|28|

951 90 38
                                    

Buralara pek bir şey yazmadığını ve sizinle konuşmadığını fark ettim. Umarım gidişat hoşunuza gidiyordur. Eleştriye her zaman açığım ve yorumlarınızı bekliyorum.

Düğünü açıkçası çok detaylı yazmak istemedim. Bu bölümde de düğün sahnesine devam etmeyeceğim. Bu bölümü sadece Hoseok ve Jin ayırmaknistedim evet kısa bir bölüm ama...

birazcık Hoşik'imi özlemiş olabilirim...



"Hepimizin sağlığı için mutfaktan çıkman gerektiğini düşünüyorum." Dedi Jungkook korkuyla ocağın başında ki sevgilisine bakarak. Yoongi kaşlarını çatmış full konsantre bir şekilde tavayı karıştırıyordu. "Hem zaten hangi akıllı Jin hyungun yerini doldurabileceğmizi söyledi?"

Ellerini beline koyarak diğer tezgahta, ocağın başında oynaşan çifte baktı. Gözlerini kısarak onları süzdü. Jungkook emindi ki, yanık kokusu onlardan geliyordu.

Ah hayır hayır, yemeği kastediyorum.

"Jimin, hyung geldiğinde hala çalışabileceğin bir restorant olmasını istiyorsan sevgiline acil el işi vermeyi bırak." Cümlesi biter bitmez midesinin bulandığını hissetmişti. Elini göğsüne götürdü.

"Sakın o ellerle yaptığın şeyi yiyeceğimizi düşünme."

Jimin Jungkook'a laf yetiştirmeyi düşünecekken, yemeği cidden yaktığını fark edip hızla altını kapattı.

"Sen napıyorsun peki bay zeki?" Dedi Taehyung alayla, mutfağın ortasında duran Jungkook'a bakarak.

"Sizin gibi mutfağın ortasında elleşmiyorum mesela. Sevgilim benim yerime- Hayır Yoongi o sirke, yağ değil!" Hızla sevgilisinin elinden şişeyi aldı.

Jimin ise oflayarak onlara döndü. "Her şeyi boka çevirdik."

"Seokjin ağzımıza sıçacak." Dedi Yoongi önlüğü kafasından çıkarırken.

Namjoon ve Seokjin'in düğününün üzerinden bir gün geçmişti. İkili bu sabah balayı için yurt dışına çıkmıştı. Uzun süre de dönmek gibi bir niyetleri yoktu. Restoran Jimin ve Jungkook'a, şirket de Yoongi ve Taehyung'a emanetti.

Fakat işler pek düşündükleri gibi olmamıştı.

"Aah, siktir edin. Akşama toparlarım buraları. Hadi kahve içelim." Jimin önlüğünü çıkararak tezgaha koydu.

Hepsi küçük mırıltılarla onu onayladı ve peşinden gitti. Her zaman ki masalarına, köşeye geçtiler. Yoongi sigarasını dudaklarına koyup ıslak ellerini üstüne sildi. Jimin ve Jungkook hala ayakta konuşuyorlardı. Yoongi, sevgilisinden çakmağını isteyeceği sırada açılan kapıdan giren kişi dikkatini çekti. Kırmızı saçların pek dikkatini çekmemesi mümkün değildi tabii.

Kapının açılmasıyla çan sesi restoranın içine dolmuştu. Müşteri geldiğini düşünen Jungkook, kafasını sağ tarafına çevirdi.

Göğsünde, sanki naneli şeker patlamış gibi bir hava olmuştu. Belki özlemden gelen bir duyguydu bu. Belki de Hoseok'un hala Hyun'u hatırlatmasından dolayıydı.

Jungkook gözlerinin bile ne zaman dolduğunu bilmiyordu. O alışkındı. Onun yanında noonasını görmeyi beklemişti. Belki tüm bunlar bir oyundur ve noonası...

"Hoseok hyung..." Dedi kırmızı saçlıya bakarak. Hoseok bakışlarını mutfağın girişinden çekip, köşede ki arkadaşlarına baktı. Jungkook'un sesiyle hepsi oraya dönmüştü. Jimin şaşkınlıkla ağzını araladı.

"Hyung."

Hoseok dolu gözleriyle hepsine teker teker baktı ve tekrar Jungkook'a döndü. Rahatsız gibiydi. Elini kolunu nereye koyacağını bilemiyordu. Hâlâ bazı şeylerden dolayı suçlu hissediyordu ve belki de istenmediğini düşünüyordu.

Pain Cycle || NamJin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin