Bazı anlar her şey,herkes sana karşı gibi hissederdin.Belki bu hissin sebebi ruhunun yorgunluğu ya da fiziksel olan bir yorgunluktu.
Benim kalbim acıyordu,içim kanıyordu. Bunların yorgunluğu olur muydu?
Kullanılmış hissediyordum,Ee zaten öyle.Çaresiz hissediyordum,öyle evet.
Ben sevildiğime inanmıştım,hissetmiştim sevildiğimi.Neden böyle olmuştu?Neden dünya başıma yıkılmış gibi hissediyordum?Her şeyimi anlattıktan,beraber olduğumuz geceden sonra böyle olması daha çok koymuştu belkide.
Haklı bir tarafını aramaya çalışıyordum ama yoktu.Ben kendimi koruyamaz mıydım?En iyi şekilde korurdum.Annesi ne yaşatmıştıda bu kadar korkuyordu? Bilmiyordum ama tek bildiğim şey haketmediğimdi.
Ben kanayan yaramı sarsın diye ona açarken o daha çok kanatmıştı.Gece benim omzumda ağlayan adam ile aynı adam mıydı karşılaştığım bu kişi?
Arkamdan gelen araba sesiyle oraya doğru dönüp Sinan olduğunu anlamıştım.O gelene kadar birkaç dakika önce konuşmayı kesmiştik.Sanki bir şeyler anlatmak istercesine gözlerinden akan yaşlarla bana bakıyordu.Ama olan olmuştu demi?Olan bana olmuştu.
O birkaç dakika içerisinde yaşlı gözlerle birbirimizin gözlerinin içine baktık.Tüm kırgınlıklarımla bakmıştım.
Sinan geldiğinde bir daha arkama bakmadan kaldırımın üzerindeki çantamı ve telefonumu alıp zırhlı cipe ilerledim.
Hayat bana mutlu tarafını göstermeyi çok görmüştü.
Ön koltuğa oturunca kalbim ne kadar çok dönüp ona bakmak istesede gözlerimi yumup kafamı arkaya yasladım.
O beni silmişti.Bunu kabullenmek ne kadar zor olsada bunu yapmıştı.Belki bir açıklaması vardı ama ben kullanıp atacağı bir peçete değildim.
Kalbime söz geçirmeyi çocukken öğrenmiştim.Şimdi zor olmasa gerekti.
Sinanda arabaya binince birkaç saniye çalıştırmadı arabayı.Gözlerimi açıp ona baktığımda beni izlediğini gördüm.Onun arka tarafına bakmamak için büyük çaba sarf ederken titreyen sesimle konuştum.
"Gidelim mi?"
Ellerini yumruk yapıp direksiyonun üzerine koydu."Gidelim kardeşim,her zamanki gibi yaralarını sarmaya gidelim."Sesi savunmasız çıkıyordu.Çünkü yine kendisini suçluyordu,kalbimin kırılmasına o sebep olmuş gibi.
O gecenin sabahı zihnimin karanlık yerlerinden aydınlığa çıktı.Sinan gelmişti yine,haftalarca tek kelime etmemiştim ona ama o benim sessizliğime arkadaş olmuştu.Ben yatakta savunmasız bir kız çocuğu gibi yatarken yanıma gelir beni izlerdi arada kitap olurdu ama bana çok yaklaşmazdı.Anlamıştı ne olduğunu.Neden hayatımın bittiğini ama ağzını açıp tek bir şey söyleyememişti.Ağzı yerine gözyaşları konuşmuştu.Gözyaşları konuşur muydu?Bazen en güzel onlar konuşurdu.
Arkamı dönerdim ona ama uyumazdım.O da belki uyuduğuma iniyordu ya da inanmıyordu bilmiyorum ama her gece ağlama seslerini dinleyerek göz yaşlarımı içime akıtırdım.
Kaç gece uyumamıştım?Bilmiyordum sadece gecelerden korktuğumu biliyorum.Kaç yıl geçti üzerinden ama geceleri uyuyamıyorum.Sabah güneş batınca kafamı yastığa koyarım hep.
Geceler hep korkutucu,geceler hep ıssız.Sesimizi kimse duymuyor.
20 dakika boyunca yol sürmüştü.O süre zarfında sadece gözlerinden akan yaşlarla yolu izlemiştim.Sinan 5 katlı bir apartman dairesinde 5.katta kalıyordu.
Önce arabadan o indi,tam bende inecekken benim kapımı açıp elimi sıkıca tutarak arabadan indirip eve ilerletti.Eli elimi sıkıca tutuyordu,her kötülükten korumak istermiş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞIĞIM DİYORUM+18|Texting
Teen Fiction0536*******:Yer fıstığının içine karışmış antep fıstığı gibisin, 0536*******:Neşe katıyorsun hayatıma, 0536*******:Ya da hayata Binbaşım. Çağlar ama Binbaşım olan:Antep fıstığı bile olduk şu hayata. Çağlar ama Binbaşım olan:Eyvallah cidden. Çağlar a...