Çok şey yaşamıştım bugüne kadar, yalnızlığımla arkadaş olmuş, yediğim dayaklardan sonra vücudumda ki mor renkleri ten rengime boyamıştım.Sırf mor rengini sevmiyorum diye ama bana bunu yapanlar bir saniye vazgeçmemişti vücudumu morartmaya sigara söndürmeye.
Niye bunları ben yaşıyorum diye çoğu kez isyan etmiştim ama sonra hemen tövbe etmesini bilmistim.Allah bir şeyi geciktiriyorsa daha güzelini önümüze koyacaktır.Belkide bu çektiğimiz her şey geçmişin tozlu raflarında kalacak aklımızın ucuna bile gelmeyecekti.
Çok yorgundum hem fiziksel hem ruhsal.Artık ne yapacağımı nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum.Çağların kollarına atlayacak halim yoktu kendime bunu yapamıyordum ama bana anlattıklarıyla yine kendimden önce onu düşünmeme yol açmıştı.
Ben her zaman böyleydim işte kendimden önce insanların düşüncelerini,iyiliklerini düşünürdüm.Acaba bu yüzden mi herkes beni kırıp geçiyordu bir gram bile acımadan?
Çağların anlattığına göre biz duştan çıktıktan sonra hastaneden mesaj gelmişti o ara zaten Burcudan da mesaj gelmişti.
Bana bunu daha önce anlatsaydı ne olurdu diye düşünüyordum saatlerdir.Olaysız bir günümüz geçmemişti fırsatı bile yoktu ya da eğer anlatmasaydı annesini önemsemeydi ne olurdu diye düşünüyordum.Büyük ihtimalle ak sakallı dedeye selam çakardım.
Bir anne çocuğunun nasıl canına kıyabilirdi?Bir anne nasıl çocuğuna farklı şeyler hissedebilirdi?Anne olmayı bırakın sokaktaki bir insan olsa bile bunu nasıl yapardı?
Güneş'i düşündüm sağ gözümden bir yaş aktı,Çağlara yapılanları düşündüm sol gözümdeki yaş sağ gözüme eşlik etti.Bunları yaşamayı haketmemişlerdi.Kimse abisine olan sevgisi yüzünden öldürülemezdi.Kimse çocuk yaşta annesi tarafından taciz edilemezdi.
Şarkı söylediği yerden inip masaya yaklaşan Çağların gözlerine takıldı gözlerim her zaman yanında olmak istesemde yapamıyordum.Zaman bize yol gösterecekti ama ben Çağlara bidaha nasıl tam anlamıyla güvenecektim onu bile bilmiyordum.
Masaya gelip yan tarafıma oturunca biraz uzaklaştım.Belki mesafe istediğim içindi bu uzaklaşma belkide geldiğimizden beri son hızla çarpan kalbimin sesini duymasın diye.Ritmi neredeyse her saniye artıyordu ve buna artık dayanamıyordum.Elimi kalbimin üzerine koymamak için ellerimi yumruk yaptım.Böyle bir günü mahvedemezdim.
Azıcık daha dayan,sabret Ayçin.Sinanlar hep bu günü bekledi sabret.
Bir şey olacaktı hissediyordum.Sanki çok iyi günler yaşamışız gibi bir kaç iyi günden sonra kötü gün gelmek zorundaydı sanki.
Hiç iyi değildim ama kendimi sıktım.Önüme koyulan viskiyle bakışlarımı masadan çekip yan tarafıma çevirdim.Sinan ve Çağlar şüpheyle bana bakıyordu.Bakışlarımı Sinana çevirip gülümsedim.
Çağların yüzüne bakmadan önüme döndüm.Yüzüne bakma bile gereği duymadığım için bi ara aynadan kendi alnımı öpecektim.
"Yavrum sen iyi olduğuna emin misin?Bir yerinde ağrı mi var?Eve götüreyim istersen?"Çağlar onla eve gideceğimi düşünüyordu hâlâ sanırım.Ben zaman dedikçe diretiyordu.
"İyiyim ben sorun yok hem seninle bir yere gelmicem belki bugün otele giderim ama yarın yine Sinanlara giderim merak etme."dememle kaşlarını çattı.
"Ayçin'im sen her zaman benimle birlikte kalabilirsin.Bugünde otel falan yok bize geçeceğiz."Son kelimelerini üstüne basa basa söylemesiyle gülümsedim.
İşini biliyorsun çocuk.
Geride kuduran bir Çağlar kalmıştı.Haklı olduğumu bildiği için bir şey de diyemiyordu.Zaten hele bi desin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞIĞIM DİYORUM+18|Texting
Genç Kurgu0536*******:Yer fıstığının içine karışmış antep fıstığı gibisin, 0536*******:Neşe katıyorsun hayatıma, 0536*******:Ya da hayata Binbaşım. Çağlar ama Binbaşım olan:Antep fıstığı bile olduk şu hayata. Çağlar ama Binbaşım olan:Eyvallah cidden. Çağlar a...