|2|

2.8K 241 275
                                    

Hoseok'un da gelmesiyle, hep beraber masaya oturmuş ve düşünüyorlardı. Kim bu restoranı mafya kılıklı adamlara satardı ki? Daha doğrusu satmaya çalışırdı.

"Bir daha gelirlerse konut dokunulmazlığından dava açabiliriz." Dedi Jungkook hyunguna bakarak.

"Bir daha geleceklerini sanmam." Dedi Jimin dosyaya bakarak. O da korkmuş, tedirginlikle dudaklarını kemiriyordu.

"Gelecekler." Dedi Hoseok arkasına yaslanıp. Seokjşn bakışlarını kaldırıp ona baktı.

"Anlattığınıza göre peşini bırakmazlar. Bahsettiğiniz para düşük bi miktar değil."

"İyi de, Jin hyungun olayla hiç bir alakası yok ki."

"Bu adamlar olayın muhatabına bakmazlar, harcayacak birisini ararlar."Dedi Hoseok kaşlarını kaldırarak.

Seokjin oflayarak ayağa kalktı. Bu mesele fazla uzamıştı.

"Eehh, hadi. İşiniz gücünüz yok mu sizin?"

Jimin masanın üstüne bıraktığı turşonu alarak hızla mutfağa geri döndü. Jungkook ve Hoseok'un ona baktığını fark ettiğinde ellerini beline koydu.

"Işığım gözlerinizi falan mı kamaştırıyor?"

"Sen değil ama-"

Jin hızla Hoseok'un sözünü kesip havluyla kafasına vurdu. "Gerisini duymak istemiyorum!"

Jungkook onlara gülerken, isminin seslenilmesiyle arkasına döndü. Gördüğü yüz ile gülümsemesi büyürken ayaklandı. Onu görmesiyle, bedenine yayılan sinirin birden kaybolduğunu hissetti.

"Ah," Dedi Seokjin onlara bakarak. "Azalmanız gerekirken artmanız beni yıpratmaya başladı."

"Yoongi artık bu kelimelerine üzülmüyor merak etme." Dedi Jungkook elini ona sallayarak.

"Aishh," dedi Seokjin yüzünü ekşiterek. "Gidin ötede koklaşın."

Onlara son kez bakıp mutfağa girdi. Yoongi sırıtarak kollarını açtığında, Jungkook hızlıca sarıldı. Kıyafetleri birbirinin tamamiyle zıttıydı. Jungkook onun kollarında bu şekildeyken rahatsız hissetmişti.

"Eve gidip üstümü değiştireyim," Dedi ondan ayrılıp. "Sonra da bir şeyler içmeye gidelim."

"Jungkook, yoğun olduğunu biliyorum. "Dedi Yoongi.

"Yoğun değilim." Dedi Jungkook ikna edici ses tonuyla. "İlk davasını kaybetmiş bir çömezim. Ha bir de elinde hala iş olmayan bir çömez."

Yoongi, genç adamın dövmeyle kaplı olan elini tuttu ve birbirine kenetledikten sonra bir öpücük bıraktı.

"İstersen çalışma. Ömrümün sonuna kadar bakarım."

Jungkook kahkaha attı. Yürürken elini ona salladı.

"Birisi duymadan gidebilir miyiz? Minik romantizmini sadece ben duymak istiyorum."

Seokjin ise dışarıdan göründüğünün aksine derin düşünceler içindeydi. Birden bire böyle bir sorun çıkması canını sıkmıştı. Gözünün önüne tekrar onu gördüğü ilk an geldi. Tehlikeli tiplerden nefret ediyordu ve bu adam da ben tehlikeyim diye bağırıyordu.

"Ah!" Hızla elinde ki bıçağı kenara bıraktı. Hep böyle oluyordu. Ne zaman yemek yaparken başka bir şey düşünse yaralanıyordu.

Jimin hızla Jin'in parmağını suya tuttu. Adamın düşünceli yüzüne bakıp suyu kapattı.

"Biraz daha başka şeyler düşünmeye devam edersen aşçılık yapacak bir parmağın kalmayacak."

Seokjin küçük bir çocuk gibi ofladı. Böyle durumlarda onunla yer değiştirirlerdi. Jimin onunla büyük bir ilgiyle ilgilenirdi, azarlardı. O ise hiçbir şey söylemez, sessizce onu dinlerdi.

Pain Cycle || NamJin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin