film

1.6K 156 79
                                        

Pazar öğlen

Sözleştikleri gibi o gün film izleyecekleri için birlikte atıştırmalık almaya gidiyordu ikili. Yol boyunca Changbin'in aklında sarışının yarınki buluşması vardı ama nasıl sorması gerektiğini bilemediği için içinde tuttu. Zaten araları daha yeni düzelmişken tekrar bu meselelere girmek istemedi. Bugün keyifli bir şekilde film izleyip vakit geçirme fikri ikisini de tatmin etmişti.

Markete girdiklerinde Changbin elini alışveriş arabasına atmışken Felix kolunu tutup çocuğu geri çekti. "İki üç cips alacağız sadece gerek yok ona." Changbin de kafasını sallayıp Felix'in onu markette sürüklemesine izin verdi.

Felix genelde film izlerken aldıkları abur cuburları ezbere bir şekilde alıp tutması için Changbin'e uzatıyordu. İçecek kısmına geçtiklerinde yine elindekileri uzatmak için Changbin'e dönen çocuk kollarının dolu olduğunu görünce aldığı içecekleri kendisi tutmak sorunda kaldı. Kasaya ilerlerken Felix önde Changbin arkada yürüdüler.

"Galiba araba niyetine beni kullandığın için gerek kalmadı." Felix hafifçe güldü. "Ağlama."

Aldıklarını poşete doldurup odalarına dönerken etraftaki sesleri dinlediler, ikisi de konuşmadı. Felix'in konuşacak bir şeyi yoktu, aralarındaki huzurlu ortamı bozmak istememişti. Bir diğer yandan Changbin'in söylemek istediği çok şey vardı.

Nereden çıktı buluşma işi, blind dateler senlik değil, kimle buluşacaksın, bence buluşma birlikte takılırız....

Ama Felix'in anlayışlı tavırlarından sonra hesap soramazdı ona. Changbin nasıl başkalarıyla görüşebiliyorsa Felix de hayli hayli yapabilirdi bunu. Hatta edilen kahve tekliflerinin çoğunu reddetmese şimdiye kadar çokça buluşmaya çıkmıştı bile.

"Lixie." "Efendim Hyung?" "Bu buluşma işi... Ne? Kimle? Nerede?" Felix bunca sessizlikten sonra bu sorunu geleceğini görmemişti. "Minho Hyung'un sana ayarladıkları gibi işte. Kim bilmiyorum, yeri saati söyleyecekmiş daha sonra."

"Nereden çıktı ki bu şimdi? Hiç böyle bir şey yapmamıştın." İkisi de yola bakarak yan yana yürümeye devam ediyordu. "Biriyle buluşamaz mıyım? Denemek istedim. Sen hep yapıyorsun, kötü bir şey olsa yapmazdın herhalde. Yeni birileriyle tanışmak fena olmaz değil mi?"

Changbin buna karşı çıkacak bir şey bulamadı. "Hmhm. Dene tabii. Ama..." Felix cümlenin gidişatının değiştiğini fark edip yanındakine döndü. Bir an göz göze geldiler, Changbin duraksayıp yutkunduktan sonra önüne dönüp cümlesine devam etti.

"Ama... Beğenmezsen, rahatsız olursan, bir hareketi hoşuna gitmezse falan, söyle. Ara beni, gelirim ben seni almaya. Kız mı erkek mi buluşacağın kişi?"

"Off hyung bilmiyorum dedim ya. Göreceğiz yarın." "Tamam. Duydun değil mi dediklerimi?"

"Hmm, duydum tamam." "Sen beni geçiştiriyor musun?" Felix yürümeyi bırakıp Changbin'e dikti gözlerini, diğeri de yanındaki durunca durdu.

"Neden bu kadar gerildin anlayamadım. Her hafta çıktığın buluşmalardan birine çıkacağım, ne kadar farklı olabilir? Kendi başımın çaresine bakabilecek biriyim ben."

"Aksini iddia etmedim zaten. Sadece ilk defa tanımadığın biriyle buluştuğun için endişelendim." Derin bir nefes alıp yürümeye devam etti Changbin. "Doğru, sen kendin halledersin muhtemelen. Sadece... Bil yani, bir şey olursa beni arayabilirsin."

Son zamanlarda onu ihmal ettiği için aradığında ulaşamayacağını düşünebileceği için Changbin tekrarlamak zorunda hissetti. İstemeden de olsa verdiği sözleri tutamasa da onun önceliği hep Felix olurdu, ne olursa olsun.

rare' changlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin