9. Bölüm "Hayaller Avlusu"

90 15 10
                                    

Bu bölümdeki işkence aletlerinin neye benzediğini görmek için araştırabilirsiniz.

Önden bir uyarı yapayım sonrasında beni linç etmeyin, işkence aletleri tanıtımını internetten aldım. Bazı cümleler tıpatıp aynısı, haberiniz olsun.

Oy vermeyi unutmayın.


Öz için;


HAYALLER AVLUSU

POLİNA EVİOD

Kapalı gözlerin arkasında saklı olan duygular vardı. Düşünceler, hayaller... Ben bir hayal kurdum. Hiçbir zaman gerçek olmayacağını bildiğim bir hayal... İnsanların kalp yaraları olurdu, benim kalbimi bile sökecek kadar güçlü bir yaram vardı. İyileşmiyordu, durmadan kanıyor, kabuk bağlamıyordu. Geceleri uyumadan önce bakıştığım canavarım benden korkuyordu. Sadece boş gözlerle tavanı izlemek bile canavarımın nasıl kanayan kalbimin sularında boğulduğunu gösteriyordu bana. 

Bakması kolaydı boş gözlerle o tavana,

Ama görmesi... İşte o çok zordu.

Zihnimdeki kız çocuğu susmuyordu. Kanayan kalbim kabuk bağlamıyordu. Canavarım boğulduğu sudan acılarıma göz kırpıyordu, "Güç, acıdır." Diyordu bana "Güç, en acısıdır yaraların." Diye devam ediyordu. Gözlerimi bile kırpmadan izlediğim canavarım boğuluyordu, ben ise o küçük kız çocuğunun çığlığı eşliğinde canavarımı izliyordum. 

Canavar bendim.

Zihnim bedenimi boğuyordu.

Günün birinde gelen büyük bir acı da beni böyle boğacak mıydı? Bakıştığım canavarım, söyle bana... Benim kırk ölüsüne yaralar bağladığım bu kanlı bedenim senin gibi acıdan boğulacak mıydı?

Sadece düşündüm, son hız sürdüğüm bu arabanın direksiyonunu bıraksam... Kendime acıların en büyüğünü mü yaşatmış olurdum? Yoksa intikamımı tamamen alamadan ölüp acılarıma son mu verirdim? Yapmadım. Keşke yapsaydım.

Ani bir frenle durup bakışlarımı ahşap eve çevirdim. Bu intikamımı tek başıma alacaktım o gece mavi odada tek başıma savaştığım iki canavarı bu gün tek başıma öldürecektim.

Torpidodaki iki dolu silahlı çıkarıp belime yerleştirdim, "Sizin kemiklerinizin üzerinde bir tane bile deri barındırmayacağım." Arabadan inip bagajı açtım karşımda olan işkence aletleri içimdeki öldürme arzusunu harmanlıyordu.

Yan tarafta duran siyah poşete bütün malzemeleri doldurduğumda ahşap evin kapısına doğru adımlamaya başlamıştım.

Damarlarımdaki kan öfkemi harlıyor, zihnim bana işkence çeşitleri sunuyordu.

Evin etrafında sessizce ilerleyerek açık bir pencere aradım. İçeriden sesler geliyordu, kafamı geriye doğru yatırarak daha geniş bir alana baktım ve çitlerin önünde kolaylıkla ulaşabileceğim açık bir pencere gördüm.

Hızla içeriye girdim botlarımın tahta zemine çarpması ile çıkan ses zihnimde bir tura çıktı. Toz kokusu ile bütünleşmiş eve baktım ilk olarak sonrasında seslere kulak kabarttım. Mutfaktaydılar.

"Lan sikerim ama ha, oğlum ne biçim tavla oynuyorsun sen?" Diye sitemle çıkan bir erkek sesi duydum.

İlerledim ve ses çıkarmayacak şekilde kapının pervazına yaslandım, arkaları dönük olduğu için beni göremiyorlardı.

Yersizler Efsanesi +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin