Natsu ve Lucy’nin karşına mavi saçlı çok şirin bir kız geldi, elinde kitaplar vardı.
-Evet işte bu gördüğün kız Levy, loncanın en zekiside denebilir.
-Merhaba ben Levy, sizinle tanıştığıma çok memnun oldum Prenses Lucy.
-Lütfen, Lucy yeterli.
Levy güldü,
-Pekala, sende bana Levy-chan de
-Peki.
Levy gülünce Lucy’nın bir burukluk oldu, aklına en yakın arkadaşı Erza geldi ,keşke burada yanında olsaydı.
Yürümeye devam ettiler bu seferki çocuk siyah saçları olan ürkütücü birine benziyordu.
-Gel Lucy, bu adam Levy’nin erkek arkadaşı Gajeel
-Selam.
-Merhaba, ben Lucy.
-Evet biliyorum şu prenses değil mi?.
Gajeel böyle konuşunca Lucy bir an üzüldü.
-Gajeel nasıl böyle konuşursun loncamıza yeni gelmiş biri hakkında, unutma burada kimin nerden geldiği önemli değil ve bizimde nereden geldiğimizi en iyi bilenlerden biride sensin.(Levy)
-Levy-chan sorun değil.
-Levy, gajeel’i uyar yoksa ben uyarmak zorunda kalıcam
Natsu’nun sesi gerçekten sinirli bir şekilde çıkmıştı, Lucy bunu duyunca natsu’nun elini sıkıca tuttu.
-Natsu devam edelim.
-Ah, haklısın tamam gel. İşte bu adam… ya da düşündümde tanımasanda olur
-Oii, aptal Natsu saçmalama tanıştır beni
-Evet Natsu bu kim?
-Ah ah, tamam bu buz torbasıda gr-
-Boşver ben kendimi tanıtırım. Merhaba ben Gray Loncanın buz büyücüsüyüm. Tanıştığıma memnun oldum.
-Bende çok memnun oldum, ben Lucy
Natsu Loncadaki herkesle Lucy’ı tanıştırdı.
-Burada olmayan birkaç kişide var onları sonra tanırsın.
-Anladım.
Lucy’nin yanına master Makarov geldi.
-Lucy istersen şimdi biraz dinlen, yol seni yormuş olmalı. Ama ondan önce
Makarov Lucy’e yaklaştı sağ elinin üstüne sihir yaptı.
-İşte bu senin artık buraya ait olduğunu, buranın senin evin olduğunu gösteriyor.
Lucy elindeki işarete baktı sanki bir periyi andırıyordu, sonra etrafındakilere baktı hepsi ona gülümsüyorlardı, kulaklarında bir ses işitti. ‘’Eve Hoş geldin’’ artık onunda evi sayabileceği bir yerde vardı.
-Şimdi git dinlen, Levy Lucy’e odaya götürür müsün?
-Tabiki master
Levy Lucy’e uyuyabileceği bir oda gösterdi.
-İşte Lucy burada uyuyabilirsin.
-Teşekkür ederim, çok naziksin
-Rica ederim.
Levy çıktıktan sonra Lucy odada yalnız kalmıştı, kendini yatağa attı, derin bir nefes aldı. Sabah gördüğü rüyayı düşündü daha Natsu’ya bile anlatmamıştı, tavanı seyrederken kendi kendine konuşmaya başladı.
-Ejder prenses, yasak büyü, Sora. Bunlar iyice kafamı karıştırdı, ne yapmalıyım, Erza keşke yanımda olsaydın.
Lucy’nın gözleri ağır ağır kapandı, uykunun en derin yerinde omuzunda bir el hissetti bu onu uyandıran dokunuş çok nazikti, gözlerini yavaşça açtı, bir anda kendini bir ormanın derinliklerinde buldu.
-Burasıda neresi böyle, Natsu neredesin?
Lucy bağırıyordu ama sanki sesi çıkmıyor gibiydi, ormanın içinde yürümeye başladı, etrafına hayran hayran bakarken buldu kendini, şelalenin rahatlatıcı sesi, kuşların aşkla ötüşü sanki bütün güzellikler bu ormana özel gibiydi sonra bir ses duydu Lucy ,arkasına döndü hemen uzun sarı saçlarıyla koşarak bir kız geçti geçti önünden sanki bir yere yetişmesi gerek gibiydi Lucy kızı durdurmak istedi kolunu tutmak istedi ama kız elinin içinden geçip gitti, Lucy kızı takip etmeye başladı. Biraz sonra kalın bir ses daha suydu.
-Prenses Sora koşmayın lütfen.
‘’Sora’’ Lucy bu ismi daha öncedende duymuştu evet o kara ejder Lucy’e böyle seslenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANA İHTİYACIM VAR
Fanfiction’'Özür dilerim sen beni korudun ama ben yine hata yaptım, sevdiğin biri tarafından ihanete uğramak çok acı verici, seni kaybetmek çok acı verici başka bir hayatta yine karşılaşalım ıgneel, seni bekliyor olacağım’’ Hikayenin acı sonu, yeni bir hi...