4

1.2K 94 18
                                    

Mikrofonun ayarlarını yapmaya çalışırken diğer yandan da söyleyeceğim şarkıları kafamın içinde tekrarlıyordum. Büyük bir grubum yoktu. Aslına bakacak olursak bir grubum yoktu. Kendi çapımda bir şeyler yapmış, çirkef ve gözü karalığım sayesinde bazı mekanlarda çıkıyordum. Kimse bize ölüp bitmiyordu lâkin o günler de gelecekti.

"Neva, batarist gelmedi." diyen Oğuz ile yaptığım iş anında durdu.

"Ne?"

"Bıkmış kendi kendine çalmaktan, ne haliniz varsa görün dedi."

"Ben onu göreceğim beklesin, söyle ona." derken sıkıntıyla soludum. Hem şarkı söyleyip hem de batarist gibi takılamazdım ki. "Beş dakika içinde birisini bulamaz mısın?"

"Denerim."

Başımı sallarken tekrardan işime döndüm. En olmadık zamanda arkalarını dönüp gitmelerine o kadar sinir oluyordum ki, hiç düşünmeden kafalarını kopartma isteğim artıyordu. Bir gün gerçekten yapacaktım.

"Neva?"

Umutsuzluk içinde Oğuz'a döndüm. "Yine ne oldu?"

"Bir grup buldum." demesi ile anlamsız bakışlar atmaya başladım. Devam etti. "Daha doğrusu solisti ve elektro gitarı eksik bir grup."

"Şaka mı?" dedim şaşkınlıkla.

Omuz silkeledi. "Değil, tuhaf ama değil." Başıyla bir yeri işaret etti. "Sadece altı aydır çalmadıklarını söylediler ama hiç olmamasından iyidir değil mi?"

Elimdekileri bırakırken onlara doğru yürümeye başladım. Karşımda duran üçlüye baktım. Gülümseme ihtiyacı duymadan ifadesiz bir şekilde karşılarına geçtim. "Neler çalıyorsunuz?"

Benim tarzım gibi simsiyah giyinmiş tam bir gotik olan siyah saçlı çocuk, "Batari ben de." dedi.

Bakışlarım yanındaki kıza kaydı. Esmer olmasına rağmen saçları kızıldı. Değişik bir hava katmıştı. "Klavye."

Ardından içlerinde en tuhaf duran ama nasıl olduğunu anlamadığım şekilde garipsenmeyem pembe saçlı kıza baktım. "Org ve ritim gitar biliyorum. Müziğe göre değişim yapabilirim."

Başımı salladım. "Söylerken diğer yandan da klasik gitar çalıyorum." Başımla Oğuz'u işaret ettim. "Oğuz da bas gitar."

İleride duran şarkı listesine uzandım. Ne olur ne olmaz diye notaları da çıkarttığım için şanslıydım.
Onlara doğru uzattım. "Bunlar söylenecek. Çıkmamız için," Cebimden telefonu çıkartıp saate baktım. "Tam tamına on beş dakika kaldı. Halleder misiniz?"

Pembe saçlı kız başını salladı. "Yapamayacak olsak hiç atlamazdık."

Tek kaşım, özgüveni karşısında havaya kalkarken güldüm. "Bu arada ben Neva, bu da Oğuz."

Oğuz hemen atladı. "Memnun oldum."

Gotik oğlan başını salladı. "Ben Berat."

"Erva," dedi pembe saçlı kız ve yanındaki kızılı işaret etti. "Ay."

"Ay mı?" dedim merakla. "İlginç ama güzel. Kızıl ay."

Kız sadece gülerken başını salladı ben de başka bir şey demedim ve herkes tekrardan işlerine döndü.

On beş dakika, on beş saniye gibi aktı geçti. Kendimi mikrofonun önünde, omzunda klasik gitar ile dururken diğerleri de arkamda dağınık bir şekilde yerlerini almıştı. Omzumun üstünden onlara baktım ve mırıltı eşliğinde şarkıyı söyledim. "Scream, Get Scared."

Hepsi başını salladı ve önlerindeki notaları çevirerek dediğim şarkıyı buldular. Enstürmanları hazırladılar ve ben de önüme döndüm.

Baterist, "Bir, iki, üç." dedi ve herkes çalmaya başladı.

Müzikle beraber kendime engel olamadan ritimle başımı ve bacağımı sallamaya başlarken şarkıya girdim. Son derece uyumlu ve hatasız giden ritimle daha da gaza gelirken mikrofonu çıkarttım. Kendimi kaybetmiş gibi söylüyordum.

İlk şarki bitti, yerini ikinci şarkıya bıraktı. Bitmeyen bir enerji ile kimse dinlenmiyor, şarkıların birisi bitiyor diğeri başlıyordu ve bu sırada bizi dinleyenler oldukça eğlenceli zaman geçiriyordu.

Duyduğum haz ve zevkin tarifini asla veremezdim.
Dehşet güzeldi.

Ve hiç dinlenmeden biten süreyle nefes nefes kaldım. Hepimiz derin bir nefes verirken selam verdik ve içeriye geçerken hâlâ bizi dinleyenlerin alkışlarını duyuyorduk.

Şen bir kahkaha attım. "Mükemmeldi!"

Hepsinin keyfi benimki gibi yerindeyken boş yerlere oturdular. Yüzümüzde salak bir gülümseme ile birbirimize bakıyorduk.

"Enerji o kadar iyiydi ki," dedi Berat. "Hiç böyle hissetmemiştim."

Başımı salladım. Ardından pembe saçlı kıza döndüm. "Ne dersin, beraber miyiz?"  Ve bakışlarım tek tek hepsinin üzerinde gezindi.

"Ben varım," dedi kızıl saçlı. Hemen arkasından Berat ve Erva da onaylarken de Oğuz zaten vardı.

Gülümsedim ve masanın üzerindeki beyaz şaraba uzandım. "O zaman hoş geldiniz." derken şarabı salladım ve birden patlatarak açtım. Hepsi alkışlar eşliğinde ayaklanırken bardaklara doldurduk.

"Grubumuza." dedi Oğuz bardağı kaldırırken.

"Grubumuza."

sigara | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin