Arsen Nilüfer, 22

1.9K 115 30
                                    

Ne bileyim, ben Meriç'in kınasında, bekarlığa vedasında, düğününde en iyi yardımcı kadın oyuncu olurum sanmıştım.

Yüksek yüksek tepelere çalarken ağlarım, çocuğuna teyze, kayın validesine karşı destek kuvvet, yürüdüğü tüm yollara yoldaş olurum sanmıştım. Bu kadar güvenince aldatılamaz sanıyor insan herhalde.

Batuhan'ın düğününde de başrol olacağımı düşünüyordum, hah! Bana çok aşık olduğu ve evinin anahtarlarını bile verdiği yetkisine dayanarak doğru zaman geldiğinde karı koca ilan ediliriz gibi duruyordu. Nereden bilecektim ki? Bu nasıl bilinir Allah aşkına? Böyle şeylerin gerçek hayatta başımıza gelmemesi gerekmiyor muydu?

O kadar anı, o kadar emek...

"Gitmeyeceksin di mi anneciğim? Sakın bak vallahi sütümü helal etmem Arsen!" diyerek kapıyı açıyor annem aniden. Durup dururken kendimizi doldurmalarımız, kafamızda kurup inanmalarımız vardır bizim.

"Yok annem gitmiyorum tabiki, ne bu şiddet bu celal ya? Pijamamla oturuyorum dümdüz işte nasıl gidiyor olabilirim?"

"Gitme tabi güzel kızım, al bakalım en sevdiğin tatlıdan yaptım."

"Eline sağlık hayatım." Havadan bir öpücük atıp annemi odamdan uğurluyoruz. Hiç canım istemese de hırsımı çıkarmak ümidiyle tatlıyı neredeyse çiğnemeden yutuyorum. Olan mideme oluyor, hırsım hiç istifini bozmuyor.

Zerrin arıyor açmıyorum. Kızların gruptan yazdığı mesajları uygulamaya girmeden üstten okuyorum sadece. Cevaplamıyorum. Hem aldatılıp hem engellenen tek enayi ben olduğum için fake hesabımdan düğün storylerini izliyorum.

Meriç'in güzel olduğunu zaten biliyordum ama bunu kıskanacağım, kendimle onu kıyaslayacağım hiç aklıma gelmezdi. Ne hale geldik be Meriç, değdi mi? Ne çirkin bir his bu böyle, hiç yakışmıyor bana. Yine de hissetmemi engellemeye yetmiyor bu.

Batuhan. Yan yana uyuduğumuz yastığa, güle oynaya alıp kaçak göçek anahtarlarını bıraktığım eve. Benim yakın arkadaşım olarak tanıdığın kadınla... İçim kalkıyor, kusmak yerine yatağıma yatıyorum. Siz birbirinize tamsınız gerçekten, yolunuz açık ve benden uzak olsun.

Uyuyalım artık, lütfen.

*

Zerrin, Ebru ve ben küçük yuvarlak bir masadayız. Herkes buzlu bir kahve söylemiş kendine, hava sıcak tabi. Sekiz kişilik grubumuzdan elde avuçta bu kadar kaldık.

Aynı sofradan yedik, doyan düşman oldu.*

İnsan kader diyor kısmet diyor avunmaya çalışıyor, millet sevdiklerini toprağa verip yola devam ediyor bizimki nedir onun yanında?

Öylece bakıyoruz birbirimize. Başka şey konuşsak olmuyor malum konuyu açmaya gitmiyor kimsenin eli. Çok sevdiğimiz insanların arkasından kötü nasıl konuşalım? İlk ateşle birkaç kelime ettim doğru ama şimdi dilim varsa kalbim varmıyor. Onca güzel anı onca emek ben bunların hepsine nasıl kıyayım? Nasıl kıyalım? Kıymıyoruz. Susuyoruz. Birlikte oturmayı da bırakmıyoruz.

40 yıllık hatırlı tüm kahvelerin üstüne bir buzlu kahve içiyoruz.

Hayat çok garip. Her an her şey başımıza gelebilir.

"Pardon hanımefendi, tanışabilir miyiz?" Önce üstüme almıyorum ama gölgesini masada görünce tepemde birinin dikildiğini anlıyorum.

"Efendim?" diye dönüyorum gayri ihtiyari. Mavi gözlerini yüzüme dikmiş biri. Epey de yakışıklı üstelik. Ve kocaman. Boyu kaç Allah aşkına?

"Merhaba, Ben Yusuf Kalkan." diyerek elini uzatıyor. Ve sımsıcak gülümsüyor.

Geliyor.

"Pardon, tanışıyor muyuz?" Kelimeler düşünmeden çıkıyor ağzımdan, düşünsem anlayacağım nasıl saçmaladığımı ama işte. Ah be, Arsen!

"Hayır tanışmıyoruz, az önce de söylediğim gibi tanışmak için buradayım." Allah Allah ya. Böyle şeyler normalleşti de benim mi haberim yok? Dünyada her şey o kadar hızlı normalleşiyor ki takip edebilmek mümkün değil artık. Karşımdaki adam tüm özgüveniyle bana bakmayı sürdürüyor, gözler baya iyi yalnız. Maşallah. Kızlara dönüyorum bir umut, onlar benden beter. Şaşkın şaşkın bakıyorlar çocuğa. Madem öyle,

"Neden?" diye soruveriyorum. Öyle gelmeleri biliyorsa açıklasın buyursun.

Omuz silkiyor, nezaket eklerimizi de o silkmede düşürüyor olsa gerek hızla samimileşiyoruz. "Tanıştığın herkes için nedenlerin mi vardı?" Böyle de sorulunca insan emin olamıyormuş. Yani... Mahallede, okulda, kursta bir şekilde yollarımız kesişmişti. Tıpkı şu anda olduğu gibi. Haklı. Ben de onun gibi omuz silkiyorum.

Hala beni bekleyen elini kavrıyorum.

"Arsen Nilüfer Ardak, memnun oldum Yusuf."

Sil Baştan (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin