Çalan telefonumla gözlerimi yavaşça araladım. Kenardaki saate baktığımda saatin 4 olduğunu gördüm. Yanıma baktığımda Jungkook yoktu, demek ki hâlâ gelmemişti. Onu boşvererek sehpadaki telefonumu elime aldım. Jimin'in aradığını görünce yatakta doğruldum.
+Alo Jimin, iyi misin ?
-Hayır
+Sen sarhoş musun ?
-Hayır! Değilim
+Jimin sen baya baya sarhoşsun
-Değilim dedim!
+Nerdesin sen ? Jungkook yanında mı ?
-Neden onu soruyorsun ?
+B-ben...bilmiyorum
-Rose sana ihtiyacım var
+Jimin-
-Biliyorum erkek arkadaşın Jungkook ama senden bir türlü vazgeçemiyorum. Sana karşı kendimi frenleyemiyorum!
+Nerdesin ?
-Sanırım evde
+Beni bekle
Telefonu kapattım ve yataktan kalktım. Dolabı açarak rahat birşeyler aldım.
Üstüme montumu giyindikten sonra koşar adım evden dışarı çıktım. Bardaktan boşalırmışcasına yağmur yağıyordu. Garajdaki alındığından beridir hiç binmediğimden eskimeye yüz tutmuş arabama binerek Jimin'in evine doğru sürmeye başladım.
Bir kaç kez Jungkook'la Jimin'in evine gitmiştik. Yolu çok iyi bilmesem de geçtiğim yolları gördükçe aklıma geliyordu. Tekerlekler her döndüğünde kalbim mümkünmüş gibi daha da hızlanıyordu. Gülerek biraz daha gaza bastım.
Kısa bir süre sonra Jimin'in evinin önüne geldiğimde tıpkı o gün geldiğimizde Jungkook'un yaptığı gibi elimi saksının altına soktum. Parmaklarıma değen anahtarla gülümsedim. Anahtarı alarak kapıyı açtım. İçerisi karanlıktı
"Jimin"
Dedim etrafta yürürkenJimin'i yerde yatarken görünce gülerek yanına gittim.
"Jimin"
Jimin sesimi duyar duymaz gözlerini açıp bana baktı.
"Gelmişsin"
Diyerek güldü ve gözleri kısıldı. Gülmeden edemedim.
"Evet geldim"
Dedim hâlâ gülerek yüzüme öylece bakarken utanmaya başlamıştım."Neden bu kadar güzelsin Rose ?"
Dedi
"Hadi kalk da yatağına yat"
Dedim
"5 dakika daha karıcığım"
Dediğiyle içimdeki kelebekleri harekete geçirirken gülümsedim. Zar zor onu yattığı yerden kaldırıp merdivenlerden çıkarmaya başladım.
"Odan ne tarafta ?"
DedimHızla benden uzaklaşıp elleriyle göğüslerini korudu.
"Bana tevacüz etmeyeceksin değil mi ?"
Dedi, onun bu haline gülüp elini tuttum.
"Hayır, gel hadi"
Dedim, kenardaki kapıyı açtığımda odası olduğunu gördüm. İçeri girdiğimizde Jimin'i yatağına yatırdım.Hemen gözlerini kapattığında yanına oturarak saçlarıyla oynamaya başladım.
"Ne yaptın bana Jimin ? Niye bu haldeyim ? Neden seni aşamıyorum ?"
Dedim fısıltıyla, Jimin onun saçlarını seven elimi tutunca gözlerine baktım.
"Jungkook seni çok seviyor Rose..."
Dedi
"...ama bende seni çok seviyorum"
DediGözünden akan yaşı sildikten sonra dudaklarımı yanaklarına bastırdım.
"Sen kimi seviyorsun ?"
Dedi bayık bakışlarla gözlerime bakarken
"B-ben seni seviyor-"
Jimin'in dudaklarını dudaklarıma bastırmasıyla başta şaşırsam da ardından ona ayak uydurup ellerimi saçlarının arasına sokarak onu daha derin öpmeye başladım.Dudaklarımız ayrıldığında ikimizde derin nefesler almaya başladık. Jimin anlını anlıma yasladığında derin nefeslerimiz birbirine çarpmaya başladı.
"Sabah kalktığımda beni bırakma çünkü ben seni bırakmak zorundayım"
Diyerek anlımı öptü.•••••
Sessizce anahtarı çevirerek içeri girdim. Jungkook sanırım gelmemişti evde ses seda yoktu. Üstümdeki montu sessizce çıkartarak kenara atmamla ışıklar açıldı.
"Bu saate kadar nerdeydin ?"
Dedi
"L-lisa'nın yanındaydım"
Dedim
"Bana yalan söyleme lan!"
Diyerek attığı tokatla gözlerim yanmaya başladı."Nerde sürtüyordun ? Hangi adamın altındaydın ?"
Sinirle gözlerine baktım.
"Ağzından çıkanı kulağın duysun!"
Dedim sinirle
"Bu saate eve giren bir kadına başka ne denir ki ?"
Dedi iğrenç bir gülüşle
"İğrençsin"
Dedim"İğrenç olan sensin! Saat 7 oldu ve ben eve 5'de geldim. 3 saattir nerdeydin ?!"
Dedi
"Lisa'daydım!"
Dedim
"Değildin, Lisa'yla değildin!"
Diyerek masaya tekme attı. Gözü dönmüş gibiydi. Korkuyla kulaklarımı kapattım ardından gözlerimi yumdum. Yediğim tekmeyle yere düştüm."Siktiğimin orospusu!"
Diyerek bana vurmaya başladı. Ellerimle yüzümü korumaya çalışsam da pek başarılı olabildiğim söylenemezdi. Elini saç diplerime sokup beni peşinden çekmeye başladı.
"Jungkook dur!"
Dedim acıyla, Jungkook dış kapıyı açarak beni dışarı fırlattı.
"Altında yattığın adamın yanına siktir ol git!"
Dedi hırslaBu ilk kendini kaybedişi değildi ama bu sefer ki diğerlerinden çok farklıydı. Çok daha korkutucuydu çünkü o da farkındaydı içimin ona karşı soğuduğunu, yoksa nasıl ona sesimi çıkartıp bağıracak nasıl karşılık verecektim ki ?
"Jungkoo-"
"KES LAN!"
Diyerek kapıyı yüzüme kapattı. Havanın soğukluğundan ve korkudan vücudum titrerken kapının kenarına sırtımı yaslayarak bacaklarımı kendime çektim. Sessizce ağlarken yağmur daha hızlı yağmaya başladı. Ağzımdan minik bir hıçkırık kaçtığında elimle ağzımı tutarak sesimi kestim.Hıçkırıklarım boğazımı kavrayıp saran bir elmişçesine nefesimi kestiğinde elimi ağzımdan çekerek içime yağmurun getirdiği soğuk havayı çektim. Saç diplerim sızlıyor karnım acıyordu ama kendimi daha güvende hissediyordum. Ben tam da şuan kendimi o evin içinde olduğumdan daha güvende daha mutlu hissediyordum.
Dolu gözlerimle kafamı yukarı kaldırıp gülerken yağmur gittikçe daha da hızlanıyordu. Kollarımı kendimde sararak iç çektim. Gözümden bir damla yaş akıp gittiğinde bir kere daha iç çektim. İç çekişlerim başladığında olduğum yere cenin pozisyonunda uzanıp kollarımı bacaklarıma sardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•AŞK KAPANI•
FanfictionBizim hikayemizde aşık olmak: yanında tutmak, bir ömür bırakmamak değildi; aşık olmak: vazgeçmekti, aşık olmak: fedakarlıktı... -JiRoseKook