Lucy koridorda yürürken, gözyaşlarına engel olmaya çalıştı güçlü olması gerekti ağlarsa emeklerinin boşa gideceğini biliyordu, yürürken annesinin koridordaki resminin önüne geldi annesi nazik gülümsemesiyle Lucy’e bakıyordu. Lucy dakikalarca annesine baktı. Bakarken bir ses ile irkildi.
-Lucy, her yerde seni arıyorum işte istediklerin.
-Teşekkürler Erza, hemen giyip çıkalım
-Bi-bir saniye sen ağladın mı?
-Çok mu belli?
-Ben gittikten sonra neler oldu.
Lucy babasının ona neler söylediğini Erza’ya anlattı.
-Ne ya şimdi sen evlenecek misin? Hem de tanımadığın biriyle bu im-imkansız!
-Lütfen Erza sakin ol, bunu bende biliyorum… sonuçta söz konusu ülkem anlıyor musun bunu yapmam gerek.
-Neden tüm yükü tek başına taşıyorsun.
-Ben bu ülkenin Prensesiyim.
-Evet evet bunu gayet iyi biliyorum.
-Her neyse kıyafetler nerede?
-İşte al bakalım
Lucy ve Erza giyinmişler Lucy’nin üstünde beyaz bir tişört altında kısa siyah bir etek giymişti tanınmamak için ise kafasında bir şapka vardı. Erza ise kırmızı bir gömlek ile etek giymişti oda tanınmak için saçlarını toplamıştı. Artık hazırlardı yeni bir maceraya. Saraydan kaçmak zorundalardı eğer yakalanırlarsa çıkmak onlar için zor olurdu, Saraydan kaçtıktan sonra kendileri koşarken bulmuşlardı. Lucy için böyle bir şey ilkti ve nasılsa eğlendiğini fark etmişti. Pazar yerine geldiklerinde Lucy gerçekten çok şaşırmıştı hayatında ilk defa pazara geliyordu etrafında meyve stantları, hiç görmediği sebzeler, en çokta ilgisini çeken şey ise çocukların etrafında toplandığı şey olmuştu, çocuklar gülümseyerek satıcıdan istiyorlardı. Lucy düşündü bunları bu kadar mutlu eden şey ne olabilirdi ki Erza’nın kulağına doğru
-Erza o ne?
Parmağı ile gösterdi, Erza gösterdiği tarafa bakınca gülmeye başladı.
-Sakın bana dondurmanın ne olduğunu bilmediğini söyleme.
-Ahhhh gerçekten dondurmamı o hanı şu soğuk olan, meyveli falanda olabiliyor hani
Erza Arkadaşını ilk defa böyle gördü gözlerinin içi parlıyordu, o uzun zaman sonra ilk defa bu kadar mutluydu.
-Denemek ister misin?
-Evet evet istiyorum alalım hadi.
-Tamam neyli istersin peki.
-Hepsinden
-Biraz fazla olur sanki.
-Öylemi bana az gibi geldi tamam o zaman sen karar ver, neyli olsun Erza.
-hımm, düşünelim bakalım… çilek, vanilya, karamele ne dersin
-Bana uyar.
-Hadi o zaman
Lucy ve Erza dondurmacıya doğru ilerlediler, Lucy küçük bir çocuktan farksızdı bu hareketlerinden sonra ben bu prensesiyim diye bağırsa kimse ona inanmazdı. Tezgahın önüne geldiler yaşlı satıcı onlara güldü.
-Hoşgeldiniz ne alırdınız.
Erza konuşmaya başladı istediklerini söyledi, yaşlı adam siparişleri hazırlarken şiddetle bir rüzgar esti, Lucy’nin başındaki şapka rüzgarla birlikte havada süzülmeye başladı.
-Ah hayır şapkam, Erza ben şapkamı almaya gidiyorum burada bekle beni.
-Bekle şunları alalım birlikte gideriz
Lucy Erza’yı dinlemedi. Şapkanın peşinde koşmaya başladı, sonunda şapkası düşmüştü. Lucy nefes nefese yerdeki şapkasını almak için eğildi o sırada başka bir elde şapkayı almak istemişti, Lucy kafasını kaldırıp baktığı zaman karşında yakışıklı bir çocuk gördü, ikisininde elleri hala şapkanın üzerinde üstüsteydi. Lucy hemen elini çekti.
-Özür dilerim be-ben şapkamı almak istemiştim
Lucy nedeni bilmeden kızarmaya başladı, çocuk konuşmadan Lucy’i seyrediyordu, Lucy kafasını eğmiş yere bakıyordu sonra çocuk şapkasını uzattı.
-İşte şapkanız bayan.
-Te-teşekkür ederim
Lucy arkasını dönüp gitmek üzereyken çocuk seslendi.
-Ben Natsu… Natsu dragneel
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANA İHTİYACIM VAR
Fanfiction’'Özür dilerim sen beni korudun ama ben yine hata yaptım, sevdiğin biri tarafından ihanete uğramak çok acı verici, seni kaybetmek çok acı verici başka bir hayatta yine karşılaşalım ıgneel, seni bekliyor olacağım’’ Hikayenin acı sonu, yeni bir hi...