İçimdeki sıkıntı sanki her bir tarafımı kaplamıştı.Nefes alamıyor gibi hissediyordum,bir el boğazımı sıkıyor gibi.
Nasıl olacak,ne olacak diye düşünmekten kafayı yeme raddisine gelmiştim sanırım.
Ölüm timi... gidenin her şeyi kabullenip çoğu zaman geri dönemediği tim.
Herkesin her şeyi kabullenmesini bekliyorlardı.Peki,geride kalanlar nasıl yapacaktı bunu?Arkada gözü yaşlı kalanlar nasıl gözünün yaşıyla bile bile ölüme gönderecekti?
Görevdi bu,vatan için görevdi.Farkındaydım elimden hiçbir şey gelmeyeceğini ama insan umut istiyordu.
Daha yeni yeni düzelmişken bu onu daha kötü yapacaktı.
Abim ve Cenkler öğrendiklerinde sadece aralarında bakışma geçmişti hiçbir şey diyememişlerdi.
Abim sadece dolu gözlerle koluna bakıp bana dönmüştü.Sanki özür diliyordu gözleriyle.
Saatler sonra yıldırım nikahımız olacaktı.Ankaradan iki gün önce dönmüştük ve Çağların artık gitme vakti gelmişti.Yarın yola çıkacaklardı.
Şu üç günde gitmemesi için her yolu düşünmüştüm ama hiçbir sonuç elde edememiştim.Vatan görevine ne yapabilirdim ki zaten?
Abimler kendi evlerine gitmişti iki gün önce.İki saat sonra falan geleceklerdi, yıldırım nikahı için.
Çağlar ise hiçbir şey demeden dizimde yatıyordu.Dakikalardır sessizdik,onun sessizlik oyununa bende uymuştum.Belki zaman gelecekti bu anıları bile özleyecektik.
Bir eli karnımda daireler çiziyordu.Belkide son zamanlarda en çok sevdiği şey buydu,her an karnımla temas etmek istiyordu.Bu Çağların ben yanınızdayım deme şekliydi.
"Hiç konuşamayacağız demi?Belki aylarca belki haftalarca."
Artık sesini duymak istiyordum,konuşmamız lazımdı.
Derin bir nefes alarak konuşmaya başladı."Telefonlarımız yanımızda bile olmuyor güzelim.Hatta orada aramızda bile çok konuşmaya vakit olamayacak gibi.Bende yapamayacağım sesini duymadan,iyi olduğunu bilmeden ama elimden de bir şey gelmiyor."
"Ben ilk defa bir göreve gitmemek istedim,çünkü arkamda sizler varsınız.Sudeyi Sinana emanet edebiliyordum içim rahat oluyordu ama şimdi içim içimi kemiriyor.Vatan görevi bu gitmek zorundayım,verilmiş bu görev yani bana.Ben yanınızda olamasamda her gün benden bahset olur mu?Alışsınlar en azından bana."
Son isteği gözlerimi doldurmuştu.Baba olacaktı ve belki çocuklarının doğumunu bile göremeyecekti ya da hamilelik sürecimde yanımda olamayacaktı belki hiç olamayacaktı.
Vatan için,bayrak için.
"Geri döneceksin demi Çağlar?O görevden sapasağlam bir şekilde döneceksin.Çocuklarımızın cinsiyetini öğreneceğiz,ilk adımlarını göreceğiz,ilk konuşmalarına şahit olacağız.Bunları beraber yapacağız demi?"
Kafasını bana doğru çevirip alttan alttan bana bakmaya başladı.Gözlerindeki ifadeyi anlıyordum,diyecek hiçbir şeyi yoktu.Çağlar boşu boşuna söz vermezdi, yalan söylemezdi.Belki şuanda ilk defa bana tutabileceğine bile emin olmadığı sözü verecekti.
"Ne olacağımız belli değil evet,geri dönüşü çok da mümkün olmayan bir yoldayız ama söz veriyorum sana canımın içi,her ne pahasına olursa olsun geleceğim yanınıza."Bir şey dememe izin vermeden devam etti.
"Hiçbir zaman emin olmadan bir söz vermedim ama inan bana geleceğim."
"Benim senin bir sözüne inanmamam gibi bir şey söz konusu değil.Ağzından çıkan her şeyi yaparsın sen biliyorum ama o kadar geri dönüşü olmayan bir yoldayız ki korkuyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞIĞIM DİYORUM+18|Texting
Teen Fiction0536*******:Yer fıstığının içine karışmış antep fıstığı gibisin, 0536*******:Neşe katıyorsun hayatıma, 0536*******:Ya da hayata Binbaşım. Çağlar ama Binbaşım olan:Antep fıstığı bile olduk şu hayata. Çağlar ama Binbaşım olan:Eyvallah cidden. Çağlar a...