Kendi kendinle yetinmek,
Dünyanın öbür adıdır.
-Ahmet Arif / leylim leylim
Kim Taehyung'u o şekilde görmemin üzerinden tamı tamına 3 ay geçmişti. Bu süreçte benim için her şey eski düzene kavuşmuş, aklımdaki sorulara bir yanıt bulamasam da düşünmeyi bırakmıştım. Aynı derslere giriyor aynı saatte işe gidiyor aynı saatte eve geliyor ders çalışıyor ve yatıyordum. Şanslıysam Kim Taehyung ile alakalı dedikodu yapan kızlardan yeni bilgiler öğreniyordum.
Kalbimi çarpıtan adı her duyduğumda kulak kabartıyor dikkatle dinliyordum. Aşık olduğum adamın yatak, ilişki ve kavga hatta aile sorunlarına kadar biliyor ve takip ediyorlardı. Onun hakkında istemeden de olsa hem gözlemlerim hemde duyduklarım sayesinde pek çok şey öğreniyordum.
Öğrendiğim dedikoduların yanı sıra birde gözlemlediğim bir Kim Taehyung vardı. O Kim taehyung; çaylardan pek haz etmezdi, filtre kahve vazgeçilmeziydi. Bileğindeki kırmızı ince ipin muhtemelen bir anlamı vardı çünkü tüm bileklikleri değiştirse de onu hiç çıkartmazdı.
Küpeleri ve yüzükleri çok severdi. Hayvanları çok sever her sokak hayvanının başını okşamadan geçmezdi. Bara çok sık gitse de okulun kütüphanesinde de vakit geçirmeyi seviyordu.
Orada dünya klasiklerini okuyor bazen uyuyordu. Daima kalabalık ortamlarda takılsada en çok yalnız olmayı seviyordu. Çünkü kim taehyung en güzel yalnızken gülümsüyordu.
Onunla ilgili bildiğim tüm şeyler sınırlı, eksik ve kulaktan dolmaydı. Ancak yinede gözlerini bana diktiği vakitler, hakkında üçbeş dedikodu ve çıkarımlardan başka bir halt bilmeyen beni kavurmayı başarıyordu.
Bakışlara ve izlenmeye alışık olan kim taehyung benim bakışlarımı hemen yakalıyor keskin gözlerini üzerimden çekmiyordu.
Onunla hiç konuşmadığım zamanlardan birindeydik. Sınav haftası olduğu için kütüphaneden çıkmıyor burada ders çalışıyor hatta sabahlıyordum. Açıkcası işime geliyordu çünkü, Odam kütüphane kadar sıcak olmuyor dolayısıyla tüm gece üşüyordum. Oysa kütüphane öyle değildi.
Rahat koltukları, büyük çalışma masaları, dinlenme odaları ve yemek imkanı vardı. Kışın bu yüzden eve sadece duş almaya gidecek kadar işi abartıyordum.
Tüm odağımla derse dalmışken karşımdaki sandalye sessizce çekildi. Kafamı kaldırıp kim olduğuna bakmadım. Hızla notlarımı çıkartırken aradan geçen 1 saatin sonunda sıkılıp kafamı kaldırdığımda onu gördüm.
Karşımda bir eli yanağına yaslanmış diğer eli kitabı tutmuş büyük bir rahatlıkla kitabını okuyordu.
Sınav haftası olmasına rağmen Kim Taehyung ne not topluyor ne de ders çalışıyordu. Dersleri benimki kadar iyi olmasa da sınıfta idare ediyor bir şekilde derslerini geçiyordu.Derin bir nefes çektim içime ve onu daha dikkatli izledim. yüzük parmağı hariç tüm parmakları ince birer halka yüzükle donatılmış, siyah saçları permalanmış, üzerinde siyah bir hoodie, altında siyah pantolon ve botları vardı. Kulaklarında gümüş küpeleri sallanırken bu hali bile parlıyordu.
Okumanın etkisiyle kıpır kıpır olan gözlerinden biri çift biri tek kapalıydı. Tanrı biliyor kusurlarıyla bile kusursuz görünüyordu. Yüksek kemerli burnu kalın dudakları ela gözleri ile kore standartlarının oldukça üzerinde olan bu adam her ne kadar mankenlere taş çıkartsa da benim için güzel bir tablodan veya kabuktan ibaret değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dear Liar / Taekook
FanficParmaklarım bir kadehi sarar gibi sararken güzel ensesini, dudaklarım sürterken dudaklarına, son nefesimle fısıldadım "Bin parçaya da bölünsem, her bir parçam yine sana aşık olur, yine senin önünde eğilirdi. O yüzden sakın beni ziyan etme Taehyung...