tatlı seri katil

612 45 11
                                    

Boş İngiltere sokaklarında dolaşırken vücudumun titremesini önleyemiyordum. Sabahın erken saatleri -altı buçuğu- olduğu için hava biraz daha soğuktu.

Tom ile yaşamaya başlayalı dört gün oluyordu. Ona ve evine pardon evimize oldukça alışmıştım. Her gün sabahın erken saatlerinde uyanıyor kahvaltı hazırlıyordu, yemeğimizi yedikten sonra etrafı beraber topluyorduk. Sonra da bana büyü çalıştırıyordu. İyi gittiğimi söylüyordu, dört gündür temel büyüleri yapmayı öğrenmiştim bile.

Tek bir sorun Tom'un evinde sadece bir oda olmasıydı. Ona yatakta beraber uyuyabileceğimizi söylesemde bunu şiddetle reddetmişti. Ben de ne kadar koltuk fazla rahatsız olsada fazla ısrar etmedim. Bulduğumu bunayamazdım sonuçta.

Tom'un hızlı adımlarına ulaşmak için neredeyse koşmam gerekiyordu. Fazla hızlı yürüyordu. Bana hala ne yapacağımızı söylememişti. Sabah beni zorla kaldırmış üzerime çabucak bir şeyler giymemi çıkmamız gerektiğini söylemişti. Kahvaltı bile edememiştim.

"Hala nereye gideceğimizi söylemedin."

"Cesetler seni korkutur mu?" Sorduğu soruyla yürümeyi bıraktım. Birini mi öldürecekti?

"Eve git." Donmuş gibi baktığımı fark etmiş olmalıydı.

"Hayır, seninle geleceğim." Tom ile berabersem onun gibi olmalıydım.  Konuşmadan yola devam ettik. Kötü bir apartmanın önüne geldik. Duvarlarında çeşit çeşit resimler vardı, kapıdan girer girmez iğrenç bir çöp kokusu aldım. Bulanan midemi görmezden geldim

İkinci katta bir kapının önünde durduk. "Bir yalan söyle ve kapıyı açmasını sağla." Tamam anlamında başımı salladım.

Tom kapının kenarına geçerken ben kapıyı tıklattım. Biraz bekledikten sonra kalın bir ses konuştu;

"Kimsiniz?"

"Ben Elena apartmana yeni taşındım biraz yardıma ihtiyacım varda kapıyı açar mısınız bayım."

"Bir saniye küçük hanım." Tom asasını hazırlamıştı, benim asamda ellerimin arasındaydı. Korkudan titriyordum.

Kilit açılma sesi gelince Tom önüme geçti. Kapı açılınca bir büyü mırıldandı ve adamı evin içine fırlattı.

"Hiç bir şeye dokunma!" Beni uyarınca başımı salladım. Tekrar bir büyü ile kapıyı kapattı Tom. Onun peşinden gidip yerde yatan adama baktı.

"Ne istiyorsunuz benden!" Adam doğrulmaya çalışınca Tom ayağıyla karnına bastırdı. Tom elini kaldırdı bir şeyi sıkar gibi yaptı adamda kızarmaya başladı. Yüzü renkten renge girerken bi anda nefes almayı bıraktı. Tom onu resmen zihin gücüyle boğmuştu. Gücü gözümü korkuturken korkuyla ona baktım. Bana gülümsedi ve elini bana uzattı, az önce birini öldürdüğü eli hiç düşünmeden tuttum.

"Kahvaltı etmeye gidelim mi?" Arkamızda bir ceset bırakmamış gibi apartmandan el ele çıktık.

"Olur." Diye mırıldandım. Ondan daha fazla korkuyordum.

"Sana asla zarar vermem." Durdu ve saçlarımı okşadı. Dudaklarını yanağıma bastırdı. Bu öpücük o kadar huzurlu hissettirdi ki onun gözümün önünde iki insanı öldürmesini unutmuştum bile.

"Hadi parayı alıp kahvaltı edelim." Sırtımı sıvazladı ve elimi tuttu. Cisimlendiğinde artık buna alıştığım için fazla tepki göstermiyordum. Elini belime koydu ve beni kendisine yakın tuttu. Geldiğimiz kuytu bir yerdeki bara girdik. Üst katlarda bir odaya girdik.

"Tom, işi hallettin mi?"

"Evet, paranın kalanını alabilir miyim?"

Konuştuğu adam otuzlarının sonunda gibiydi. Yüzünde ki yara izi ile oldukça korkutucu görünüyordu. Eliyle oturmamızı işaret etti. Tom elini tekrar belime koydu ve beni yönlendirdi.

"Merhaba güzel hanımefendi sizi daha önce hiç Tom'un yanında görmemiştim. Ben Adam."

"Ben de Roxanne." Uzattığı eli sıktım.

"Tom'un sevgilisi misin?" Sırıttım. Tom'a baktığımda yüzünü elleri arasina arasına almıştı.

"Hayır, sadece arkadaşız."

"Tom ve-"

"Yeter Adam! Parayı verde gidelim." Onun kaba tavrına karşı Adam kahkaha attı. Bir çekmeceden baya bir para çıkardı. Tom parayı alıp ceketinin cebine koydu.

"Gidelim."

"Umarım sonra görüşürüz Rox."

"Umarım Adam."

Tekrar Tom önde ben arkadan yürümeye başladık. Cisimlenmedik sessiz sessiz yürüyorduk.

"Adam'ı sevdim." Dedim konu açmak için.

"Sevmek isteyeceğin türden birisi değil."

"Bence gayet tatlı."

"Ama kötü birisi."

"Sen de öylesin." Bir şey söylemedi. Benim konuşma çabama rağmen kısa cevaplar verip susuyordu.

"Tatlı seri katil." Diye mırıldandım. Bana göz devirdiğinde sırıtmam daha da büyüdü. Elini tuttum, son zamanlarda alışkanlık haline getirdiğim bir şeyde buydu. Elini tutmayınca kendimi eksik hissediyordum.

"Kahvaltıya nereye gidiyoruz?" Önünde durduğumuz kafeyi işaret etti. Kafeye girip göz önünde olmayan gir yere geçtik. Kahvaltımızı ederken oldukça sessizdik.


Merhabalarr!
Hikaye nasıl gidiyor sizce? Beğenmediğiniz yerler var mı?

Serial Killer | Tom RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin