Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Biraz evden uzaklaşmanın sızısı, biraz da gerçeklerin ağrısı vardı kalbinde. Bilmediği ülkede ona tapan bir topluluğun olduğunu bilmek garip hissettiyordu. Jin kendi halinde, dünyasını mutfağına sığdıran bir adamdı. Üstelik kimsenin ona taptığı da yoktu.
Şimdi kime kızmalıydı; tamamen gerçek kimliğini saklayan babasına mı, yoksa onu suikastle öldüren düşmanlarına mı?
"Nereye gidiyoruz?" Dedi Namjoon'a. Namjoon gözlüklerinin ardından kocasına baktı. Diğer yandan adamları bavullarını başka bir arabaya yerleştiriyordu. Diğerleri ise etrafı kontrol ediyordu. Kim Namjoon, boş gelmemişti.
"Burada geçireceğimiz vakit için bir otel ayarladım. İlk önce gidip biraz dinleniriz diye düşündüm bebeğim."
"Olur." Dedi. Parmağıyla hafifçe elini okşadı. Namjoon ona küçük bir tebessüm gönderdi. Adamları hazır olan arabanın kapısını açarak binmeleri için yer açtı. Namjoon ilk önce jin'i daha sonra da kendi binmişti.
"Efendim, Bay Dante bir görüşme ayarlamak istiyor. Eşiniz Kim Seokjin ile beraber."
Namjoon güldü. "Ona babayı alacağını söyle."
Kapı kapandığında Jin iç çekti. "Her şey yeni başlıyor değil mi?"
Otele geldiklerinde aynı kalabalıkla odalarına çıkmışlardı. Namjoon ve Jin, üst düzey bir şekilde korunuyorlardı. Çoğu kişi onların kim olduğunu sorguluyor, birbirlerine soruyordu.
Şimdilik tanınmıyorlardı.
"Planımız ne?" Jin odayı incelemeye başlamıştı.
"Akşam poligona gideceğiz. Ondan sonra da Yamato Sato ile görüşeceğiz."
Jin kaşlarını kaldırdı. "Poligon?"
Namjoon doldurduğu viski bardağını, şerefe dermiş gibi Jin'e kaldırdı.
"Dünyamıza hoşgeldin bebeğim."
"Silah kullanmayı mı öğreneceğim?" Üstünde ki ceketini çıkardı. Namjoon da kendini onun yanına attı.
"Durum çok ciddi. En azından kendini koruyacak kadar bilmeni istiyorum."
Jin dudaklarını birbirine bastırdı. Bu konuda itiraz etmeyecekti. İç çekerek başını kocasının göğsüne yasladı. Bacaklarını onun bacağından sarkıttı. Namjoon boşta kalan elini onun beline sardı ve usulca okşadı. Viski bardağı olan eli ise koltuğun başlığına yaslıydı.
