XXVIII) Gerçekler

92 10 3
                                    

-Beynimizin bize oynadığı o kadar fazladır ki bir rüyada olup olmadığınızı bilmeniz imkansızdır. Neyin gerçek olduğunu bilmeniz de...

Carl CIA'in Ortadoğudaki gibi bir sorgu odası olacağını hiç tahmin edemezdi. Bu adam her ne kadar çok büyük suçlar işlemiş olsa da böyle zifiri karanlık bir odada bu şekilde sorgulanması insanlık dışıydı. Ama ne var ki bunu anlatamazdı herhalde. DPS'nin henüz bir sorgu odası olmadığı için CIA'inkini kullanıyorlardı. CIA başkanı Edward Cullen içeriye dalaca ilk kişiydi. Ardından Carl ve Fred dünyanın en zengin adamını sorgulayacaklardı. Gerçekleri ortaya çıkarma vakti diye düşündü.

...........................................................................................................................................................................

David Barkley tamamen karanlıkta sorgu zamanını bekliyordu. Tüm dünyası karanlığa gömülmüştü. Kendini sonuna kadar savunacaktı. Hiçbir bilgi vermeyecekti. Zaten ömrünün son zamanlarında sayılırdı. İntahar edebilirdi. Ama bunu nasıl yapacaktı ki?

Derken odanın kapısı ani bir şekilde açıldı. İçeriye Edward girdi. Edward arkadaşı sayılırdı.

-Bay Barkley. Hakkınızda ciddi bir suçlama var. Ve çok kesin deliller.

-Delilleri görebilir miyim acaba?

-Tabii ki. Öncelikle pekçok vakada kullanılan teknolojiler sizin tarafınızdan, Calvin Genetics tarafından bulunmuş ve üretilmiş. Ayrıca en son bulğumuz vakadaki yaratığın DNA'sında imzanız var...

......................................................................................................................................

Fred içeriye nedende korkmadan girdi. Halbuki çok korkacağını düşünmüştü. Gözlerinden iki üç damla yaş aktı. Hayatını adadığı projelerini birlikte geçirdiği adam ona nasıl böyle bir şey yapardı. İçeriye girdi. Uzun uzun bakıştılar.

-Merhaba eski dostum.

-Hala dost olabiliyor muyuz?

- Bilmiyorum. Bilemiyorum.

Uzun bir sessizlik.

-Sen nasıl böyle bir şey yapabildin? Benim çalişmalarımı çalıp da böyle bir işe alet edebildin?

-Hiç anlamayacaksın değil mi benim kalın kafalı arkadaşım.

Fred gerçekten anlamıyordu. David ne anlatmaya çalışıyordu?

-Ne

-Bu fikir. Bu tanrı olma fikri senindi.

-Tanrı olma fikri mi?

-Evet.

-Nasıl?

-Bence çoktan biliyorsun. İki evreni çarpıştırarak.

-Ama bu...

-Bu yeni bir evren oluşturacak bir şey. Fred neden eskileri hatırlayamıyorsun biliyormusun?

-Ben...

-Sen... Tanrı kavramına kafayı takmıştın. Sonra bir de paralel evrenlere. Daha sonra insanların da Tanrı olabileceğini gördün. Ve kendinde bunu yapabilecek potansiyeli görünce yapabileceklerinden korktun. Ve benden hafıza korteksinin bi parçasını almamı istedin.

-Ne.. Bu... Hayır!

-Korkutucu gerçek. Sen bunu yapamadın. Ama ben yaptım. Ve şimdi Tanrı olmaya ne kadar da yakınım!

-Sen aklını kaçırmışsın David.

dedi Fred.

-Hayır dostum sen aklını kaçırmışsın. Aslında açırtmışsın...

Sınav zamanıydı. Özür diliyorum. Bu kadar geç olduğu için. Ama beklediğinize değdi bence...

İmkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin