gezi

1.3K 124 113
                                    

Cumartesi gece

"Sergi nasıldı?" "Çok güzeldii! Birkaç tabloyu gözüme kestirdim örnek için. En kısa zamanda ödeve başlasam iyi olur hatta."

"Hmm iyiymiş. Sıkılmadın mı tek başına?" Felix gözlerini çektiği fotoğraflardan alıp Changbin'e çevirdi.

"Ah, söylemeyi unuttum. Wooyoung eşlik etmek istedi. Birlikte gittik. Sergilerle ilgisi pek olmadığı için ben açıkladım her şeyi. Eğlenceliydi aslında." Wooyoung'ın adını duyar duymaz gözleri açılmıştı çocuğun.

"Ufak bir detay tabii söylemeyi unutman normal işin gücün arasında." "Laf sokup durma. Sen anlat biraz da."

"Chan'a basıldık." "NE?! Ne demek basıldık? Ne yapıyordunuz? Chan ne alaka ya!"

"Yani... Bir şey yapmıyorduk aslında. Hyunjin dedi ki uçağı saat altıdaydı çoktan gitmiştir. Bize gidelim. Ben de dedim tamam. Biraz hızlı girdik içeri. Bir baktık Chan orada falan. Yine de utanç vericiydi. Bizi görünce çıktı zaten. O da garipsedi baya. Keşke silebilsem hafızamdan."

"Hızlı girdik ne demek ya? Her neyse... Sorgulamayacağım. Chan'a yazayım bir. Gerçi daha uçaktadır."

Felix Chan'la konuşması gereken diğer şeyleri de kafasına not ettiğine emin olduktan sonra fotoğrafları incelemeye geri döndü.

Pazar akşam

"Lixie! Busan'a gidelim!"

"Nereden çıktı şimdi?"

"Sanat müzesine gitmeyi istiyordun ya? Oraya gideriz birlikte." "Sırf onun için mi?"

"Ya neyden şüpheleniyorsun? Çok güzel bir fotoğraf gördüm Busan sahilinden, karla kaplı her yer. Gezeriz fırsatımız varken. Tatil nasıl olsa. Çarşamba sabahı çıkarız, gece orada kalırız, perşembe akşamı döneriz. Nasıl?"

Felix biraz düşündükten sonra bu fikri sevdi, senenin başından beri gitmek istiyordu o müzeye ama hiç denk gelmemişti. "Tamam, bak bakalım tren biletlerine, nerede kalacağız?"

"Ben ayarlayacağım hepsini sen dert etme. Gitmek istediğin yerleri listele yeter."

Changbin hakikaten de dediği gibi önce kalacak bir oda ayarladı küçük bir pansiyonda, sonra da tren biletlerini aldı. En son ailesiyle birlikte lisede gitmişti belki de oraya, şimdi arkadaşıyla gidip istedikleri gibi gezebilmek onu heyecanlandırdı. Antrenman günlerini de yaptıkları plana göre ayarladığında her şey hallolmuştu.

Felix Busan Sanat Müzesi'ni listenin başına yazdıktan sonra görmek isteyebileceği başka yerlere baktı. O da birkaç kez ziyaret etmişti şehri ama daha önce Changbin'le ikisi gitmemişlerdi.

O gece ikisi de alıştıkları saatten biraz daha geç uyudular.

Pazartesi sabah

"Kim bu sabah sabah?" Changbin üstüne bir tişört geçirirken Felix yeni uyanmış olmanın etkisiyle daha da kalınlaşan sesiyle söylene söylene seslice tıklanan kapıya ilerledi.

"Biri mi gelecekti?" "Hayır Changbin. Birini çağırsam kalkar hazırlanırdım zaten."

"Günaydın!" "Günaydın?" Felix kaşlarını çatarak kapıda dikilen Hyunjin'e baktı. "Changbin'e mesaj attım, görmedi kaç saattir. Merak ettim ben de, geleyim dedim."

Felix gözlerini devirmemek için kendini zor tuttu. Kapıdan çekildi ve davetsiz misafirlerinin geçmesine kolaylık sağladı.

"Hoş geldin Hyunjin." "Hoş buldum da, siz yeni mi uyandınız? Saat on iki oldu. Senin antrenmanın yok muydu?"

rare' changlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin