Fourth

4.1K 241 47
                                    

"Morgan beni dinler misin artık!"

Selene arkadaşının peşinden koşmaktan artık yorulmuştu ve neler olduğu anlamalıydı! Bir kişinin sözüyle arkadaşlıklarını noktalamak çok saçma ve mantıksızdı.

En sonunda kolunu yakaladığında Morgan öfkeyle kolunu çekti.

"Rahat bırak artık beni Selene!"

Sesinin oktavı o kadar yüksekti ki, Selene istemsizce irkilmişti.

"Neden böyle davrandığını anlamak istiyorum. Riddle'ın bir sözüyle beni yarı yolda bırakıyorsun."

Selene duygusal olarak çöktüğü bir andaydı. Bir haftadır yalnız kalmak onu fazlasıyla yıpratmıştı.

"Ona bulaşmak isteyen sendin Selene!"

"Bu seni kaybetmek anlamına mı geliyor, bu çok saçma Morgan. Neden bana bir açıklama yapmak zorundasın!"

"Zorunda mıyım?" diyerek göğsünden ittirdiğinde Selene hafifçe tökezledi. "Pekâlâ! Kulaklarını aç Selene! Senin yüzünden canımın yanmasını istemiyorum. Onun gözü döndüğünde nasıl olduğunu biliyorsun!"

"Saçmalık! Senin için canımın yanmasını göze alabilirdim ben. Sen bencil kendini beğenmiş birisisin Morgan!"

Morgan hafifçe kahkaha attı.

"Böyle olduğumu düşünmen güzel! Çünkü ben böyle bir insanım."

Selene arkasını dönen Morgan'ın ağladığını fark etmedi. Hatta kendilerini gülerek izleyen Riddle'ın varlığından bile bir haberdi. Onu yalnızlığa terk eden arkadaşının yalnızca adımlarını duyuyordu. Ama sonra başını kaldırdı.

"Senin için Morgan... Senin için merhamet dilenmeyeceğim! Duyuyor musun beni? Asla! Başına ne gelirse gelsin!"

Morgan bir süre duraksadı. Arkadaşının gidişini dinledi. Gözleri duvar kenarında kendisine bakan Riddle'ı fark ettiğinde titremişti.

...

Şimdiki zaman

Voldemort'un öfkesi tüm ölüm yiyenlerin üzerindeyken, Selene onun arkasında yüzünde boş bir ifadeyle etrafa bakıyordu. Abisinin korku dolu ifadesine yalnızca göz devirmekle karşılık verebilmişti. Zamanında aynı korkuyu kendisi de hissetmişti ama artık umursamamayı tercih ediyordu. Morgan ile göz göze geldi. Şimdi Voldemort'un karşısında diz çökmüş ve onun gazabını hissetmeyi bekliyordu.

"Lordum lütfen affedin. Bunu yapamazdın onlar daha çocuk..."

Tom parmaklarını siyah saçları arasından geçirirken, Selene eski arkadaşının korku dolu ifadesine baktı.

"Ben ne emredersem onu yapmalısın! Bana itaatsizlik mi ediyorsun?"

"Hayır Lordum... Sadece yapamadım."

Ağlama sesi tüm odayı doldururken Selene hafifçe büyümüş karnını tuttu. Odanın içindeki korku hissi o kadar somuttu ki, ne yapması gerektiğini anlayamıyordu.

Morgan'ın hâlâ merhametli bir kişiliği vardı. Bunu Selene geçte olsa anlayabilmişti. Onu yarı yolda bırakmış olsa da yalnız iken davranışları eski arkadaşlıklarını hatırlatıyordu.

"Bir daha emrime itaatsizlik edemeyeceksin. Bunu sana öğreteceğim Rosier!"

Morgan yediği lanetle çığlıklar atmaya başladığında Selene'in gözleri korkuyla büyüdü. Karnında hissettiği tekmeleme sanki ona harekete geçmesini istiyor gibiydi.

"Tom!"

Selene birkaç adım attı ve Voldemort'un önüne geçti. Asasını tutup yavaşça indirdiğinde lanetin etkisi yok olmuştu.

"Ne yaptığını sanıyorsun Melanie?"

Selene yavaşça dizlerinin üzerine çöktü. Bunu yapmayı hiç istemiyordu ama daha fazla Morgan'ın acı çekmesini istemiyordu.

"Senden merhamet dileniyorum. Onun canını daha fazla yakma! Lütfen!"

Tom öfkeyle sevdiği ve karnında çocuğunu taşıyan kadından bakışlarını çekti. Ayağa kalkması için talimat verdiğinde Selene ikiletmeden ayağa kalkıp yanına geçti.

"Roiser bugün Leydi'nin merhametiyle ayaktasın!"

Selene'in bakışları Morgan'ı bulduğunda taşıdığı minnet ifadesiyle başını çevirdi. Öz saygısını geri kazanmak zor olacaktı.

Merhamet #Tom Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin