24- Güzel ya da kötü fark etmez, geldi mi hep üst üste.
"Arsen Nilüfer Ardak!" diye bağıran doktorun asistanı ile ayağa kalkıyorum.
"Geliyorum." Derin bir nefesi yolluyorum ciğerime. Daha iyinin hangisi olduğunun ayırdına varamadan bitiriyorum koridordaki yolculuğumu. Bembeyaz bir yerin içimi böyle sıkmasına anlam veremiyorum çok kısa bir an. Tek sorunun bu mu gerçekten Arsen, diyen iç sesimi haklı bulup onu da düşünmeyi bırakıyorum. Bomboş bir zihin ve karmakarışık duygularla giriyorum doktorun odasına.
"Tekrar merhaba Arsen hanım, buyurun oturun lütfen." diyerek kibarca selamlıyor beni doktor.
"Merhaba." diyorum ben de gösterdiği yere otururken.
"Test sonuçlarını merak ediyorsunuz eminim, çiçeği burnunda anne adayımızı şimdiden zorlamayalım o zaman." derken kocaman gülümsüyor.
Söylediklerinin anlamamla, yüreğimdeki ağırlığı da kendine katıp bir damla yaş düşüyor gözümden. Kocaman gülümserken mutluyum, tam da bir anne adayının olması gerektiği gibi. Kimseyi düşünemeyecek kadar, herkesten öne bebeğimin sevincini koyacak kadar mutluyum. Hatta Ela'ya borçlu olduğum mutluluğu kardeşine ödemekte bir sakınca görmediğim için olması gerekenden bir tık daha mutluyumdur belki. Çok, çok, çok mutluyum!
"Ben...Ben çok teşekkür ederim."
Anlayışla gülümsüyor doktor, "Çok tebrik ederim Arsen Hanım. Bebeğimiz sekiz haftalık, isterseniz ultrasona alalım sizi. Hem görmeniz hem kalp atışlarını duymanız mümkün." Heyecandan elim ayağım birbirine dolaşıyor. Mithat'tan önce görmeli miyim, karar veremiyorum?
Sonra birden dökülüyor kelimeler dudaklarımdan, "Çok isterim, ama bu seferlik sadece görelim. Kalp atışlarını babası ile birlikte dinlemek istiyorum." Orta yolu bu şekilde bulduğuma inanarak ayaklanıyorum.
"Hay hay, buyurun şöyle geçelim."
*
Bebeğimizin ultrason fotoğrafını yan koltuğa bırakıp arabayı heyecanla Mithat'ın evine sürüyorum. Saat henüz öğleni bulmadığı ve hafta sonu olduğu için onu evde kahvaltı yaparken yakalayacağım muhtemelen. Nerede, nasıl söylediğimin hiçbir önemi yok aslında. Her nerede ve ne şartlar altında olursa olsun, Mithat'ın bu habere en az benim kadar sevineceğini biliyorum. Bunu bilmek, bunu bilebildiğim bir adamın varlığı, o adamdan bir bebek bekliyor olmak; içimde neşeli şarkılar çaldırıyor. Bu güzel şarkılar için yepyeni koreografiler çıkarmak istiyorum.
Evin yakınlarındaki ilk boşluğa park ediyorum, ultrason fotoğrafını elime alıp çıkıyorum arabadan. Apartman kapısını açık yakalayıp merdivenleri hızlıca tırmanıyorum. Zile basmamla kapı açılıyor. Serkan?
"Arsen?"
"Serkan?"
"Çiçekler mi gelmiş, Serkan?" diye seslenen Mithat ile Serkan eliyle bana sus işareti yapıyor. Benim sessiz kalacağımdan emin olduktan sonra içeriye doğru bağırıyor,
"Yok abi, çöpü almaya gelmişler hallediyorum ben."
"Tamamdır aslanım."
Serkan beni kapının önüne iteliyor, kendisi de kapıyı olabildiğince çekip yanıma geliyor. "Sen nereden çıktın yenge?" dedikten sonra elimdeki ultrason kağıdını fark ediyor. Gözleri kocaman açılıyor önce, sonra eli ağzını buluyor.
"Yuh! Hamilesin?!"
Şu saatten sonra inkar etmeye lüzum yok, hızla kafamı sallıyorum. Serkan kısık sesli bir kahkaha atıp bana sarılıyor. Ben de kollarımı beline dolarken dolan gözlerimle mücadele ediyorum. Babaannen değil belki ama amcan seni sevecek sanki bebeğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sil Baştan (Tamamlandı)
Romance"Sanki yemek teklifi reddedilen başkasıymış gibi bir ıslık tutturuyor dudaklarım. Arsen Nilüfer'i kanepemde, üzerinde bana ait bir tişörtle, tek bacağını altına kıvırmış hararetle bir şeyler anlatırken hayal ediyorum. Sahneler değiştikçe gülüyor, a...