Tom'dan
Siyah ve yeşil tonlarının hakim olduğu odada dolaşan Bella tüm sinirlerimi iki katına çıkarıyordu.
"Tom, ben gerçekten anlayamıyorum!" Sinirli sesi ile çenem kasıldı. Öylesine öfkeliydim ki onun sarı saçlarını yolmak belki onu öldürmek istiyordum.
"Kızı öldürmen gerekirken en yakın arkadaşını öldürdün bir şey demedim, kızı yanına aldın seri katilcilik oynadın bir bildiği var diye düşündüm, o danslar, romantik sözler, beraber uyumalar kızı kendine aşık edip tarafımıza çekecek diye düşündüm ama sen kız sana bağlanmışken çekip gittin!" Bağırması ile oturduğum yataktan kalkıp Bella'nın yanına gittim kolunu sıkıca tutarken acı dolu bir inleme çıktı ağzından.
"Sakın bana bağırma Bella!" Tıslayarak konuşmamdan ürküp kendini elimden kurtarıp geriye attı.
Tekrar yatağa oturup saçlarımı karıştırdım. Bella, haklıydı Anne'ın ölmesi gerekiyordu. Benim yaşamam için onun ölmesi gerekiyordu. Onu öldürmek istedim ama gözlerinde büyü gücünün ne kadar özel olduğunu fark ettim. Kendi tarafıma çekmeye çalıştıkça ona çekildim. Kaçtım.
Odanın öteki ucunda duran Bella'ya kaydı gözlerim yavaşça bana adımladı. Korkarak dizlerime oturdu. Elleri enseme kayıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı. İlk başta tutkulu bir şekilde beni öperken karşılık vermediğimi fark ettiğinde geri çekildi. Elleri hala ensemi okşuyordu.
"Sadece korkuyorum sevgilim. Geleceği gördüm, kız yaşarsa Potter çocuğu ile tanışacaklar ve beraber bizi yok edecekler. Kız olmadan Potter bunu yapamaz." Dedi ve kollarını boynuma sardı. Haklıydı. Roxanne, ölmeliydi. En kısa zamanda. Benim sonsuza kadar yaşamam için ölmeliydi.
Anne, senden yaşamam için ölmeni isteseydim ölür müydün?
"Ben duşa giriyorum." Odanın içinde ki küçük banyoya ilerlerken Bella odadan çıkmıştı.
Kıskançlık ile yanıp tutuşan kadın hâlâ sevgilisinin bu kızdan etkilendiğini kabul edemiyordu. Tom, elde etmesi zor biriydi hem de çok zor. Kadın bunu başarmışken onu elde etmişken kaybetmeyi göze alamazdı. Yanağından akan göz yaşını sildi. Kendisi Tom ile sonsuza kadar yaşayacaktı, kendisi Tom ile beraber tüm dünyayı yönetecekti. Roxanne, ölecekti.
"Malfoy." Dedi sert sesiyle. Lucius Malfoy, leydisinin sözünü ikiletmeden yanına geldi.
"Buyrun leydim." Dedi oldukça itaatkar bir şekilde.
Kadın elinde tuttuğu adresin yazılı olduğu kâğıda baktı. Zarif elleri arasında ki kağıdı Malfoy'un eline tutuşturdu.
"Burda yaşayan kızı öldürün."
"Birilerini yollarım Leydim." Dedi selam verip kapıdan çıkacakken kadının buz gibi sesini duydu.
"Dudaklarını koparın."
"Efendim?"
"Dudaklarını yakın, koparın sadece cesedinde dudaklarını istemiyorum."
Asıl kısımlar şimdi başlıyor diyebilirim :)
Geç bölüm attığım için özür dilerim sadece ne yazacağımı bilmiyorum...
