rare' changlix

gece

Perşembe gece

Felix konuyu açabilmek için uygun zamanı bekledi ve tepkisini belli edebileceği kelimeleri seçmeye çalıştı.

İkisi de eşyalarını yerleştirdikten sonra daha fazla beklemenin anlamı yoktu.
"Changbin, seninle bir şey konuşacağım." "Konuşalım."

"Hyunjin'in orada olmaması gerekiyordu biliyorsun değil mi?" "Biliyorum."

"Tamam geldi, kabullendim. Ama oradaki üçüncü kişi ben olmamalıydım bunu da biliyorsun değil mi? İki senedir gidelim dediğim yerin hayalini flörtünü getirip onunla takıldığın bir gezi olarak hayal etmemiştim. Bu kaçıncı oluyor saymadım ama her dikkat edeceğim dediğinde bir dahaki sefer daha büyük bir kırgınlık yaşatıyorsun. Konuşsak da düzelmiyor bu."

"Hyunjin'le ilişkimi bitireyim mi?"

"Senden bunu isteyen olmadı. Zaten isteyemem de. Senin aksine haddimi bilen birisiyim."

"Şu an sorunumuzu mu halledeceğiz yoksa sen bana laf mı sokacaksın?"

"Kurduğum iki kelimeye alındın mı cidden Changbin? Demek ki düşünmeden konuşsam küseceksin bana."

"Ne yapmam gerektiğini söyle onu yapayım Felix. Seni sinirlendirmek istemiyorum ama bir çözüm de üretmiyorsun. Ne yapayım?"

Chan'ın dediklerini hatırladı çocuk.

"İkinci planda olmak istemiyorum. Benimle ilgisi olmayan insanlarla aynı ortamda bulunmak da istemiyorum. Tek yapman gereken eskisi gibi olmak. Flört mü yapıyorsun sevgili mi her neyse, benden uzakta yap. Biz seninle yakın arkadaşız ve başkaları aramıza girince hiç hoş bir ortam olmuyor. İkimiz de geriliyoruz farkındaysan."

"Hala önyargılısın. Çocuğun tek bir yanlış hareketi yok iki gündür. Sen onu sev diye uğraştı resmen. Kör değil o da, anladı sinir olduğunu. Biri haksız yere bana kötü davransa üzülürdüm. Cidden keşke reddetseydim de gelmeseydi."

"Şaka yapıyorsun herhalde? Ne yaptım kötü denebilecek? Gören de zannedecek ara bozan kişi benim. Hyunjin sütten çıkmış ak kaşık ya! Önyargılı falan da değilim ne halt olduğunu gördük!"

"Sırf onunla senden çok vakit geçirmeye başladım diye mi yapıyorsun bunu?"

"Bunu mı çıkardın dediklerimden Changbin? İki gündür ne kadar rahatsız olduğumu anladığını ve en azından gezimizi berbat ettiğin için bir özür dileyeceğini düşünmüştüm. Ama yanılmışım. Hem suçlusun hem güçlü."

"Hyunjin geldi diye mi berbat oldu? Biraz iyi anlaşmaya çalışsaydın üçümüz de eğlenebilirdik. Ama özür dilerim. Kusura bakma seni farklı insanlarla tanıştırmaya çalıştığım için."

"Hala üste çıkmaya çalışıyorsun ya utanmadan... İnanılmaz. Zorla özür dileyeceksen dileme daha iyi."

"Bence sadece çocukluk bu yaptığın."

"Aptalsın resmen. Bir sikim anlamıyorsun. Dediklerimi tekrar düşün, mümkünse gece boyu düşün ben yokken. Ya da yokluğumu fırsat bilip Hyunjin'le phone sex yaparsınız siz bilirsiniz. Gerçi varlığımla yokluğum bir gibi zaten, kimsenin umursadığı yok!"

Felix yüzü kırmızılaşırken montunu ve az önce çıkardığı giysileri aldı. Telefonu ve şarj aletiyle beraber onları da çantasına atıp montunu giydi.

"Eğer aklın başına gelirse konuşabiliriz."

"Nereye gece gece? Saçmalama Felix, tamam gel hadi."

"Geceyi geçirebileceğim birçok arkadaşım var flörtüm olmasa da."

"Felix!" Changbin çarpılan kapının arkasında kaldığında gözlerini kapayıp sırtını kapıya yasladı. Boku yedim diye geçirdi içinden.