10. Bölüm - Yanlış Alarm

82 11 0
                                    

Multimedyada Yekta ve Ateş var. Bölüm şarkısı Bastille - Bad Blood. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Şimdiden çok teşekkürler. Xoxo

- Belis -

Derin bir nefes aldım ve gözlerimi açıp bana doğru yürüyen adama diktim ve çığırmaya başladım.
"Sen deli misin be adam? Kızın yaşındaki çocuklara mı yetiyor gücün. Ya beni şimdi bırakırsın ya da o iki bacağındaki organına elveda dersin."
Bunları bir kararlılıkla söylemiştim fakat şuan ölmeyi mi yoksa bu anı yaşamayı mı istersin deseler cehenneme v.i.p. aldığımı bilerek ölmek derdim. Adam dediklerime o pis gülüşüyle karşılık verdi ve hiç ifadesini bozmadan "Sen Batın'ı affetmemi sağlıcak bir araçsın yaşın umrumda mı sence fıstık?" Allahım bu adam tam bir kıro. Fıstık ne ya hangi devirde yaşıyorsun kulaklarım bu kelimeyi duyduğundan beri yasta kederde. Yok kurtulamayacam burdan hep o Batın ayısı yüzünden. Göz yaşlarımı geriye itmeye çalışarak adamın bana yaklaşmasına izin verdim. Adam önce elleriyle saçlarımı geride toplayarak "Böyle uslu ol işte." Dedi. Bu bende kusma isteği uyandırmıştı. Kasıklarına tekme atmayı hedefleyerek sol ayağımı geriye doğru çektim. Tam kafasını boynuma gömmüşken bacağımı sert ve hızlı biçimde kaldıracakken kulağı tırmalayan bir sesle kafasını boynumdan kaldırdı ve çatık kaşlarla "Bu nerden çıktı lan şimdi?" Diye bir soru yöneltti. Bu yangın alarmıydı. Tamam Allah'ım ölmeyi diledim ama yanarak değil. Acı çekmeden uyurken ölmekten bahsetmiştim ben. Odanın kapısı üç beş adamın tekmesiyle açıldı içlerinden biri telaşla "Akif Bey ön tarafta yangın çıktı barı boşaltıyoruz arka taraftan çıkmalısınız." Diyerek durumu belirtti. Adam düşünür gibi yaptı sonunda bir karara varmış gibi "Tamam gidelim." Dedi. Az önce benimle beraber ol diye beni zorlayan adam beni bırakıp gidiyordu. Harbi ölecem galiba. Salak Belis ne olur olmadık şeyler istiyorsun. Adam kapıdan çıkmadan "Batın'a söyle onu affettiğimi düşünmesin elbet tekrar buluşacağız fıstık." Dedi ve kapıdan çıkarak gözden kayboldu. Odada tek başıma kalmıştım aptal aptal etrafa bakınmayı bırakıp kapıya yöneldim. Ben kapıyı açmadan bizim somurtkan kapıyı açtı ve tek kaşını kaldırarak "Al makyaj çantan hadi çıkalım burdan." dedi elindeki bana ait olan çantayı uzatarak çantamı aldım ve onu takip etmeye başladım. Çıkışa doğru yavaş ve rahat adımlarla ilerliyordu. Bu çocuğun derdi neydi?
"Yangın var farkındaysan neden bu kadar rahatsın?" Soruma cevap vermiyeceğini zannederken beni yanıltıp sorunu cevapladı.
"Yangın falan yok yanlış alarm." "Senin işin miydi?" Bu sefer sorumu cevapsız bırakarak dışarı çıktı. Bende onun peşinden arabının olduğu tarafa doğru yürümeye başladım.
"Beni hasteneye geri bırakmayı düşünüyorsundur umarım çünkü senin yüzünden buradayım." Demesine dedim ama çok kötü baktı be. Bu bakışından korkup çenemi kapadım ve beni bırakmama ihtimaline karşılık ondan önce arabaya bindim ve kapıyı kapattım o da arabaya binip kapıyı sertçe kapattı. Bu beni bırakmayacağı anlamına geliyordu. Ayı olabilirdi ama beni bırakmamıştı iyi biri olma ihtimali yüksekti ama iyi biriyse böyle yerlerde ve kötü adamlarla işi neydi? Tamam insanları yargılamayı bırakmalıyım. Ama iyi biri bence ya yakışıklıda. Ne diyorum ben ya? Böyle şeyler düşünmeyi kesmeliyim ama yakışıklı ya. Tamam tamam susuyorum ilk günden birilerine takarsam Melis yine çıldırır çünkü ne yaparsam onuda peşimden sürüklerim başka şeyler düşünmeliyim. Başka şeyler düşün Belis, kıyafetlerini, ayakkabılarını, makyaj malzemelerini düşün Belis. Ahh makyaj malzemelerim diyence neden aklıma Batın geliyorki? En iyisi buraya nasıl yineden uyum sağlıyacağımı düşünmem iyi olur. Okul sorununu halletmeliyim bunu Melis'le konuşmak üzere aklıma not ettim. Dönüp somurtkana baktım niye hiç o ciddi duruşunu bozmadığını düşündüm.
"Sadece ciddi insanları kaideye alırlar, akıllı." Sesli düşünmeyi bırakmalıyım. Hemde acilen rezil olmayı her seferinde nasıl başarıyorum ya. Sadece gülümsemekle karşılık verdim. Yüzüme baksaydı görebilirdi gerçi ama neyse. Arabanın durmasıyla etrafıma bakındım. Hastaneye gelmiştik. Ciddi ifadesini bozmadan "İn hadi bir daha da etrafımda dolanma. Çirkin kızlardan hoşlanmam." Küstaha bak! Çok meraklıyım sanki sana ayı. Tamam yüz hatların gözlerin vücudun dünyanın yedi harikasına girebilecek kapasitede ama meraklı değilim işte. Hem ben sempatik çocuklardan hoşlanırım soğuk donuk insanlardan değil. Büyük bir kararlılıkla işaret parmağımı ona doğru göstererek "Sen. Batın Tuğral. Bu çirkin kızın etrafında pervane olucaksın." Diyerek arabadan indim. Bunu nasıl başarıcaktım bilmiyorum ama sonunda ölümde olsa bunu yapmalıydım. -Yanarak ölmek hariç- İçeri girip Melis'in kaldığı odaya gittim, kapıyı tıklamak lazım yanında Buğra varsa olur olmadık bir anı mahvetmek istemem. Kapıyı tıklayıp içeri girdim içeride yalnızca Melis vardı.
"Naber, çok sevdiğin kuzenin makyaj çantasını buldu ve geri geldi." Gülümsemeye ve onu neşeledirmeye çalıştım ama görünüşe göre pek işe yaramadı.
"Sıkıldım Belis hemde çok fazla." Elinden gelse şuan kalkıp giderdi ama kesin Buğra onu burada tutuyordu.
"Melisçiğim ya ben sana bir şey diyicektim." "Uzatma ne isteyeceksen söyle Belis." Bu kız sıkılmasın ya canı sıkkın olunca ayrı bir çekilmiyordu.
"Evin anahtarını, yol yorgunuyum biliyorsun eve gidip dinlenmem gerekiyor." "Tamam anahtar eşya çantamın içinde, orada birazda para var onu al taksiye binersin."
"Tamam sağol, haa bu arada Buğra nerelerde?" "Bana yiyecek bir şeyler almaya gitti hastane yemekleri gerçekten berbat." Yüzümü buruşturdum gerçekten kötü oluyorlardı. Görüşüp eve gitmek için yola çıktım. Umarım evin adresini hâlâ doğru hatırlıyorumdur.
•••
- Yağmur -

Saklandığın Yerden ÇıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin