|5|

2.1K 217 334
                                    

Bazı şeyler düşündüğümüz gibi kalmaz. Hatta istediğimiz gibi yürümez de. İlişkiler biter, yollar ayrılır, duygular ölür.

Namjoon'un duyguları ölmüştü.

Alayla yaşadığı bu hayat içinde, duygularını kaybedeceğini hesaba katmamıştı. Bu ona hayat tarafından verilen en büyük cezaydı. Ona bir görev verilmişti; taşa çivi çakmak. Ama taş da, çivi de oydu. Bu acı döngüsünün parçasıydı.

Tavan ile bakışmayı kesti. Üstünden attığı pike ile yataktan kalktı. Çıplak ayakları soğuk zeminle buluşurken, eylül ile kışın geldiğini anlamıştı. Rüzgârlı hava bunun habercisiydi.

Dün gece Taehyung ile içmişler, kendilerinden geçmeden, uyumuşlardı.

"Günaydın efendim." Dedi adamlardan biri. Namjoon kafa sallamakla yetindi. Sabahları kimseye tahammülü olmuyordu. Bunu adamları da biliyordu. Fakat o günün planını anlatmak için peşinde dolaşmaları gerekiyordu.

"Bugün boşanma davanız görülecek."

Namjoon, yüzünü yıkadıktan sonra bir süre ıslak suratıyla aynada bakıştı. Adam hala banyo kapısının ağzında onu bekliyordu.

"Vien ile iletişime geçtiniz mi?"

"Duruşmaya geleceğinden eminiz."

Namjoon yüzünü kuruladıktan sonra kafasını salladı. "Son rötuşları hallet. Taehyung uyandı mı?"

"Sizden önce uyandı, koşuya çıktı efendim."

"Tamam giyiniyorum, çıkalım. Duruşmadan önce Lilly'e gidelim."

Adam duraksadı. "Efendim mazur görün ama," Namjoon giyinme odasına gireceğinde adamın lafıyla ona doğru döndü.

"Siz kahvaltı yapmayı sevmezsiniz. Restorantta ne yapacağız?"

Namjoon odaya girmeden son kez konuştu. "Kahvaltı anlayışlarımız farklı Jung."

×

Hyun oflayarak telefonunu kapattı. Jungkook'a hala ulaşamıyordu. Yoongi ile beraber olduğunu bilse de, bu velet telefonuna bakmalıydı.

"İyi misin?"

Hyun bakışlarını restoranın civcivine çevirdi. Yüzüne bir gülümseme yayılırken saçlarını karıştırdı.

"İyiyim Jimin. Seokjin nerde?"

"Yine yemeklerin arasında kendini kaybetti." Dedi gülerek. Hyun da bu söze gülmüştü. Gözleri, kapıdan giren Hoseok'a kaydı. Giydiği siyah takımın ona çok yakıştığını söyledi kendine. Birazdan dedi, birazdan gözleri benimle buluşacak ve çok kötü bir sabah geçirdiyse dahi kocaman gülümseyecek.

Hoseok, Hyun'u görmesiyle kocaman gülümsedi.

"Günaydın."

Hyun güldü. "Günaydın, erkencisin?"

"Hastaneye gitmeden kahvaltı yapmak istedim."

Jimin bu sözü üstüne alınmıştı. "Hemen hazırlıyorum hyung." Küçük bedeni hızla gözden kaybolmuştu.

"Hoseok, bugün seninle hastaneye gelmek istiyorum."

Hoseok'un gülüşü duyduğu söz ile soldu. "Neden? Bir şey mi var? Hasta mısın Hyun?"

"Hayır, hayır Hoseok sakin olur musun?" Dedi kadın heyecanla. "Sanırım kan değerlerim düştü. Ellerim çok titriyor ve başım dönüyor. Bir tahlil yaptırmak istiyorum."

Hoseok'un içinde ki endişe gitmemiş, hatta içine daha da oturmuştu.

"Hyun," dedi kadının gözlerine bakarak. "Bana yalan söylemiyorsun değil mi?"

Pain Cycle || NamJin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin