BARS-4

1.4K 105 31
                                    

Güneş tepeye ulaşmıştı. Havuzun barında oturmuş sıcaktan mayışan kedileri izliyordum. Öğle saati olunca şemsiyelerin altındaki şezlonglarında güneşten korunmak için kıvrılmışlardı. Melodi ise veranda da oturmuş kalın, ciltli kitabını okuyordu. Yüksek faktörlü güneş kremi artık hafifçe bronzlaşan tenini parlatmıştı. Güneşin tepede olmadığı saatlerde şezlonguna geçiyor, teni sıcaktan kavrulunca kendini havuzun serinliğine bırakıyordu. Bu günlerdir rutini haline gelmişti.

Kabul etmeliydim ki o günden sonra allak bullak olmuş ve davranışlarımın kontrolünü kaybetmiştim. Nasıl olurdu da onun oyununa düşmüştüm? Bu kadar zayıf olabileceğimi tahmin etmezdim.

O öpüşmenin yaşandığı gün tüm kediler terasın altına gelmiş, bizi o hâlde görmüş ve şaşkınlıkla karışık sevinç nidaları atmışlardı. Melodi'nin renkli enerjileri görme yetisinin de artık faaliyete geçtiğini bilmiyorlardı. Bilselerdi o sevinç nidaları yerine korku olurdu.

O gün kahvaltıda konuşup tatil planlarımızdan bahsetmiş ve hepimiz bavullarımızı hazırlamak için evlere çekilmiştik. Toprak, bize bir araç ve onların yazlık evine götürecek bir şoför ayarlamıştı.

"Dokun bana"

İlk tanıştığımız geceye gönderme mi yapmıştı yoksa artık bunun anlamını biliyor muydu diye çok düşündüm yol boyunca. Bildiğine karar vermiştim. Gözleri eskiden olduğu gibi şaşkın şaşkın bakıyor değildi artık. Çok daha kararlı kendinden emindi. Bu da beni korkutuyordu. Eğer kendisinde olan değişimlere bu kadar kolay adapte olabiliyorsa bizim ondan gizliyor oluşumuza karşı öfkeli olmalıydı. Her kedi öfkelenirdi. O ise alfa kediydi. Gördüğü her rüyayı bilmek istiyordum ama bu davranışımın onu daha da dürtüleyebileceğinden endişeliyim. Keşke o gün anlattığı gibi her gördüğü rüyayı anlatsa.

Tamay şezlongundan kalkarak olduğum yere doğru yürümeye başladı. Altında kırmızı bir deniz şortu vardı. Güneşten kendisini korumaya en çok dikkat eden kişiydi. Yine de teninin kızarmasını engelleyememişti. Yanıma geldiğinde siyah dikdörtgen şeklindeki gözlüğünü çıkartarak bar tezgahına bıraktı. Kendisine bir sade soda açtı ve bakışlarıyla Melodi'yi işaret ederek:

-"Her şeyin farkında olduğunu mu düşünüyorsun?"

Tuhaftı, kimseye bahsetmemiştim. Ona kaşlarımı çatarak baktığımda devam etti.

-"Bende öyle düşünüyorum, eminim ki şu an bizi duyabiliyordur."

-"Bu mesafeden mi?"

Kediye dönüşümüm çok hızlı olmuştu ve üzerinden uzunca bir zaman geçmişti ama Tamay ve Sonat yeniydi. Melodi'nin aşamalarına en yakın kişilerdi.

-"Noyan anladığını söylemişti. Beden dili bizim anlayamayacağımız kadar iyi ama Noyan'ı biliyorsun. Yine de bu mesafenin onun için başlangıç olduğunu düşünüyoruz. Kilometrelerce mesafeyi duyabilecek."

O alfaydı. Kendimi ona karşı ne kadar güçlü hissetsem de o öpücükten sonra üstünlüğümü de gücümü de kaybetmiştim. Sadece dışarıya "mış" gibi gösteriyordum.

Sonat ve Tamay'ın artık aramıza katılması gerektiğini düşünmüştük. Bunu Toprak ve Ateş'e ilettiğimizde hepimizin kaynaşabilmesi için bunun iyi olacağını belirtmişlerdi. Bu başlangıçtı, sürüyü oluşturuyorduk.

Melodi'ye iki arkadaşımız daha gelecek demiştik. Yüzünde beliren o "biliyordum, haydi dökülün" ifadesini hâlâ unutamıyorum. Sadece rüyalarda görüyor olamazdı bu kadar şeyi, bu kız iki dünya da birden mi yaşıyordu yani?

Tamay gözlüğünü geri takarak Melodi'yi izlemeye başladı. Bacaklarını cam sehpanın üzerine uzatmış kitabını okumaya devam ediyordu. Saçlarını ensesinde toplamıştı. Boynu görünüyordu. Yaptığım iz... Tamay"da aynı şeye dikkat etmiş olacak ki:

DOKUN BANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin