eve gelir gelmez hızla interneti açtım. Google arama motoruna youtube yazarak ilk seçeneğe tıkladım. O kadar çok kurcalamıştım ki youtube motoruna aratmama gerek kalmadan babam kendiliğinden beliriyordu.
"Personal Jesus", "the nobodies" , "the fight song"... Gerçekten anlamlı ve eğlenceli şarkılar. Babamın sesine daha küçükken bile büyülenirdim, fakat bir sanatçı olabileceği hiç aklıma gelmemişti.
Bir anda kendimi The fight song nakaratını tekrarlarken buldum ; " I'm not a slave to a god that doesn't exist. I'm not a slave to world that doesn't give a shit. "
Ve o an anladım; her ne kadar ayrı hayatlar paylaşsak da acılarımız , hislerimiz ve fikirlerimiz birdi. Babam da kapitalizme ve hıristiyanlığın din adına milletini sömürmesine karşı insanlara müzik eşliğinde mesajlar veriyordu. Buda tabii ki hangi kapitalistin veya katoliğin hoşuna gider? Hah, doğruları söylediği için sevilmeyen bi adam.
Ve bu şarkıların yayımlandığı tarihlere baktığımda; oldukça eski şarkılar olduklarını söyleyebilirim. O zamanlar babam gerçekten harika bi adamdı, yani en azından benim için.
Ve işte o an , o saniye, beynimden ıraklarda tuttuğum o geçmişim gözümde belirmeye başladı:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manson'un Kızı
Hayran Kurgu"baba aç artık şu lanet olası kapıyı!" diye bağırıyordum gözlerimdeki yaşlarla. Sırf babamı örnek aldığım için, sırf onu sevdiğim için, babamla gurur duyduğum için kovulduğuma inanasım gelmiyordu. zili kırmak üzere olmama rağmen açmadı, bütün ümidim...