Third
"Haddini aşıyorsun Selene!"
"Bırak beni!"
Abisinin kolları arasından çıkmaya çalışırken Orion etrafta kalabalığın toplanmaması için öğrencileri tehdit etmiş ve diğer Slytherin öğrencileri de ona yardımcı olmuştu. Öfkeli gözlerle Riddle'a bakmayı sürdürürken, abisinin kendisini sert bir şekilde çekip yere fırlatması onu büyük bir şoka uğratmıştı.
Asıl şoku ise Riddle'ın abisine gönderdiği lanetti.
"Bununla ben ilgilenirdim Abraxas, kardeşine bu kadar kötü davranma!"
Abisi zor zar ayağa kalktığında onun önünde eğilmişti. Selene şaşkınlıkla abisine bakıyordu. Nasıl olur da ona körü körüne bağlanabilirdi?
"Bayan Malfoy'a yardımcı olun!"
Yanına gelen öğrencileri gördüğünde kaşlarını çattı.
"Bana dokunmayın! Hiçbiriniz..."
Selene bir hırsla yavaşça ayağa kalktı ve karşısında kendisine alaycı bir şekilde bakan Tom'a baktı.
"Herkesin düşüncelerini manipüle edebilirsin. Herkesi karşıma dikebilirsin ama tüm bunların hesabını soracağımı unutma Riddle!"
...
Yalnız kaldığınızı anladığınız anda bir düşünce yumağı sizi sarar. Geçmişi ve sonuçlarını düşündüğünüz anlardan birisidir bu. Slytherin ortak salonunda yanan şömineye karşı bakarken bunları düşünüyordu. Arkadaşlarının bir anda cephe alması... Onların Tom Riddle'a bağlı olduğunu biliyordu. Sadece yalnız kalmayı hiç sevmiyordu. Annesi ona kızdığında hep odasına yollardı. Abisi onun için gelene kadar beklerdi ve bu beklemek bazen zulüm gibiydi.
Luigi ile gizli gizli görmüşmeye devam ediyordu. Abisine yakalanmak ve onun zarar görmesini sağlamak isteyeceği son şeydi.
Tom Riddle, tüm Profesörler tarafından sevilen örnek öğrenci. Ama onu tanıyan Selene için bu durum öyle değildi. Onun sadist düşüncelerinin yanı sıra, tehlikeli ve otoriter bir yapısı vardı. Kanının getirdiği yücelik bina içerisinde onu fazlasıyla önemli yapıyordu.
Düşünceleriyle sessiz bir çığlık attı ve oturduğu koltuğa uzandı. Neden dikkatini çekmişti ki? Görmezden gelebilirdi, kendisini hiç tanımayabilirdi. Onun alt sınıfındaydı, dedikodulara bile önem vermeyen Tom Riddle için kendisi önemsiz bir detaydı.
Yattığı yerden sarı saçlarını karıştırdı. Cadı kazanına dönen saçlarını umursamadı.
Parolanın söylenmesiyle birlikte kapı açıldı ve içeriye okulun gözde çocuğu Tom Riddle girmişti. Başkan olması ona Hogwarts'ta bazı imkanlar veriyordu. Geceleri belirli vakte kadar özgürce dolaşabilmek gibi.
İçinden lanetler okudu. Bu aklından tamamen çıkmıştı. Görmezden geldi. Düşünce yumağına kendisini kaptırabilirse onu görmezden gelmeye devam edebilirdi.
"O! Luigi'den bir mektup. Ve bu tabii ki de Melanie'ye!"
Luigi'nin ismini duyduğu anda başını hızla ona çevirmişti. Zarfın kenarından parmak uçlarıyla tuttuğu kağıda bakarken, gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Bu mektubu sabah almıştı ve onun eline nasıl geçmişti?
"Onu nasıl aldın?"
Hızla ayağa kalkıp karşısına dikildiğinde Tom'un yüzünde bilindik o acımasız gülümsemesi belirdi.
"Biraz daha dikkatli olmalısın Melanie!"
"Bana böyle seslenme!"
"Sakin ol, bütün yurdu ayağa kaldırıp her şeyi öğrenmelerini istemeyiz. Özellikle de abinin..."
Elindeki mektubu almaya çalıştığında hızla arkasına sakladı.
"Senin derdin ne?"
"Biraz şundan, biraz bundan..."
Tom elindeki zarfı sallayarak bir sağa bir sola yürümeye başlamıştı. Onun sakinliği, Selene'nin çıldırması için yeterli bir sebepti.
"Ona zarar vermene izin vermeyeceğim!"
"Ah, kalbimi kırıyorsun Melanie..."
Selene hafifçe güldü.
"Senin kalbin yok Riddle!"
"Belki..." Hafifçe kıkırdadı. "Önemli olan, sevgili Luigi'nin gizli saklı aşkınızı yaşamaktan sıkıldığı, artık bunu herkese söylemek istediği..."
Selene bunun farkına çoktan varmıştı ama her seferinde onu erteleyip duruyordu. Abisinin ve arkadaşlarının ona zarar vermesinden korkuyordu. Bunu defalarca dile getirmişti ama erkeklik gururu denilen tuhaf bir durum vardı.
"Bundan sana ne Riddle? Bu benim ilişkim!"
"Doğru, ben sadece binamı düşünüyorum. Bana sadık olan Abraxan'ın kardeşinin böyle rezil olması ilginç tabii."
"Senin benimle derdin ne Riddle? Sana seni umursamadığımı söyledim! Senden nefret ettiğimi gösterdim, sen senden her nefret edenle bu kadar uğraşmazsın. Umrunda bile olmaz çünkü sen kendini yüce bir şahsiyet olarak görüyorsun. Bunu sana abim mi yaptırıyor? Sırf sizin aptal grubunuza katılmadığım için..."
Birkaç adım geri çekilip mektubu cübbesinin kolunun içine ittiğinde artık onu alma ümidini tamamen yitirmişti. Başını kaldırıp hafifçe gülümsedi.
"Kimse bana bir şey yaptıramaz Melanie."
"O zaman sorun ne! Tüm arkadaşlarımı elinden aldın... Yalnız olup dibe batmamı seyretmek mi istiyorsun?"
Kaşlarını çattı, gözleri kızıl kızıl parladığında Selene bir adım geri çekildi.
"Beni karşına almak isteyen sendin Melanie! Merhamet için yalvaracaksın!"
Selene üzerine doğru gelen Riddle'dan adım adım uzaklaşmaya devam etti.
"Kendin için yalvarmayacaksın Melanie! Başkaları için merhamet dilenmeni izleyeceğim! Özellikle de onun için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merhamet #Tom Marvolo Riddle
FanfictionMalfoy ailesinin bir prensesi vardı. Uzun sarı saçları, masmavi gözleriyle insanları büyülerdi. Hogwarts'ta güzelliği herkese kendisinden söz ettirir cinstendi. Slytherin binasının güzel ve ulaşılmaz prensesi... Selene Melanie Malfoy. Aynı zamanda...