1.60
Küstün mü
Otobüse de aynı saatte binmedin
Okulda surat yaparsan götünü sikerim
Oi
Oi
Oi
Oi
Oi
Oi
Oi
Oi
Ooooooooiiiiiiiiiii
Sonunda pes edip telefonu kapattım ve asık suratımla pencereye baktım. Levi'a tüm gece mesaj atsam da cevap alamamıştım. Bir süre sonra görüldüsünü de kapatmıştı zaten.
Otobüs durakta durduğunda çantamı aldım ve araçtan indim. Hızlı adımlarla okula ilerlemeye başladım. Levi'ın gönlünü bir an önce almalıydım.
Sonunda okul bahçesine girdiğimde etrafımda olan bitenlere bile odaklanamıyordum.
"Oi Y/N!" Birkaç seslenişin ardından sonunda kendime gelip o tarafa döndüm. Zeke basketbol topunu kolunun arasına sıkıştırıp bana baktı.
"Bu ne dalgınlık böyle? Yelena iki saattir sana sesleniyor." Zar zor gülümseyip yanlarına ilerledim.
"Uykusuzluk işte... Siz yine maç mı yapıyorsunuz? Hiç mi dersiniz yok ulan!"
"Derse ne gerek var. Bende bu zeka varken... Oi Zeke! O topu götüne sokarım şimdi!" Yelena kafasına gelen topla o tarafa baktı.
"Kes ulan! Potadan daha uzunsun zaten... Sana atmak potaya atmaktan daha zor."
"Bacağımı ağzına sokarım." Yorgun gözlerle onların atışmasını izledim. Gece bir türlü uyuyamamıştım.
"Neyse sus artık." Zeke sinirle söyledikten sonra bana döndü. "Sizinkilerle maç yapacağız. Elinize vereceğiz heheh!" Göz devirdim.
"Bu sefer biz yeneriz."
"O biraz zor... Sizde iyi oynayan bile yok ki amk. Erwin, Jean ve Eren var bir tek. Armin fazla stratejik ama iyi oynayamıyor, Connie futbol oynadığımızı sanıp topu tekmeliyor Reiner kızlardan tezahurat alıcam diye oyunu bırakıyor, Bertotltotltool desen hakem adını doğru yazmadığı için oyuna katılmıyor... Bir bok yapamazsınız."
"Kes lan kes!" Yelena kahkaha attı ve Zeke'nin omuzuna yaslandı.
"Şu yeni gelen kısa boylu oynasın... PUAHAHHAUQH"
"Hee evet iyi dedin! Levi mıydı neydi adı... Aşırı gülüyorum onun tipine. Geçen seninle kantinde dalga geçtiğimizden beri bana kötü kötü bakıyor." Sinirle ikisine baktım.
"Levi ile dalga geçmeyin."
"Ahahah! Y/N bir siktir git sen de dalga geçiyorsundur eminim. Hele o boyu var ya..." İfadesizce ikisine bakmaya devam ederken sabır diliyordum. Zaten sinirlerim bozuktu.
"Tch. En azından onun boyu kısa. Senin başka yerlerin." Zeke anında ciddileşip kafama basketbol topunu fırlattı.
"Abinle düzgün konuş lan!"
Ona el hareketi çekip yanlarından uzaklaştım. Aptallar! Levi ile bu şekilde dalga geçmeleri sinirlerimi bozuyordu.
Sonunda sınıfa girdiğimde anında Levi ile göz göze geldim. Hemen kaşlarını çatıp başını çevirdi. Oflayıp bizimkilere selam verip yanına oturdum.
"Günaydın." Çantamı sırama asıp yanına oturdum. Hâlâ diğer tarafa dönüktü. "Oi artık selam da mı vermeyeceksin?"
"Aptallarla konuşmama kararı aldım." Sinirle koluna hafif bir yumruk attım.
"Kabalaşıyorsun."
"Hak ediyorsun." Oflayıp onu zorla bana doğru çevirdim. Kafası bana dönse de bakışları hâlâ beni bulmamıştı.
"Özür dilerim. Oldu mu? Hadi barışalım artık. Seninle küs olmak istemiyorum." Tam ağzını açacakken Hange hızla arkasına döndü.
"Oi! Y/N kantine gitsene."
"Sg."
"10 lira veririm."
"Tamam." Parayı elinden aldım ve ayağa kalktım. Levi hâlâ sinirliydi zaten. Onunla şimdi konuşsam da bir fayda olmayacaktı.
"Su al ciğerim." Başımı salladım ve Levi'a kısa bir bakış atıp sınıftan çıktım.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Teneffüs ziliyle defterimin kapağını kapatıp Levi'a döndüm.
"Hadi gel bahçeye çıkalım konuşalım. Sen de barış artık benimle." Bana doğru döndü ve ifadesizce baktı.
"Tch. Seninle küs değilim ki." Gülümseyip bileğine dokundum.
"Gerçekten mi? O zaman hadi gel aşağı inelim."
"Hayır." Kaşlarım çatılırken hafif alaycı bir şekilde bana baktı.
"Neden?" Gözlerimi o sırada sınıfa giren Petra'ya çevirdim. Bana gülümseyerek selam verirken Levi omuzunun üstünden Petra'ya baktı.
"Çünkü Petra ile gidiyorum."
"Eh?"
Bileğindeki elimi geri çekerken Levi ayağa kalktı ve Petra'ya döndü. Anlamayarak ikisini izlerken Levi başıyla Petra'ya işaret verdi ve sınıftan çıktı.
Şaşkın şaşkın arkalarından bakmaya devam ettim. Petra ne alakaydı şimdi?
"Y/N." İçimde anlamsız bir öfke oluşmaya başladı. Yavşak! Bilerek yapıyordu.
"Oi Y/N!" Bir anda kulağımda Jean'ın bağırışını duymamla irkilip yerimde sıçradım. "İki saattir sana sesleniyorum. Annem senin sevdiğin kekten yapmış. Gel de Sasha hepsini bitirmeden yiyelim."
"T-tamam." dedim ve sıramdan çıktım. Onların yanına giderken aklım düşüncelerle doluydu.
Dalgın dalgın yemeğimi yerken bir yandan da Levi geldi mi diye kapıya bakıp duruyordum. Şu an kendimi tokatlayasım vardı.
Tam kekime uzanacakken tabağın boş olduğunu farkettim. Kafamı kaldırıp dolu ağzıyla bana bakan Sasha'ya döndüm. Birkaç saniye bakıştıktan sonra oturduğum yerden kalktım.
"Oi neden sinirlenmedin? Normalde olsa delirirdin."
"Aç değilim." dedim ve sırama oturdum. Masaya kollarımı yasladım ve çenemi koluma dayadım. Tch. Kuruntu yapmama gerek yoktu. Petra Levi'ın uzun süredir yakın arkadaşıydı.
Sonunda Levi sınıf kapısından içeri girince yerimde doğruldum. Yanıma gelip oturdu ve kitabını çıkardı.
"Barıştığımıza sevindim." dedim gülümseyerek.
"Mhm" Bir şey söylemeyince önüme döndüm.
Gün sonunda kitaplarımı çantama koyarken göz ucuyla Levi'a baktım. Hâlâ kitaplarını toplamamış telefonuna bakıyordu.
"Oi hadi toparlansana." İşaret parmağını bir saniye dercesine kaldırıp yüzüme uzattı. "Tamam." Ceketimi giyip çantamı omuzlarıma attım ve tekrar sırama oturdum. "Bir yerlere gidelim mi?"
Cevap vermeden telefonunu cebine koyup kitaplarını çantasına yerleştirmeye başladı. "Olmaz. Petra'ya sözüm var." Afallayarak önüme döndüm ve hâlâ defterine bir şeyler yazan Hange'nin sırtına odaklandım.
"Öyle mi? Neyse... Yarın görüşürüz o zaman." Ayağa kalkıp sıramdan çıktım ve kapıya ilerledim. Sınıftan çıkarken içeri giren Petra'yı görüp gülümsedim.
Bütün işaretlerine tepki vermeyen bendim. Bunu hak etmiştim ve sinirlenmeye hakkım yoktu. Seslice nefesimi verdim.
Y/N'in sınıftan çıkmasıyla sabahtan beri oyalanan Hange omuzunun üzerinden sinsice Levi'a baktı. Levi da anında ona bakarken Hange elini uzatıp başparmağını havaya kaldırdı. Levi da aynı şekilde karşılık verirken kıkırdayıp önüne döndü.
Bölümleri hemen atıyom çünkü hem sadede gelmek istiyom hem de artık final olsun amk
