"Yerinde dursana Levi."
Sabahtan beri yanımda yerinde kıpırdanıp duruyordu. O kadar hareket etmişti ki sinir krizi geçirmek üzereydim.
"Sana bir şey soracaktım." Ona doğru döndüm. Meraklı bir şekilde ona bakarken yüzümü süzdü. "Çıkışta... Bir yerlere gidelim." dedi bakışlarını kaçırırken.
"Olmaz. Thomas'a sözüm var. Sinemaya gideceğiz." Kaşlarını çatarak kalemiyle oynamaya başladı.
"Benimle de gidebilirsin... sinemaya." Kıkırdayarak koluna hafifçe yumruk attım.
"Bu öyle değil aptal. Arkadaşça bir teklif değildi. Sanırım çıkma teklif edecek." dedim önüme dönerken. Thomas sabah bana yazmıştı. Aslında ona karşı bir şeyler hissettiğim söylenemezdi ama onunla vakit geçirmeyi seviyordum.
Bir süre sessizlik olunca Levi'a döndüm. Surat ifadesini görünce kaşlarım çatıldı. Daha önce onu bu kadar üzgün görmemiştim.
"Oi ne oldu?"
"Bir şey yok." dedi hızlıca kitabını kapatıp ayağa kalkarken. Anlamayarak ona baktım.
"Nereye?"
"Dışarı." dedi ve bir şey dememe izin vermeden aceleyle sınıftan çıktı. Vardı bunda bir haller. Omuz silkip tekrar önüme baktığımda Hange hızla arkasına döndü.
"Sinemaya ha?"
"Evet! Thomas davet etti." dedim sırıtarak.
"Hmm baya iyiymiş. Ama sana bir şey diyeceğim."
"Efendim." dedim merakla.
"Thomas ile arkadaşlığını bitirmezsen küserim."
"Ne?" Şaşkınlıkla Hange'ye baktım. Tamamen ciddi bir şekilde duruyordu.
"Duydun. O çocuğu hiç sevmiyorum. Ya onu bırakırsın ya da küserim."
"Oi saçmalama! Çocuk muyuz biz?"
"Yemin ederim küserim." Ya sikicem neden böyle yapıyor bunlar amk
"Ya hayır! Ne diyorsun Hange?"
"Son kez söylüyorum. Bitirmezsen bir daha seninle konuşmam." Kararlı bir şekilde bana bakınca ofladım. Thomas için Hange'yi kaybedemezdim. Eğer böyle ciddi ise Hange dediğini yapardı.
"Tamam! Sikeyim seni aptal!" dedim hışımla sıradan çıkarken. Hange sırıttı ve bana baktı. Göz devirip sınıftan çıktım. Thomas büyük ihtimalle kantindeydi.
Çocuğun yaptığı bir şey de yoktu ki amk! Durduk yere arkadaşlığımı bozacaktım.
Ne demeliydim? Aklıma bir bahane gelmiyordu.
Sinirle kantine girdim ve masalardan birine oturmuş arkadaşıyla sohbet eden Thomas'ı gördüm. Seslice nefesimi verdim. Gül gibi çocuğu kaçırmak zorundaydım
"Ah Y/N! Hoşgeldin, gelsene." dedi yanındaki sandalyeyi işaret ederek.
"Seninle bir şey konuşacağım. Bir gelir misin?" Başını salladı ve arkadaşına selam verip yanıma geldi. Koluma hafifçe dokunup konuştu.
"Ne oldu?"
"Ben... Ben arkadaşlığımızı bitirmek istiyorum."
"Ne? Neden?" Çünkü Hange kafayı yemiş.
"Sorun sende değil bende." Sabır dilercesine tavana baktım. Ne diyeceğim ben amk?
"Ne saçmalıyorsun?"