Her bir kötü olay peşi sıra hayırlı bir olayı getirirdi.Buna her zaman inanırdım,küçüklüğümden beri bu böyleydi.
Mesela küçükken dışarı çıkmam bile yasaktı,kimseyle oyun oynayamazdım izin yoktu aslında.Bir kaç kere çıkma sonucunda feci dayaklar yediğimi hatırlıyorum ama her öyle bir şey olduğunda Sinan abim akşamına odamın camından içeri girerdi elinde bir kutu çikolatalar ve fotoğraflarla.Her dışarı çıktığında, arkadaşları ile oyun oynarken benim için fotoğraf makinesinden fotoğraflar çeker çikolatalarla beraber onları getirirdi.
Abim bana hep iyilik getirmişti.
Babam asker olmayacaksın izin vermem diyerek vücudumun her yerine zarar verirken abim merhemlerle beni iyileştirmeye çalışıyordu, beni askerlik için hazırlıyordu.Çoğu zaman dayak da yemişti benim yüzümden amcasından.
Hakkını hiçbir zaman ödeyemezdim.Arkamda,yanımda her şekilde kendini hissettirmişti bana.Yeğenlerine ve çocuğuna da böyle olacağından şüphem yoktu.
Bugün hastaneden çıkış yapmıştık,bir hafta sonunda.Neredeyse iyileşmişlerdi.Abimin mesleğine geri dönmesine belki imkan yoktu ama yinede kolunu az da olsa kullanabilecekti,fizik tedaviye başlayacaktık Ankara'dan döndükten sonra.
Çağlar ve Sinan abim hangisinin evine gideceğiz konusunda araba boyunca kavga etmişti en son taş kağıt makas oynamışlardı.Böyle olunca da abimin hiç şansı kalmamıştı.Aramızda kalsın biraz becereksizdir bu konularda.
Şimdide salonda bize küs bir şekilde yarı oturur pozisyonda duruyordu.İkisinede koltukları hazırlamıştık.
"Benim evim daha çok ferah bir kere.Bunalıyorum burada ben biraz hastaya saygı lütfen."Kendimi gülmemek için sıkarken dişimi kıracaktım sanırım.
Çağların evinin onun evinden daha büyük olduğunu ve ferah olduğunu kim söylemek ister?
Yiyeceğim bir trip söz konusu olunca ağzımı açamamıştım.
"Sus lan sen benim evime kurban ol."
Onlar kedi köpek gibi didişmeye başlayınca çalan kapı ile salondan çıkıp kapıyı açtım.Cenk,Soner,Ahmet,Furkan Çağlar'ın timindeki herkes gelmişti.
Onlara gülümseyip geri çekilirken içeri girdiler.
"Yenge ben dedim yeni eve geldiler hemen gitmek olmaz zaten hastanede hep birlikteydik dedim ama dinletemedim.Sakalımız yok ki sözümüz dinlensin."Soner sinirle konuşa konuşa içeri girerken ben cevap veremeden salona girmişlerdi.
"Aslanlarım hoşgeldiniz."Çağların sesiyle gülümseyerek salona geçtim.
"Abi kusura bakma ya damdan düşer gibi bizde bir anda geldik."Soner'in lafını Cenk kesmişti.
"Komutanım valla hiç kusura bakmayın sizi görmek bizim hakkımız.Anamdan babamdan çok sizi görüyorum ben özledim."Soner sinirle Cenke bakmaya çalışsa da bakışları Cenke dönünce yumuşuyordu her zaman.
"Aç mısınız çocuklar?Dolapta biber dolması vardı.Gelince yapmıştık ısıtıyım isterseniz?"Cenk ve Ahmet hevesle bana dönmüştü.
"Yenge ağzından bal damlıyor valla kurt gibi açız."Ahmet'i onaylayıp mutfağa giderken Çağlar sesiyle beni durdurmuştu.
"Yavrum şuraya oturur musun yoruldun zaten üç canlısın sen şuan.Bu hayvanatlarda açsa gider mutfağa ısıtırlar.Sanki yolu bilmiyorlar."
Bir şey demeden geçip yerime oturdum.Canıma minnet valla yorgunuz şurada!
Cenk ve Ahmet yeni sürüm gelmiş gibi aydınlanıp direkt mutfağa uçtular.
"Bu Cenk tüm mutfağı yese doymayacak.Hayır anlamıyorum buraya gelmeden önce yemek yapmıştım ben."Soner'in bir ellerini dizine vurması kalmıştı.Yaşlı teyzelere dönüşmüştü anında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞIĞIM DİYORUM+18|Texting
Novela Juvenil0536*******:Yer fıstığının içine karışmış antep fıstığı gibisin, 0536*******:Neşe katıyorsun hayatıma, 0536*******:Ya da hayata Binbaşım. Çağlar ama Binbaşım olan:Antep fıstığı bile olduk şu hayata. Çağlar ama Binbaşım olan:Eyvallah cidden. Çağlar a...