "Olurrr!!" diye bir yanıt geldi. Fred sonra heyecenla dönüp konuşu: "Ona bu ismi verdim, elektrik çubuğu. Pek yaratıcı değil ama o gün de pek yaratıcı günümde değildim." Carl çok da umursamıyordu ama umursuyormuş gibi davrandı. Yaklaşık 15 dakika sonra Langdon geldi. "Erkencisin Carl! ". "Eh, senin kadar olmasa da çalışıyorum." diye cevapladı. Robert'a siz demesi biraz garibine gitti. Acele hazırlanıp duşarı çıktılar. " Düşündüm de bu sefer benim arabamla gidebiliriz, ha?" diye önerdi Carl. "Neden olmasın?" dedi Robert. Aceleyle Carl'ın arabasına tıkıştılar. Fred ve Floranse çok şişman değillerdi. Aslında oldukça zayıftılardı bile. Ama oraya sıkışmışlardı. Carl'ın Ferrarisi - nedense generellik arabasını kullanmayı reddediyordu- Robert 'ın geniş Land Rover'ı karşısında ezik kalıyordu bu şartlarda.
Uçak yolculuğu çok rahat geçti. Fred ise en çok sevdiği şeyin ne olduğunun farkındaydı. Atlantik Okyanusu.
Olay yeri Fred'in düşündüğünden daha karışıktı. İlk olarak neredeyse bütün odaya yayılmış iskambil kağıtları dikkatini çekti. Bunu Carl'ın yapıp yapmadığını sordu. "Ben yapmadım;ama rüzgar olabilir." Fred bundan şüpheliydi. Balkonda bir radyasyon taraması yaptılar. Fred bir şey söylemedi. Sadece tam beklediğim gibi dedi. "Elektrik Çubuğu" yla da bir tarama yaptı. "Hmmm..." dedi ve olay yerinden çıktı. Odaya baktı ve duvardaki çatlakları gördü. Nedenini sordu ve bir şey bilmediğini söyledi Carl. İlk defa görüyordu. "Sanırım ne olduğunu anladım ama bunu size açıklamak için daha erken, yine de yarın bir daha gelmek istiyorum. Otelimiz nerde acaba?"
Carl yine saatine baktı. 18:00'dı. Tam olarak akşam 6 diye düşündü oteline Fred'i ve kızını bırakırken. Fred'in sözlerini düşündü. NAsıl bu kadar çabuk karara varabilmişti. Ve daha ne için erkendi. Zihni bu sözle boğuluyordu.
NE İÇİN ERKEN LANET OLASI?
Düşünmeden yapamıyordu.
Sanırım ne olduğunu anladım ama bunu size açıklamak için daha erken
Gece geç saatte Fred hala uyuyamamıştı. Derken bir telefon geldi. Hyatının en önemli telefonlarındandı şüphesiz. "Uzun yıllar geçti aradan; ama sesini yeniden duymak çok güzel... Hmmm... Ne! Gerçekten mi? Çok isterim!!" Çok heyecanlandı. Görüşme bittikten sonra tekrar telefonda sarıldı. Sonra bıraktı ve düşündü. Çok geç oldu. Ajan Smith ve Langdon'ı uyandırmayayım. Yatağa tekrar girerken bu sefer gerçekten uyku tuttu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız
Ciencia FicciónBirileri doğa'nın kanunları ile oyun oynuyor... Hem de epey uzun süredir. Tüm olayların ortasında deli dahi bir bilim adamı ve bir Amerika departmanı bu oyunu çözmeye çalışıyorlar... Ancak başarılı olabilecekler mi? Fakat her şeyden önemlisi, bunun...