Yorum yapmayanı bulup gıdıklama krzine sokuyorum.
Parmak uçlarım, hemen yanımda çırılçıplak uyuyan kadının kolunda gezinirken gözlerim de aynı şekilde yüzünde dolanıyordu. Huzursuzca yerinde kıpırdanmaya başlaması ile elimi çektim, ilk kaşları çatıldı ardından yavaşça gözlerini açtı ve benimle göz göze gelmesiyle gülümsedi.
"Günaydın." diye fısıldadı.
"Günaydın." dedim, ondan daha net bir sesle.
Uyku mahmuru bakışları önce benim yüzümde sonra da odada gezindi ve saatin üzerinde durdu. Kolunun üzerine kalkarak bakışlarını yüzüme çevirdi ve birden yaklaşıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Kısa bir öpücüğün ardından gülümseyerek geri çekildi. "Hâlâ öğrenmek istiyor musun?" diye fısıldadı, yüzü yüzüme yakın hâlde.
Yavaşça başımı salladım.
Birden uzandığı yerden kalktı. Bakışlarım çıplak bedeninde gezinirken günler öncesinde o utangaç kızın yerini olgun bir kadın aldığını gördüm. Gayet doğal bir şekilde banyoya girdi. Şaşkınlık ve takdir edici bakışlarımla öylece kaldım.
İkimizde hızlı bir şekilde hazırlandık ve Erva'nın motoruna binerek beni götürmesine izin verdim. Aramızda uzun bir sessizlik yer edinmişti ve kimse bu durumdan şikayetçi değildi. Sessizlik her zaman huzur içeriyordu.
Okula benzeyen bir binanın önünde durduk. Bakışlarım etrafta gezinirken kaskı çıkartıp ona uzattım. Gergin bir şekilde alt dudağını ısırdı. "Geldik."
Titrek sesine karşılık kaşlarım havada ona baktım. Son derece gergin ve huzursuz olduğunu görüyordum. Daha fazla germemek için başımı salladım. Yan yana bahçe kapısından girdik, bakışlarım hâlâ etrafta dolanırken o an asılı tabelâ dikkatimi çekti.
Çocuk esirgeme kurumu.
Donup kalmaktan son anda kurtulurken yutkunamadım. Bakışlarım, buranın gri duvarlarının aksine pembe ve enerji saçıyordu. Ufak bir tebessüm ederek uzandım ve elini tuttum. Şaşkın bakışları bana döndü, kaşlarım havada ona bakmamla gülümsedi ve elimi sıkıca kavradı.
Bakışlarım boş bahçede dolandı. "Neden kimse yok?"
"Kapandı." Bakışlarım ona döndü ama o hâlâ karşımızdaki binaya bakıyordu. "Kapatırdım. Hak ettiği şekilde."
Elini bırakmadan önüne geçtim, bununla beraber durmak zorunda kalırken dikkatle gözlerine baktım. "Burada neler oldu?"
Burukça gülümsedi. "Her şey," dedi, fısıltı eşliğinde. "Her şey."
"Her şey," dedim, onun gibi.
Yüzündeki gülümsemesi canımı yakıyordu. Söylesinize, bir gülümseme böylesine can yakabilir miydi? Yakıyordu.
"Bize sahip çıktılar," Sesindeki alayın çığlığı sağır edecek cinstendi. "Yeri geldi şiddetten ölünebileceğini gördük, yeri geldi hiçbir acının öldürmediğini. Hatta bazen öyle anlar oldu ki o pis eller dokunmasın diye fiziksel acı için yalvardık."
Tüm kanım dondu. Elini daha sıkı tutarken bir adım atarak daha da yaklaştım ve diğer elimi beline koydum. Her şeye rağmen gülümsedi, son derece berrak ve huzurlu bir gülümsemeydi.
"Hepsini kanıtladım," Sırıttı. "Onların eline bırakmadım."
Kaşlarım havalandı. "Ne oldu?"
Bakışları bir süre bahçede gezindi, ardından benim gözlerimi buldu ve başını hafifçe eğdi. Gözlerim direkt gözlerinde öylece onun konuşmasını bekliyordum.
"İnsanlar iki yüzlüdür, bilir misin? Hakaret anlamında demiyorum, bir para gibi gerçekten iki ayrı yüzümüz vardır." Dikkatle bana bakmaya devam etti. "Birisi son derece masum, sevgi dolu hatta umut ışığıdır," Ellerini iki yana açıp kendini işaret etti. "Şu an oyum. Ama diğer yüzüm," Binayı işaret etti. "Buradaki herkesin sonuna imza attı."
Hiçbir tepki vermeden ona bakıyordum. Ardından dediği bir cümle kafamda yankılandı.
Pembe'nin masum bir renk olduğunu kim söyledi?
Kendime mâni olamadan gülümsedim. "Sen, pembenin en karanlık tonusun."
Duraksadı, şaşkınlıkla bana bakarken güldü. "Hatırlıyorsun."
Başımı salladım. "Hatırlıyorum." Bir adım geriye gittim ve elinden çekerek binaya sırtımızı döndük. "Daha fazla izlemeye gerek yok."
Elimi çekiştirerek durdurdu. Ona doğru döndüm. "Görmeden görüyorum, unutmak zordur."
Dikkatle gözlerine baktım. "O zaman," dedim, ona doğru yaklaşıp. "Daha güzel bir şekilde hatırlamana yardımcı olayım."
Ona doğru iyice yaklaştım ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım.
Ay...Çok ayrıntılı yazmayı kaldıramadım.
Erva'nın böyle bir hikâyesi olacağını düşünmüş müydünüz?
Ig den takip etmek isterseniz: chaliceinsoul
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sigara | texting
القصة القصيرةTexting | girlxgirl 05: bunu yapma Siz: neyi? 05: neden itiyorsun beni? 05: biri seni sevemez mi? Kendi kendime gülerken elimi cebime attım ve sigara paketini çıkartıp bir dal aldım. Sigarayı yakarken tek elimle de mesaj yazıyordum. Siz: ya siz sal...