6)Plan Bir Adım İleri Marş

11 2 0
                                    

     Bu noktadan sonraki adımları ilerletme durumu bir önceki adımlardan daha riskli olacaktı. Çünkü artık yaşam alanına girdiğim için yapacağım ilk hata direkt olarak zar zor girdiğim o alanın dışına çıkmam için yeterli olacaktı. Ve maalesef bu adıma iyi bir başlangıç yapamadım. Ona normal bir merhaba mesajı attıktan üç gün sonra cevap vermişti.  Her halde müsait olamadın konulu bir mesaj attığımdaysa laf sokmana gerek yoktu konulu bir mesaj almıştım. İşler sarpa sarıyordu. Ve toparlayamıyordum. Gerekli açıklamaları gün boyunca yaptıktan sonra işler az da olsa tatlıya bağlanmaya başlamıştı. Durumların kontrolü her zaman oyunu kuran tarafta olmuyordu. Yıllarımın ürünüydü bu plan ve kontrolün hep ben de olduğunu düşünüyordum. Ta ki bu sarsıntıya kadar...

    Aslında kontrolün ben de olmadığını bu sarsıntılı saatlerden sonra anladım. Daha titiz davranmak zorundaydım. Meslekten çıkış yaptığım için rahatlıkla kahve içmek istediğimi söyledim. Zaten çalışma saatleri dışındaki günlerden hafta sonundaydık. Tahmin ettiğim gibi onayladı ama o an şehirde olmadığını ve hafta içi bir gün için çıkabileceğimizi söyledi. Durumları istediğim noktalara yavaş yavaş da olsa çekiyordum sanırım. İlk buluşma heyecanı her tarafımı zapt etmişti. Randevulaşmıştım ama konuşmayı burada kesmek istemiyordum. Bu yüzden konuyu uzatacak bir mesaj attım. Fakat ben bir hata yapmıştım aslında. Bu buluşmaya ne kadar can attığımı fazlasıyla belli etmiştim. Sonradan düşününce ne gerek vardı diye düşündüm. Çünkü; Unutursan ben hatırlatayım dedim. Olayın kontrolü mantıktan çıkıp duygulara geçince böyle hatalar yapmaya çok müsait oluyordum ve gözden kaçırmıştım. Hafta sonu bitip yeni hafta başladığında ondan mesaj gelmesini dört gözle bekliyordum. O mesaj gelmedi, aradan dört gün geçmesine rağmen gelmedi. Bunun üzerine ona yine mesaj attım. Yapmamam gereken bir eylemdi. Mesajlaşmalar devam ederken yoğun olduğunu ima ediyordu. Aslında hiç oralı bile olmuyordu.

     Bu mesajlarla alttan alttan bu hafta görüşemeyeceğimizin sinyallerini veriyordu. Yani ben öyle algılıyordum. Yine söylüyorum bunu ama görüşmek istemiyorsa direkt söyleyebilirdi. Konuşamadığımız dört günlük boşlukta neler değişmişti? Gerçekten anlamıyordum. Hayır sadece ben mi umutlanıyordum? Bu durumları bilen herkes benimle aynı duyguları hisseder. Yanlışlıkla, bir anlık boşluğuna denk gelip, görüşmemizi öyle mi kabul etmişti acaba? Bu durumdan kurtulmak için de araya soğukluk sokup, benim için tarihi olan bu görüşmeyi tarihe mi gömmek istiyordu? Kafamın içindeki tilkileri durduramıyordum. Süreklik olumsuz düşünceler şiddetle saldırıyordu. Esiri olmuştum resmen. Onu çözemiyordum. Çözülemeyen olmak isterken çözemeyen oldum. Nasıl anlayabilirdim ki? Ben medyum değildim. Bu konuşma beni ürkütmüştü, oldukça rahatsız olmuştum.

     "Maşallah nazar değmesin. Ama güzel bir vurgulama stili." Yazıp arkasına gülümseme koydum.

     "Olabilir." Yazdı. Neden bu kadar keskin ve net cevaplar vermeye başlamıştı. Ben yanlış bir şey yapmamıştım. Sorular beynimi kemirmeye başlamıştı. Ruhum en yüksek enerjiden en düşük enerjiye sürgün yemişti.

     "E hadi bu kadar mı?"

     "Bu kadar."

     Ben en iyisi eline bir silah tutuşturayım da vursun beni. Gerçekten hiç uzamasın. Gerçekten ölmek, yaşarken ölmekten daha iyidir eminim. Şu an canım yanıyor, beni vursa daha az canım yanacak. Bu kadar değişkenlikte ben kesinlikle bir hata yapmış olmalıydım. Bu tavrın başka açıklaması olamazdı. Ama hata yapmam için önce böyle bir fırsatım olmalıydı. Ben öyle bir fırsata nail dâhi olamamıştım. Düşüncelerimi belirten bir mesaj yazıp gönderdim.

      "Tam dağılıyordu bulutlar ama yine dağıtmadın. Bir problem varsa ve konuşmak istemiyorsan ya da rahatsızsan bana bunu açıkça söylemeni tercih ederim. Kırmamak için bu şekilde davranıyorsan eğer bu durum daha kırıcı."

     Artık durumu netleştirmek istemiştim. Bu çıkışı yapmam gerekiyordu.

     "Bir problem yok, bazen konuşma tarzın beni ge­riyor ve tartışıyoruz. Ayrıca sürekli yazışmaktan hoşlanan bir in­san değilim. Açıkça senle konuşmak istemiyorum gibi bir şey de söyleyemem. Sorun bu yani sürekli konuşmak beni sıkıyor. O yüzden kısa şeyler söylüyorum anlarsın diye ama daha çok kırıcı olacağımı düşünmemiştim. Senlik bir durum yok, kişisel algılama."

     Konuşmalar ilerlerken gelecek hafta için tekrar sözleştik. Sanki görüşmemiz gün geçtikçe görüşemememiz olarak değişiyor­du. Alt tarafı bir görüşme ve en azından laf ağızdan çıkmıştı, hatta iki kere çıkmıştı. Artık sabırla görüşmeyi bekleyebilirim diye dü­şündüm. Bana göre, hayat tesadüflere yer vermez. Çünkü tesadüf olarak gelen sebepsiz yere geri giderdi...


Mükemmel Bir PlanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin