Master’ın dediğine Lucy çok şaşırdı.
-Natsu sen büyü yapmayı burada öğrenmemiş miydin? Bana öyle söyledin.
-Lucy bu bir sırdı yani, bunu söyleyemezdim.
-Ne yani bana bilemi, ben sana her şeyi söyledim, sana güvendim ama sen bana bir sırrını bile paylaşamayacak kadar güvenmedin öylemi!
Lucy bağırdı ama sonra fark etti ki etrafında insanlar var. Burada ona bağırmaya hakkı yoktu ama gerçekten kızmıştı, yani kendini kontrol edememişti.
-Kim bilir bana daha anlatmadığın neler var.
Lucy hızla koşmaya başladı peşinden koşan Natsu’yu o an görmek dahi istemiyordu.
-Peşimden gelme!!
Natsu durdu, daha doğrusu Master tarafından durduruldu.
-Şimdi gitme Natsu biraz yalnız kalsın, eminim anlayacaktır.
-Ben saklamak istememiştim, bu benim görevim Master ben onu üzmek istememiştim.
-Biliyorum evlat her zaman onun yanındaydın ama bilmiyordu. O gölgelerindeki sadık korumasını bilmiyordu.
Natsu yumruğunu sıktı. Lucy’nin peşinden gitmemek için kendini zor tutuyordu.
Lucy o kadar hızlı koşmuştu ki loncadan uzaklaştığını fark edemedi ama birazda olsa sakinleşmişti. Fark etmeden bir tepeye geldi oradan bakınca sanki her yer ayaklarının altındaymış gibi gözüyordu.
-Şu güzelliğe bak akşam güneşi, temiz hava gerçekten ayrılmaz ikili
Lucy bir anlığına gülümsedi ama kendini daha fazla tutamadı. Gözlerinden yaşlar gelmeye başladı, ağlamamaya çalıştı kendini sıktı ama dayanamıyordu bu sefer durmaksızın ağladı.
-b-ben ona bu kadar güvenmeme rağmen, o- onun bana güveni bu kadar mıydı? Kendimi aptal gibi hissediyorum ama hala onun gülen yüzünü düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum, bu nasıl bir duygu ben bununla nasıl baş edeceğim tek başıma her şeyle nasıl yüzleşeceğim.
Lucy bir ağacın altına oturdu, ağlamaktan yorulmuştu temiz havayı içine çekmeye devam ederken gözlerinin yavaş yavaş kapandığını anlamadı bile.
‘’Ne bu rahatlık hissi pamuklara sarılmış gibi hissediyorum, bulutların üstünde gibi hissediyorum, tenimde rüzgarın nazik dokunuşunu hissediyorum nedense daha çok uyumak istiyorum, merak ediyorum neden böyle hissediyorum, kimin kollarındayım neden bu kadar nazik bu kollar.’’
Lucy yavaş yavaş uyandı, kendini hiç üşümüş gibi hissetmedi, hatta sıcaktı bile gözlerinin tamamen açtığında kendini odada buldu.
-Ben nasıl buraya geldim, en son bir ağacın altına oturmuştum buraya nasıl geldim?
Lucy hala olayı çözmeye çalışırken kapısı çalındı.
-Lucy uyandın mı?... girebilir miyim?
-Tabiki gel Levy-chan
Levy hemen odaya girdi, yatağın kenarına oturdu.
-Nasılsın, rahat uyuyabildin mi?
-E-evet…
Lucy yanındaki pencereden dışarı baktı Natsu aşağıda otuyordu.
-Lucy… Lucy diyorum
Lucy bir an irkildi.
-Affedersin dalmışım… Aslında bir şey sormak istiyorum.
-Ne soracağını tahmin ediyorum’’ buraya nasıl geldim’’ diyeceksin.
-Evet, onu soracaktım ben buraya nasıl ge-
-Natsu… Natsu seni taşıdı buraya kadar.
-Natsu?
-Evet, sen öyle sinirlenip gittikten sonra çok endişelendi dayanamayıp peşinden geldi.
-Ama beni nasıl buldu ben çok uzaklaşmıştım.
-Lucy, Natsu’yu hafife alma o bu loncanın en güçlü büyücülerinden birisi seni bulması zor olmazdı, şöyle açıklayayım Natsu’nun koku alma duyusu bir ejderinkine eş değer büyüsünden kaynaklanıyor.
-Anladım… Peki buraya kadar taşıdı mı beni?
-Evet, seni uyandırmamak için çok uğraştı, siz ikiniz o sırada çok tatlıydınız.
Lucy hemen anladı uyurken neden bu kadar huzurlu hissetiğini çünkü Natsu’nun kollarının arasındaydı. Huzurlu hissetmişti çünkü sevdiği adamın kollarının arasındaydı.
-Demek o yüzdendi.
-Anlayamadım ne yüzündendi?
Lucy hayır anlamında başını salladı.
-Hiçbir şey.
Lucy gülümsedi artık Natsu’ya olan kızgınlığıda geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANA İHTİYACIM VAR
Fanfiction’'Özür dilerim sen beni korudun ama ben yine hata yaptım, sevdiğin biri tarafından ihanete uğramak çok acı verici, seni kaybetmek çok acı verici başka bir hayatta yine karşılaşalım ıgneel, seni bekliyor olacağım’’ Hikayenin acı sonu, yeni bir hi...