13. Bölüm - Sıçış

151 13 0
                                    

Multimedyada Yağmur, Melis ve Belis -Before/After- var. Bölüm şarkısı Iggy Azalea - Fancy. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Şimdiden çok teşekkürler. Xoxo

- Yağmur -

Kafeden o sinirle izin isteyip dışarı çıktım. Biraz sahile indim deniz havası iyi gelmişti. Birazda olsa sinirim yatıştığında iş saati bittiği için Melis'lerin evine doğru yürüdüm. Kıçı kırık iki üç fahişe gelmiş bana "Yekta'nın yanında görmeyecem seni." Diyor. Telefonumu çıkartıp Melis'e onlara doğru geldiğimi belirten bir mesaj yolladım. Sakin olmalıydı en son bu kızlarla kavga ettiğimizde okuldan atılıyorduk. Koluma bakıp yüzümü buruşturdum hafif morarmıştı etrafı kırmızı yeşil arası bir tondaydı. Melis bunu görünce çileden çıkacaktı. Derin bir nefes alıp Melis'in ziline bastım. Kapıyı Buğra açtı ve eliyle içeriyi göstererek "Hoşgeldin Yağmur buyur geç içeri." Dedi. Bu çocuğun dört dörtlük olduğunu düşünmeden kendimi alamıyordum Melis için en iyisi Buğra'ydı. İçtenlikle gülümseyip içeri girdim etrafa kısaca bakınarak "Melis nerede acaba?" Dedim. Buğra'nın biraz yüzü asıldı ve hiçbir şey demeden eliyle ilerdeki odayı gösterdi. Bu halini garipsemiştim. Umursamayarak odanın kapısını iki kere tıklatarak içeri girdim. Melis Belis'in dizine başını koyup boylu boyunca uzanmış yatıyor Belis'te onun saçlarını okşuyordu. Buğra'nın yüz ifadesi geldi aklıma büyük ihtimal kavga etmişlerdi. Melis beni görünce doğruldu ağzını açtı sonra kapadı. Belis şaşırmamış gibi "Hoşgeldin. Kapıyı kapatır mısın?" Diye nazikçe sordu. Bu kız duygularını saklama ve değiştirmede mastır yapabilir diye düşünerek kapıyı kapattım ve Melis'in karşısına oturarak "Ne oldu sana Melis?" Diye sordum. Melis gözlerini dolduğunu anlamıyım diye kafasını sola çevirerek "İyiyim asıl sana ne oldu yüzün sinirli bir ifadeye bürünmüş?" Diyerek sorumu cevapladı. Buna inanmadığımı belirterek kaşlarımı yukarı kaldırıp sert bir bakış attım. Melis bakışımı anlamış olucakki "Buğra ile tartıştık boşver şimdi sen anlat." Dedi. Gülmesi için "Ben sizin mükemmel hiç kavga etmeyen o gıcık çiftlerden sanıyordum vay bee." Diyerek gülümsedim. Bu Melis'i gülümsetmeye yetmişti. Belis ise sıkkınlıkla bizi izliyordu sanki birazda kıskanmıştı. Melis'e olan biten herşeyi anlattım. Belis sanki biliyormuş gibi hiç tepki göstermeyerek sadece dinledi. Melis ise çığlıklar ata ata dinledi. Buğra ile olan anlaşmazlığını unutmuş gibiydi nedenini sorup tekrar moralini bozmasını istemiyordum. Belis geldiğimden beri olan sessizliğini bozarak "Koluna ne oldu senin?" Dedi. Kolumu arkama saklayarak kekelemeye başladım. Melis kolumu tutup çekince ağzımdan ufak bir çığlık çıktı. Melis şaşkınlıkla dahada moraran koluma bakıyordu. Belis ise ilk defa bir duygu kırıntısı göstererek şaşırmıştı. Melis'in yavaş yavaş kaşları çatılıyordu ve bu iyi bir haber değildi. Sinirle boğuk ve gür çıkan seside bunu belli ediyordu.
"O orospu yaptı bunu değil mi?" Diye sordu. Usulca başımı salladım. Buna izin verdiğim için Melis şuan beni bile dövebilirdi. Sakin olmaya çalışır gibi nefesini düzene sokmaya çalışarak "Onun o uzun bacaklarını götüne sokucam göt bacak gibi gezecek etrafta." Dedi. Belis Melis'e şaşkınlıkla bakıyordu. Daha önce Melis'in küfür ettiğini görmüştüm ama bu çok farklı gelmişti. Göt ne? Bacak mı? Melis ayaklanarak odadan çıkacağı sırada Belis otoriter bir ses ile "Otur yerine Melis. Sende kolunu saklamayı kes." Diyerek ayaklandı. Melis çatık kaşlarıyla yanıma geri oturdu. Melis'in Belis'in lafını dinliyeceği aklımın ucundan geçmezdi. Belis dolabından ne ufak nede çok büyük olan bir çanta çıkardı ve yatakta karşıma geçti. Şimdi hem Melis'i hemde beni görebiliyordu. Sıkkınlıka nefesini vererek "Uzat kolunu ve lütfen zorluk çıkarma." Dedi. Biraz sevecen olamaz mısın? Diye sormak istesemde dediğini yaparak kolumu uzattım. Çantayı açtığında tepkimi sesli dile getirmekten kendimi durduramadım.
"Oha psikopat mısın sen bu kadar makyaj malzemesini napıyorsun sen?"
Belis sadece kısaca gülümsedi ve ismini dahi bilmedigim bir kaç şey ile önce morluğun rengini azalttı. Etrafındaki kırmızılık yok olmuştu bile. Yaptığı şeyi hep yapıyormuş gibiydi ya da eli acaip yatkındı. İkinci seçeneğin ağır basması için kendimi ikna ettim. Ben bunları düşünürken çoktan morluk kapatılmıştı. Kekeleyerek "Teş-Teşekkürler." Diyebildim sadece. Melis sıkkınlıkla "Artık şu kızı dövmeye gidebilir miyim bayanlar?" Dedi. Belis ayaklandı ve elini beline koyup "Sana mavi siyah çok yakışır Melis ne dersin?" Dedi. Melis'in çatık kaşları düz bir hal aldı. Ne demek istediğini ikimizde anlamamıştık. Belis bu sefer bana dönerek "Hııım. Senin uslu, melek gibi bir kız olman lazım. Beyaz senin rengin Yağmurcum." Dedi. Bu kız tam bir karmaşaydı. Melis'in sabrı taşmıştı artık.
"Ne diyorsun sen Belis? Yeter planın neyse söylede beraber yapalım." Dedi. Haklı olduğunu belirten bir edayla başımı salladım. Belis kıkırdayarak "Elbise seçmemiz lazım yardım edemezsiniz kızlar." Diyerek dolabını açtı ve bütün elbiselerini kucaklayıp yere koydu. Burada her renkten bir sürü elbise vardı. Belis eline geçen bembeyaz bir elbiseyi bana doğru göstererek "Yağmur bunu giymeni istiyorum güzelim hadi. Kolunu fazla zorlama canın acısın istemeyiz ve merak etme soyunurken sana bakmayız Melis'e elbise seçmek çok zorda." Dedi. Melis kısaca bir yavru aslan gibi hırladı. Bu benim tebessüm etmeme neden olmuştu. Elbise salaş hafif gelinliği andırıyordu. Sade şeyleri severdim. Üstüme elbiseyi geçirirken hiç zorlanmadım sanki benim için dikilmiş gibiydi. Bunu salaş olmasına bağladım. Meliste elbisesini giymişti. Onu kısaca süzdüm. Siyah straplez bir elbiseydi etek kısmı hafif kloştu. Melis'in o sert görünümü elbise destekliyor gibiydi. Tek sorunu bacaklarıydı. Belli ki uzun süredir ağda yapmıyordu. Belis bunu farketmiş gibi yüzünü buruşturarak "Melis senin sevgilin var bu ne hal be canısı." Dedi. İma ettiği şey edepsizceydi ama komikti. Melis homurdanarak Belis'e söverken Belis ağda ısıtmaya gitmişti. Melis Belis gelene kadar " Ben şimdiye gidip dövmüştüm o kızı." "Ne gerek var bu kadar uğraşıyoruz." "Belis'i dövmek lazım asıl." Laflarıyle söyleniyordu. Belis elinde ağda ile geri geldi ve Melis'in oturduğu yere çömeldi. Yanındaki çekmeceden de bez çıkardı. Keyifle onları izlemek için heyecanlanıyordum. Nesi heyecanlıysa bunun? Alt tarafı Belis Melis'e ağda yapıcak. Belis sıcak ağdayı Melis'in bacağına sürdü. Fakat bir yerine değil arkasına önüne her yerine. Bezleri yapıştırdı. Melis ise bilmediğim küfürleri sayıyordu. Belis en son ebesine giren Melis'i bölerek "Çekicem şimdi hızlı hızlı teker teker hazır mısın?" Dedi. Cevabı beklemeden iki eliyle iki ayrı bezi tutup çekti.
"Amına koyim Belis. İnşallah göğüslerin sarkar. Offf üflesene göt." Belis dediklerini umursamayarak teker teker bezleri çekti. Melis'in bacakları kıpkırmızı olmuştu. Her iki bacağınada aynı olayları uygulayarak Melis'i bacağına buz koyması için mutfağa postaladı. Belis'in dediğine göre Buğra gitmiş ve bu gece arkadaşında kalıcaktı. Anıra anıra gülüyordum ve kendimi durduramıyordum. Belis sinsi bakışlarla beni süzerek "Yağmur geç önüme seninki çok farklı sanki." Demesiyle kahkaham içime kaçtı resmen. O işkenceyi kendime yapamazdım. Hayatta olmaz. Asla. Belis içimden dediklerimi anlamış gibi "Peki canım sen bilirsin Serenay'ın sütun gibi bacaklarından ilgiyi üstüne nasıl toplarsın sana kalmış." Kısaca offlayıp önüne geçtim ve ağdayı sürmesine izin verdim. O ağdayı sürerken ben "Belis bak beni sevmiyorsun biliyorum ama lütfen bunu aklının bir köşesine it. Ben çok iyi bir kızım. Zaten tanıdıkçada ısındım sana. İyi arkadaş olabiliriz. Ahhh." Çığlığımla bez çekmeye geçtiğini anlamıştım. Belis göz kırparak "Kimse benimle arkadaş olamaz şimdi susar mısın sinirlenmemi istemeyiz." Dedi. Çok meraklıydım. Çenemi kapatıp acıya katlanmaya çalışıp Belis'in işkencesinin bitmesi için dua etmeye başladım.
Şuan Melis'le mutfakta oturmuş bacaklarımıza buz tutuyorduk. Melis sabır çekiyordu. Belis odasından kırmızı göğüs dekolteli bir elbise ile çıktı. Saçları hafif dalgalıydı. Bu kız harbi işini biliyordum Melis'in yanına gelip saçlarını hafif jöle vurup kendi haline bıraktı. Benide kolumdan tutup banyoya sürükledi ve saçlarıma maşa yapıp tarakla taradı. Belis onaylamışcasına gülümseyerek "Gece başlasın kızlar." Dedi.
•••
Bu bardan nefret ediyordum. Tamam bende bara gelicektim sırf Serenay'a gıcıklık olsun diye ama amacım Yekta'yı tavlamak değil Serenay'ı dövmekti. Belis Melis ile benim koluma girip bara girdi. Melis bara gelene kadar söylenip durmuştu. En sonunda pes etmiş Belis'in planını kabullenmişti. Bara girerken üçümüzden de ses çıkmıyordu. Sanırım Belis bile biraz gerilmişti. Barmen'in ordaki ilk üç sandalyeye oturduk ve etrafı kesmeye başladık.
"Ne alırdınız bayanlar?"
Barmen'in sorusuyla dikkatimizi ona verdik. Barmen değişmişti. Tabikide değişecekti Yekta istediğini yapan bir herifti. Belis kısaca "Üç tane bomonti." Dedi. Ne olduğu hakkında tek bir fikrim bile yoktu. Belis fırıldak gibi gözleriyle sesi bastırmak ister gibi "İşte ordalar. Yanlarında Serenay'lar var. O tip kızları bilirim her saat başı tuvalete kalkarlar tam o sırada gidip selam vericeksin Yağmur. Anladın mı?" Niye sadece ben ya? Bu soruyu sesli dile getirmem lazım acilen hemde Serenay'lar çoktan ayaklanmıştı çünkü. "Benim gibi saçmalayan birini yalnız bırakamazsınız." Dudaklarımı büzüp kendimi birazda acındırma moduna almıştım. Melis kaşlarını çatarak "Asla o Ateş bozuntusunun ve o orospuların bulunduğu masaya gidip selam vermem ben." Dedi. Kedi yavrusu bakışlarımı Belis'e yönelttim. Belis yapmacık bir gülümse ile "Yekta'ya yakınlaşıyorsun göz teması kuruyorsun gerekirse onu öpüyorsun hadi emeklerimi boşa çıkarma." Barmen'in önümüze koyduğu alkolu bir dikişte bitirdim. Bu mazot tadı olan şeyi niye içiyor bu insanlar. Yüzümü ekşiterek Yekta'ların bulunduğu masaya kıvıra kıvıra gidiyorum. Cilve yapmak istediğimden değil lanet topuklular sağolsun. Yekta'ların masasına zar zor ulaşıp samimi olmasına çalıştığım bir tebessüm ile "Merhaba." Dedim. Yekta tek kaşını kaldırarak "Senin burada ne işin var?" Der gibi bakıyordu. Ateş ise Yekta'yı dürterek "Size yaş sınırı koyalım güzel olan her kızı almasınlar demiştim. Boya küpüne banmış kısacık giyinmiş her kız güzeldir beyler." Dedi. Saçmalamadan bu olaydan sıyrılmam lazımdı ama Ateş'in lafı beni çok sinirlendirmişti. Şimdi bir şey desem eskiden olduğu gibi zarar görecektim. Can ben bunları düşünürken olaya el koyarak "Merhaba. Geç otur Yağmur. Seninle konuşmak istediğim konular vardı hem onları konuşuruz." Dedi. Kafa karışıklığı ile Yekta'nın yanına oturdum. Can karşımda kalıyordu. Can'ın yanında Batın ve ardından Ateş geliyordu. Can'a ciddi tavrımı bürünüp bir şeyler demesini bekledim. Can ise gayet rahat bir tavırla "Şu barmenin ordaki kızlardan sürekli buraya bakıp içkisini içen kırmızı elbiseli kızın ismi neydi?" Demesiyle ciddi ifadem bozuldu. Bumuydu konuşcakların bende bir heyecanla bekliyorum. Hafif yüzümü asarak ağda anılarımı gözümde canlandırdım ve "O cani kızın ismi Belis." Dedim. Batın oturduğu yerden doğrulup "Can, cici kız o ihtiyaçlarını karşılayamaz bence." Dedi. Oha yani hayvan. Kibarlıktan nasibini almamış. Can yamuk bir sırıtışla "Giydiği elbise pek öyle demiyor ama Batın." Diye mırıldandı. Bu Can da az değilmiş he. Ateş piç piç gülerek "Eğlence başlıyor beyler gece çooooook uzun olucak." Diyerek oturduğu yere dahada yayıldı. İfadesiz bir suratla yüzüne bakıp dediğini anlamaya çalıştım.
"Kalk yerimden böcek." Serenay'ın sesiyle Ateş'e olan anlamsız bakışlarımı Serenay'a yönelttim. Şimdi anlaşılmıştı o piç sırıtışın nedeni. Yekta'ya dahada sokulup "Başka kucağa canım." Dedim. Bizim kızlara göz attım Belis'ten onaylayıcı bir bakış kaptım Melis ise gözlerini Ateş'e kitlemişti. Serenay biraz afalladı sonra toparlanarak "Dayak istiyorsun galiba." Dedi. Bu son ses müzikte sesi müziği bastırmaya yetecek kadar cırtlaktı. Yüzüme ufak bir tebessüm kondurarak "Denemeye değer." Dedim. Bu masadakileri tatmin etmişti. Tek bir kişi dışında. Yekta. Yekta hiç oralı bile değildi. Ulan pezevenk burda senin için kavga ediyoruz az yumruğunu masaya vurup "Benim hoşlandığım kızı kimse rencide edemez." Desene. Birde tanımak istiyormuş. "Yav he he" Diyip geçecektim o gün görecekti o zaman. Melis daha fazla dayanamadı belliki yanımıza gelip "Merhaba beyler ve sürtükler." Diyip Serenay'ın saçından tuttuğu gibi masaya vurdu. Bu kız bu kadar neye sinirlendi be. Bütün herkesin ağzından çıkan oha sesleri, alkışlar, Ateş'in eğlenircesine attığı o bakışlar Yeliz ve Sinem'in üstüme yürümesi Belis'in Sinem'in "Sen gel bir buraya" Diyip koluna yapışması Yekta'nın Yeliz'i iterek elimden tutup beni bardan çıkarması. Bunların hepsi saniyeler içersinde olmuştu. Melis ile Belis'e içimden özürler yağdırarak ve cennete gitmek için dua ederek ecelimin peşinden sürüklenmeye bıraktım kendimi. En azından zafer benimdi Serenay için oyun bitmişti.

Saklandığın Yerden ÇıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin