En büyük bilgileri sadece en güçlüler saklayabilir. Aksi halde zihinsel etkileri yıkıcı olur.
Büyük senato toplanmıştı. Pickerling senatonun en başına her zamanki gibi kuruldu. Çok büyük bir oda sadece diye düşündü. Kırmızı halıdan gene büyük bir gurur ama bir o kadar da mütavazı bir tavırla geçmişti. Şimdiye kadar pek az basına kapalı senato düzenlenmişti. Haliyle pek alışmamıştı bu olaya.
Uzun süredir bocalamakta olan başkanın koltuğuna oturmak için çok şiddetli bir şekilde saldırıyordu Beyaz Saray'a. Senato ise temel vizyonlarının çok dışında bir iş için toplanmıştı. 1 ay önce çıkmış " Teory of DPS (DPS Teorisi) " adlı kitaptaki çarpıcı bilgilerin sebep olduğu bilimsel akımla tanınan Fred Packard'ın ve büyük nüfuslu departman yönetici Robert Langdon'ın çalıştığı DPS ile ilgili bir karardı. Departmanın terfi alması konusuydu. Ancak bu terfi sıradan değildi. Departmanı FBI kadar askeri yetkili yapacak ; aynı zamanda NASA ve UKO kadar bilimsel yetkili yapması söz konusuydu. Carl Smith onur konuğuydu senatonun. Richard Picklering ise bu konuya tam karşıydı. Başkanlığa aday olduğu için başkanın Packard ve çökmüş olan NASA üzerinden oy kazanmasına izin veremezdi...
... Nasıl geçti? Karar ne?, Langdon'ın telefonu ani olmuştu. Carl müjdeli haberi verdi, TABİİ Kİ iyi geçti, artık Amerika'nın ve hatta dünyanın en yetkili kuruluşlarındanız. Savunma bakanı tam destekçimiz. Bir haberim daha var, gelince söylerim...
"NE, NASIL İSTERLER BUNU!!!??" Packard bunu çok büyük bir heyecanla söylemişti. "Senin için sorun olmayacağını düşünmüştüm, bu onların şartı, tabii senatörün neden karşı çıktığını anlamadım ama... " dedi Carl. Bunun üstüne hemen Langdon atladı" Ben biliyorum, başkanlığa aday olmak istiyor ve başkanın bilimsel başarıları çökmüş durumda, NASA üzerinden oy almasına izin veremezdi. Sen buna neden karşısın Fred?" "NASA ile çalışmak istemiyorum; çünkü, hepsinin de çenesi düşük, bilgileri öğrendiği anda salarlar tüm dünyaya, en büyük bilgileri sadece en güçlüler saklayabilir. Aksi halde zihinsel etkileri yıkıcı olur. " dedi Fred. "Fred, başkan bu konuda tam güvence vermiş, bilgiler saklı kalacak..."
NASA'nın o muhteşem adasını hep hayallerinde canlandırmıştı Carl. "Wallops Adası" en teknolojik gelişmelerin depolandığı, uygulandığı yerdi. Uçaktan inerken olabildiğince gerindi ve çok sevdiği yakıt kokusunu kokladı, bir zaaftı bu onun için. Fred ve dönemin en büyük bilim insanlarından biri bu yapay mikrodepremleri anlamdırmaya bazen burada, bazen Calvin Genetics'de çalışacaklardı. Mikro depremler 2 aydır devam ediyordu. Merkez evrenden yapıldığı belliydi. Bunu bulmaya çalışacaklardı.
Fred uzun ve dar bir koridor-girişten içeri yönlendirildi. Orada ise Fred'e eşlik edecek bilim insanı ile tanıştılar. Rachel Tolland . Merhaba Bayan Tolland" dedi Fred. Sizi uzun zamandır duyuyorum. " Eğer birlikte çalışacaksan bana Rachel demelisin Fred, samimiyeti severim..." "Bende" diye atıldı Fred.
Ertesi gün çalışmaya başlandı: " Pekala Fred, mikrodepremler madde alışverişi için kullanılıyor, ve bu da fiziğin temel yappısını bozuyor, bu temel amaç olabilir. Bize şimdiye kadar rapor edilmiş bir tane madde alışverişi var ama hala depremler devam ediyor." dedi Rachel. "Yani bir alışveriş daha gerçekleşecek, dikkatli olmalıyız" diye atıldı heyecanla Fred.
Senatör yeni basın toplantısında akıllara durgunluk verecek bir atılım yaptı. "NASA, NASA'ya harcanan milyonlarca doların kesilmesinden yanayım, hatta kapatılmasından." . Pickerling bu görüşüyle bir- iki "NASASEVER" hariç çoğu kişinin desteğini kazanmıştı. NASA'ya aylık 20 milyon dolar aktarılmasının öğrenilmesi tüm halkı ayaklandırmıştı. Başkan Corky ise her şeyi büyük ve zalimce bir tebessümle izliyordu:
Yakında Her Şey Değişecek...
Sabah uyandığında Carl'ın kafasında yine Fred'in bir sorusu yankılanıyordu. Bunu Rachel'la olan çalışmasından sonra ona söylemişti.
NEDEN BİRİSİ FİZİĞİN YAPISIYLA OYNAMAK İSTER Kİ?
Bu sözler yankılanırken beyninde bir telefon sesi irkilmesine sebep oldu. Ardından koştu. Langdon'ı buldu. Fred yanındaydı.
Langdon! Arayan Charlie'ydi! Oxford'daki labaratuvarın üstündeki Kule ani bir şekilde kaybolmuş. Sanırım birileri bizi hedef alıyor!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız
Science-FictionBirileri doğa'nın kanunları ile oyun oynuyor... Hem de epey uzun süredir. Tüm olayların ortasında deli dahi bir bilim adamı ve bir Amerika departmanı bu oyunu çözmeye çalışıyorlar... Ancak başarılı olabilecekler mi? Fakat her şeyden önemlisi, bunun...