Odaya aniden giren kişiye döndüğümde karşımda kızıl kıvırcık saçlı bir kadın gördüm.
Dingonun ahırıydı zaten burası direkt içeriye dalıyor.
İç sesime hak verirken sırtımı Çağların göğsüne yasladım.O da dik dik kadına bakıyordu."Kapı çalma gibi bir şey olduğundan habersizsin galiba Burcu."
Kavga çıkar şuan.
Burcu?Eski eşi Burcu?
"Sizi böldüm ama kusura bakmayın artık.Tanıştırmayacak mısın bizi güzel sevgilin ile?"dedi sahte gülümsemesi yüzündeyken.
"Evet kendi ağzınla diyorsun böldün bizi daha fazla rahatsızlık vermemek için gidebilirsin bence."dedi Çağlar dişlerinin arasında.
"Ama ben tanışmak için gelmiştim,"dedi.Artık konuşmak zorunda olduğumu anladığımda bende yüzüme sahte bir gülümseme ekledim.
"Tanışmak iki kişi arasında geçen bir eylem diye biliyorum ben.Burada da seninle tanışacak kimse yok."dedim Burcunun gözlerinin içine bakarken.
"Anladım sanırım kıskançlık sorunları var.Sonuçta eski karısıyım sende haklısın."dedi o da dik dik bana bakarken.
"Bizde kıskançlık sorunları değilde sende hazmedememe sorunları var sanırım,"dedim.Çağlar gülmemek için kendini sıkmaya başlamıştı.
"Tekrar görüşürüz Ayçin hanım.O zaman çok iyi tanışabiliriz diye umuyorum ben."dedi kapıya doğru giderken.
"Bende bir daha görüşmemeyi umuyorum Burcu hanım."dedim o odadan çıkarken.
"Off şuan seni çok öpesim geldi biliyor musun?"dedi Çağlar gülmesini bastırmaya çalışırken.
Sinirle sırtımı onun göğsünden çekip ona doğru döndüm."Neden söylemiyorsun Çağlar o kadının bu hastanede çalıştığını?Hazırlardım kendimi,"dedim neye hazırlanacağımı bilmeden.
3.Dünya savaşına Ayçin.
"Can içim sen daha yeni kendine gelmeye başladın biraz toparlanınca söyleyecektim zaten bir kaç bir şey var onun hakkında şüphelendiğim bir çözüme ulaşayım her şeyi anlatırım olur mu?"dedi tatlı tatlı gülümsüyordu.
"Öyle olsun tamam,"dedim.İki elini yanaklarıma koyarak aramızda ki mesafeyi biraz daha azalttı.
"Hem söyleseydim neye hazırlayacaktın kendini sen?Savaş mi çıkaracaksın yoksa?"dedi kahkaha atarken.
"Ne kadar da komik ya?Gül gül öldüm şakamatik seni."derken sesimi sinirli çıkarmaya çalışıyordum ama yüzümdeki gülümseme buna engel oluyordu.
"Neyse onu boşver de biz en son nerede kalmıştık ben hatırlayamadım."dedi sırıtarak.
Pis adam ya.
"Uyuyacaktım ben çok uykum geldi."dedim yalandan esniyor numarası yaparken.
Biraz daha yaklaşıp yanağıma sert bir öpücük kondurdu."Uykunu alırım ben senin."deyip direkt dudaklarıma yapıştı.Öpüşü bir önceki gibi değildi daha sertti.
Üst dudağımı kavrayıp emdikten sonra dili ile emdiği yerin üzerinden geçti.Kısık sesle inlememin ardından beni belimden tuttuğu gibi kucağına çekip daha sert bir şekilde öpmeye başladı.
Dudaklarını aralayıp dilini ağzımın içine kabul ettim.Dillerimiz çarpışınca ikimizde inlemiştik.Elimi boynuna sarıp saç bitimini okşamaya başladım.
Dillerimiz birbirlerine dolanırken dudaklarımı sertçe emiyor,ısırıyor sonrada acısını almak istermiş gibi öpüyordu.
Aniden dilimi ısırması ile boğuk bir şekilde inleyip kendimi ona sürttüm.Bu hareketim altımda kasılmasına sebep olmuştu.
Dakikalar sonra nefes nefese geri çekilerek yanağıma sert bir öpücük kondurup yeni rotası olan boynuma dudaklarını bastırdı.
İlk başta küçük öpücükler kondururken bir anda dudaklarının arasına alıp emmesiyle kendimi daha çok sürtüp boynumda ona daha çok yer açmak için kafamı eğdim.
Ona sürtünmeye devam ederken altımda hissettiğim sertlik ile yüksek sesle inleyip daha çok sürtünmeye başladım.
Bu hareketim ile inleyip emdiği yeri ısırması bir oldu.Yarına boynumun halini düşünemiyordum bile.
Ellerimi saçlarına geçirip çekiştirdim.Bu hareketim ile daha çok kasıldı.Boynumu önce emiyor sonra ısırıyordu.İzlerini vücudumun her yerine bırakmak ister gibiydi.
Boynuma gömdüğü kafasını hafifçe kaldırıp gözlerimizi buluşturdu.Gözlerinin rengi onda hiç görmediğim bir renkti koyulaşmıştı benimde öyle olduğundan emindim zaten.Alttan alttan bana bakarken sakince dudaklarını yaladı.
"Beni öldürüyorsun,beni bitiriyorsun can içim,"dedi.O konuşurken şişmiş ve kıpkırmızı olmuş dudaklarına odaklanmıştım.
Dudaklarından gözlerimi çekip o güzel gözlerine baktım."Beni tüketiyorsun,beni bitiriyorsun gün ışığım."dedim aynı onu tekrarlayarak.
Güzel gülümsemesini izlerken kendimi ona sürttüğümde altımdaki bedeni kasıldı."Yapma can içim,burada olmasını istemeyiz demi?"dedi ama sesi başka şeyler söylüyordu sanki.
"Yoo isteriz."dedim kolumu boynuna sararken.
"Amına koyayım böyle işin ya."diyerek dudaklarıma kapanacakken çalan kapı ile derin bir nefes aldı.
"Ama yeter artık ya.O kapıyı çalan kişiyi de,onun o kapıyı çalan parmaklarınıda, kapıyıda,o kapının kolunuda ayrı ayrı sikeyim ya."dedi sinirle saçlarını çekiştirerek.
Üzerinden kalkıp yanına oturdum."Binbaşım ama onlar biraz sıralarını beklesin demi ben bekliyorum burada ne zamandır."dedim ve açılan kapıya doğru döndüm.
Sinan telaşlı bir şekilde odaya girmişti.Önce bir kaç saniye odayı inceledi sonra yavaşça yatağa bakıp bize döndü.Yan yana oturan vücutlarımıza bakıp bakışlarını suratımıza çıkardı.Tam ağzımı açıp bir şey diyecekken şok olmuş biçimde boynuma bakıp dudaklarımıza baktı.
Gözlerini kocaman açıp kendini yere attığında gözlerimi devirip ayağa kalktım."Allah'ım kız kardeşim gibi bildiğim kızı ve komutanımı bu haldede mi görecektim ben?"diye yakınırken yanına gittim.
"Sinan kalk yerden bir gören olacak."dedim gülmemi engellemeye çalışarak.Odada kahkaha sesi yükselince dayanamayıp gülmeye başladım.
"Gülün siz gülün,hiç acıma falan kalmamış bu devirde ya."dedi sahte üzüntüyle.
İkimizin de onu kaldırmayacağını anladığında kendi kendine söylenerek ayağa kalktı.
Ayağa kalktıktan sonra birden ciddi bir surat ifadesi takınması ile değişik ona bakmaya çalıştım.Ne aklına gelmişti acaba?
"Komutanım birkaç dakika gelebilir misiniz?Görmeniz gereken bir şey var."dedi gözlerini Çağlara dikerken.
Bir iki saniye bakışmışlardı.Bende ortada durup bir Sinan'a bir Çağlara bakakalmıştım.
"Ben geleceğim birazdan gülüm."deyip bebek saçlarımın üzerinden öpüp gidecekken Sinan'ın bağırışı ile adım atmayı kesti.
"Gülüm deme lütfen sakın bak."dedi biz ona anlamsızca bakarken gözlerini yumdu."Güllerin ömürleri az olur."deyince odaya sessizlik hakim olmuştu.
"Neyse siz gidin zaten serumum bitmiş hemşire gelip yenileyecek söylersiniz hem çıkmışken."dedim gülümseyerek.
Ölüm kelimesini hayatımda istemiyordum.Ölümden korkuyordum çünkü Çağlar ve Sinan vardı.
İkiside beni onaylayıp odadan çıkarken yanımdaki serum ile yatağa geri dönüp uzandım.
Birkaç dakika sonra hemşire gelip serumumu yenilemişti.
Yatakta oturmuş Çağları beklerken saatlerin geçmesi ile uykuma yenik düşüp gözlerimi kapatmıştım.
^^
hepinizi seviyorum,çok.
Sınır:360 oy 500 yorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞIĞIM DİYORUM+18|Texting
Teen Fiction0536*******:Yer fıstığının içine karışmış antep fıstığı gibisin, 0536*******:Neşe katıyorsun hayatıma, 0536*******:Ya da hayata Binbaşım. Çağlar ama Binbaşım olan:Antep fıstığı bile olduk şu hayata. Çağlar ama Binbaşım olan:Eyvallah cidden. Çağlar a...