lilyum

1.3K 130 62
                                    

Cumartesi sabah

Changbin sabah hafif bir baş ağrısıyla uyandığında odada tek başına olduğunu fark etti. Epeydir yalnız başına odada kalmamıştı, Felix'le olduğu zamanlarda da diken üstünde hissettiği için eskisi kadar rahat olamıyordu odasında.

Tek başına olmanın verdiği ferahlıkla kendine gelmek için duş aldı, bu sırada Felix'in nereye gitmiş olabileceğini düşündü. Bir ay öncesine kadar onu istediği gibi arar ya da ona mesaj atardı ama şimdi hiçbirini yapamıyor olmak kalbini gitgide acıtmaya başlıyordu.

Dün gece Minho'yla konuştuğu şeyler hala aklındaydı, Changbin hala tüm bunların anlamını sindirmeye çalışıyordu. Yıllardır yakın arkadaş olarak gördüğü kişiyle birden ilişkilerinin değişmesi ve dostluktan öte duygular beslediğinin farkına varması kabullenmesi kolay şeyler değildi.

Duş başlığından akan su siyah saçlarını tekrar tekrar ıslatırken Changbin her şeyi bir kenara bırakıp ileriyi düşündü. Felix'le bir ilişkiye başlarlarsa ve kötü biterse ne olurdu? Hem sevdiği kişiyi hem de on yılı aşkın süredir birlikte büyüdüğü dostunu kaybederdi. Bu korku onun düşüncelerini bulandırdı. Felix'i kaybetmek isteyeceği son şeydi.

Giyindikten sonra saçlarını küçük bir havluyla kurularken gözlerini karşı yatakta gezdirdi.

Ve o an gözünden kaçmış olan bir şeyi fark etti.

Birkaç ay önce Felix'e verdiği çocukluk kutusunun içinden çıkan pelüş artık onun yatağının başucunda değildi.

Halbuki sarışın onu görür görmez hemen yanında tutmaya başlamış, hatta bazı geceler ona sarılarak uyumayı alışkanlık edinmişti.

Changbin gergince yutkundu. Neden kaldırmış olabilir ki? Kendi oyuncağıydı o sonuçta, ben vermedim bile. O kadar mı aklına getirmek istemiyor beni?

Her türlü düşünce aklından geçerken hızlıca yerinden kalkıp pelüş hayvanı aramaya başlamıştı. Önce Felix'in yatağının altına, sonra komodinine baktı.

Bulamadı.

Son çare olarak küçük olanın giysi dolabını açtı. Sevdiği kokunun burnuna gelişine aldırmadan aramaya devam etti.

Ve sonunda buldu.

Felix oyuncağı en alt çekmecenin dibine koymuştu. Changbin hayvanı alıp zafer edinmiş bir edayla gülümsedikten sonra onun yumuşak tüylerinde gezdirdi biraz elini. Rahatlamış hissetti.

Felix ona karşı olan hislerini bitirmemişti, yalnızca görmezden gelmeye çalışıyordu.

Bu olayın onu bu kadar korkutması ise bambaşka bir meseleydi...



Changbin günlerce aklında tüm bunları düşündü; Felix'le ilişkileri değişirse onu kaybetmekten korkması, bir yandan da eğer harekete geçmezse yine kaybedeceği hissi, onu üzdüğü için kendine kızgın oluşu, hislerini kabullenemediği için kendine sinirlenmesi...

Liste uzayıp gidiyordu ve kafasında oturtması zor bir denklemdi bu ona göre. Aklından çıkmayan başka bir soru ise Felix kabullenmiş miydi? Çünkü Changbin Felix'in ona normalden fazla ilgi gösterdiğini fark etmemişti, ortada cidden bir hoşlantı olup olmadığından emin olamadı.

Sonuçta zihnindeki tüm soru işaretlerini Minho yaratmıştı, Chan da biraz katkı sağlamıştı. Felix ona gelip söylemedikçe kendi kafasında kuruyor gibi hissediyordu çocuk.

Eğer yanlış anladıysa, Felix sadece ondan sıkıldıysa gibi endişeleri de vardı. Bunu başkaları yüzünden yanlış yorumlarsa işler daha da karışırdı.

rare' changlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin