Pazartesi sabah
"Hyung ben ne yapacağım? Konuşmak istemiyorum onunla. Dün gece neler dedim hatırlamıyorum."
"Ne demiş olabilirsin ki?"
Felix endişeyle dudaklarını ısırdı sağ eliyle telefonu tutarken. "Bilmiyorum. O kafayla her şeyi demiş olabilirim."
"Mesela? Yüzüne bakamayacak bir şey demedin herhalde."
Felix sıkkınca nefes verdi. Onu kıskandığını söylemiş olabilirdi... Hatta belki de başka şeyler.
"Off ne bileyim ben? Ne yapayım şimdi?"
"Bugün dersin işin varsa hallet. Akşam yemeğini birlikte yiyelim. Daha rahat konuşuruz. Hala onu görmek istemezsen de benim odada kalırsın."
"Oda arkadaşının kim olduğunun farkındasın değil mi?"
"Doğru. O zaman Seungmin'de kalırsın. Olmaz mı?"
"Olabilir... Tamam akşam konuşuruz. Benim şimdi biraz derslerimle ilgilenmem lazım."
Changbin'in getirdiği yemekleri yedikten sonra ilacı da içti. Fiziksel olarak daha iyi hissediyordu ama hisleri o kadar ağırdı ki yataktan yeni kalktığı halde yorgun hissetti.
Changbin ise hala suçlu hissederken tedirginlikle Felix'e mesaj atıp atmamak arasında gidip geliyordu. Çünkü çocuğun ne düşündüğü hakkında en ufak bir fikri yoktu, onu görmek istemiyor da olabilirdi, peşinden koşup aralarını düzeltmesini bekliyor da. Daha güvenli olduğunu düşündüğü seçeneği tercih edip öğlen yemeğini sessiz sedasız bir köşede tek başına yedikten sonra antrenman odasına döndü.
Felix arkadaşını aklına getirmemeye çalışarak Minho ve Jeongin'i çağırdı ve tüm öğleni onlarla geçirdi. Çocuğun ne halde olduğu ikisinin gözünden de kaçmadı.
"Konuşmasak olur mu? Biraz kafam dağılsın istiyorum." Minho ne kadar üzülse de onu reddetti.
"Bence şu anki halin tam da bu yüzden. İkiniz de konuşmadınız, ertelediniz, düşünmediniz. Her zaman olduğu gibi şimdi de iletişimden kaçıyorsunuz. Dışardan bakınca yakın çocukluk arkadaşları gibi gözüküyor olabilirsiniz ama buradan bakınca aranızda öyle bir samimiyet yok gibi."
Felix'in kaşları endişeyle çatıldı. "Ne demek istediğini anlayamadım. Nasıl samimiyetimiz yok?"
"Duygularınız konusunda dürüst değilsiniz bence. Mesela, Jeongin flört yaparsa onu kıskanmam. Ama sen çocukluk arkadaşını kıskandın."
"Hayır, sadece eskisi kadar yakın olmadığımız için sinirlendim. Ayrıca ne kadar uzun zamandır istediğim başarıyı elde etmişken onu yanımda görmemek bardağı taşıran son damla oldu. Hyunjin'le ilgisi yok konunun. Kıskansam öncekileri de kıskanırdım."
"Duyguların belirli bir oluşma zamanı olur farkındasın değil mi? Şu an dediklerini bana olayı açıklamak için değil de kendi kendini ikna etmek için söylüyorsun gibi hissediyorum."
Tenis maçı izler gibi iki büyüğünü dinleyen çocuk konuştu. "Minho Hyung, yemekten sonra mı konuşsak bunları?" Minho onaylayıp yemeğine devam ederken Felix'in gözleri tabağın kenarına dalmıştı.
"Hyung ye hadi, saat iki dersine yetişeceğiz."
***
"Lix, burayı beğenmediysen başka bir yere gidelim."
"Hayır hayır, öğlen Kore yemeği yediğim için şimdi pizza yemek iyi olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rare' changlix
FanfictionEn yakın arkadaşlar olan Changbin ve Felix'in ilişkisi hayatlarına giren yeni insanlarla değişir.