Jin, vücudunda hissettiği ıslak öpücüklerle kollarını kocasının boynuna sardı. Namjoon'un üstünde ki beyaz gömlek bir fazlalıktı. Bayık gözleriyle onu hedef aldı ve onu yavaşça, sanki aşağıda iş için bekleyen adamlar yokmuş gibi soydu."Gitmem gerek." Dedi Namjoon onun dudaklarına yönelirken. "Ama istemiyorum."
Kıkırdamıştı altta ki. "Eve iş getir diye sana kim söyledi Bay Kim?"
Namjoon cevap vermedi. Her saniye onun için çok değerliydi. Hızlıca kocasının altında ki geceliği çekiştirdi. Öğlene kadar yataktan çıkmamıştı Jin. Namjoon onu dün gece yeterince yormuş ve öğlene kadar yataktan çıkamamasına neden olmuştu.
Namjoon acımadı. Hiç genişletmediği deliğe kendini itti. Jin, büyük bir çığlık bıraktı odaya. Tırnaklarını adamın gömlek kaplı koluna geçirdi.
"Abi?"
Namjoon kapının tıklanması ve ardından gelen Taehyung'un sesiyle kaşlarını çattı.
"Ne?"
Jin kaşlarını çatarak direklerinin üstünde doğruldu.
"Evet çocuk için çalışıyorsunuz farkındayım ama gerçekten aşağıda iş ortakların varken mi? Bu kadar mı azdınız?"
Namjoon yavaşça kendini itti. Jin Taehyung'dan utanmadan bir inleme daha saldı odaya.
"Tamam geleceğim, sen git." Dedi Namjoon. Şakağından bir ter düştü.
"Abi!" Dedi Taehyung uyarır bir ses tonuyla. Cevap olarak iste Jin'in peşi sıra gelen inlemelerini duymuştu. Oflayarak merdivenlerden indi.
Beyaz gömleğinin yerini, siyah bir gömlek alırken, sırıtarak yatakta onu süzen sevgilisine baktı.
"Duş almalıydın." Dedi Jin yorgun gözleriyle.
"Vaktim yok." Namjoon son düğmesini de ilikledikten sonra tek dizini yatağa yasladı ve Jin'in alnına bir öpücük kondurdu. Gözlerinin içi gülüyordu adamın.
"Gitmeni istemiyorum." Elini Namjoon'un kolunda gezdirdi.
"Biliyorum. Ben de istemiyorum." Sağ elinin tersiyle yavaşça yüzünü sevdi Jin'in.
"Keşke tüm gün seninle bu yatakta kalabilsem." Dedi yüzünü severken. Jin dudak büzdü. Biraz daha mızıldanırsa adam hiç gitmeyecekti.
"Hadi işlerini hallet. Ben de Taehyung'un taşıyıcı anne listesine bakayım."
"Akşama beni bekle. Beraber bakalım."
"Sen gelene kadar bir ön eleme yapabilirim."
"Tamamdır." Eğilip tekrar dudaklarına bir öpücük bıraktı. "Seni seviyorum."
"Bende seni seviyorum."
Yatağa bıraktığı ceketini aldı Namjoon. Ardından son kez Jin'e bakarak odadan çıktı.
Jin Namjoon gittikten sonra biraz daha uyumuş, ardından Jungkook'un onların kapısına gelmesiyle yataktan çıkmıştı. Hızlıca duş aldıktan sonra üstüne çizgili bol bir gömlek giymiş, altına da aynı renklerde bol bir pantolon giyip odadan çıkmıştı.
"Bay Jeon sizi bahçede bekliyor efendim."
"Bize iki tane soğuk kahve getirir misin?" Dedi bahçenin sürgülü kapısını açarken.
"Hemen efendim."
Hizmetli hızlıca mutfağa yönelirken, Jin de bahçeye çıktı. Jungkook önünde ki bir kaç kağıtla beraber tahta masada oturuyordu. Bugün havada güneş yoktu.
"Kook, hoşgeldin."
"Hoş bulduk hyung, rahatsız mı ettim?"
Jin onun omzunu patpatlyıp yanına oturdu.
"Yok, yatakta yatıyordum öyle. Seni hangi rüzgar attı?"
"Düğün için çalışmalara başladık hyung. Ama kafamın takıldığı bazı şeyler var onları soracaktım sana."
"Olur tabi. Hadi göster bakalım."
"Tae!"
"Geliyorum!"
Taehyung elinde ki içkilerle hızlıca mutfaktan çıktı. Abisinin de evlenmesiyle koskocaman evde yalnız kalmıştı. İkisinin de boş olduğu bu pazar gününde keyif yapmak istemişlerdi. Jimin evin bahçesindeydi.
"Hangi filmi izlesek acaba?" Dedi küçük olan dudaklarını büzerek. Taehyung büyük bardakları masaya bıraktı. Önlerinde ki siyah koltuğa uzanmış olan sevgilisinin yanına attı kendini.
"Hüzünlü bir şeyler istemiyorum sürekli ağlıyorsun."
Jimin ona göz devirdi. "Bir kalbim olduğu için olabilir mi?"
Taehyung ağzına bir atıştırmalık attı. "Benim de bir kalbim var ama küçük kızın oyuncak bebeği kaybolduğu zaman onunla birlikte ağlamadım."
"Onun bir anısı vardı!" Dedi Jimin şaşkınlıkla ona dönerken.
"Tamam Jiminie, artık film seçebilir miyiz?"
Jimin ona göz devirdi. Tekrar önlerinde duran bilgisayara odaklandı. Bu sırada ılık bir rüzgar esmişti.
"Ah, yağmur gelecek sanırım." Dedi Taehyung kendini geriye atarak. Jimin dudak büktü ve gökyüne baktı.
"Sen gök gürültüsünden korkarsın."
"Sorun değil," dedi elini Jimin'in beline sararken. "Abimlere giderim."
Taehyung ağzına atıştırmalıklar atarken rahat gözüküyordu. Jimin ise sadece bunu düşünecek gibiydi.
Film seçtiler. Jimin yarıladıkları içkilerini tekrar yeniledi. Taehyung ise aldığı battaniyeyi açıp sevgilisini yanına çağırdı.
"Tae, ne diyeceğim bak." Dedi iyice ona sokuluren. Taehyung merakla ona baktı.
"Beraber yaşamak istiyorum."
"Ne?" Dedi Taehyung. Asla böyle bir şey duymayı beklemiyordu. İstiyordu fakat nedense hep bu fikre en uzak kişi gibiydi.
Jimin sevgilisinin aptal bakışlarına güldü. " Duydun. Seninle yaşamak istiyorum."
"Yoongi ve Jungkook gibi mi?"
Jimin kafasını salladı. "Evet. Sen istemiyor muydun yoksa?"
"Hayır hayır, hayır Jimin ben seni çok seviyorum." Dedi oğlan telaşla. Jimin son cümlenin getirdiği mutlulukla gülümseyip minik elini onun yanağına koydu.
"Çok isterim, istiyorum. Çıkalım evet. Yani sen buraya gel. Burada beraber yaşayalım. Ne dersin?"
"Olur." Dedi Jimin kafasını sallayarak. Onun bu telaşı, içinde ki kelebekleri kozasından çıkarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pain Cycle || NamJin
FanfictionBir dolandırıcı sayesinde tanışan Namjoon ve Jin, işlerin bu noktoya geleceğini asla tahmin edememişti. Jin, bir katile aşık olduğunu bilmiyordu.